OĞUZ KAĞAN DESTANI

Asya Hunlar’ının destanıdır. Destana göre, Oğuz, doğuştan güzel olan, doğduktan kırk gün sonra büyüyüp gelişen, halka eziyet eden canavarı öldüren, dört bir yana elçiler gönderip o ülkeleri bayrağı altına alan, yaşlanınca yurdunu altı oğlu arasında paylaştıran bir Türk hükümdarıdır.
Bu destanda, Oğuz’un gerçekte, Türk-Hun hükümdarı Mete olduğu söylenmektedir. Gerçekten de Mete’nin kişiliği ile Oğuz’un serüvenleri benzerdir.
Destana göre, tan ağarınca Oğuz Kağanın çadırına güneş gibi bir ışık girer. O ışıktan gök tüylü ve gök yeleli büyük bir erkek kurt çıkar. Kurt, Oğuz Kağanın Urum üzerine yürüdüğünde en önde yürür ve savaş kazanılır.
Yine Oğuz Kağanın yanında aksakallı, kır saçlı, tecrübeli bir ihtiyar vardır. Adı Uluğ Türk. Gördüğü rüyadan sonraki tavsiyesi ile Oğuz Kağan büyük kurultayı toplar, yurdunu “ Boz Oklar” ve “ Üç Oklar” çocukları arasında paylaştırır.
ATTİLA DESTANI
Hun-Oğuz destanlarındandır. Hunlar’ın Avrupa serüvenini anlatır.
Beşinci asırda Avrupa’ya korkulu yıllar yaşatan Attila, Avrupa’yı fethetmiş, Romayı kuşatmıştır. Batılıların “ Tanrının Kılıcı “ dediği Hun hükümdarı Attila, elli bin askerle Romaya dayandığında Hristiyan Roma Prensesi ile evlenmeye ikna edilir. Ancak kudretli hükümdar savaş meydanlarında yok edilemeyince evlendiği Roma Prensesi tarafından zifaf gecesi yatmadan evvel daha önceden kıza verilen zehrin içeceği kımıza koyularak haince öldürülür.
Ne yaparlarsa yapsınlar durdurulamayan ve onu mertlikle alt edemeyenler hile ile başarırlar.
Attila’nın ani ölümü ile her şey tersine gider. Çocukları birbiri ile anlaşamazlar, kabîleleri arasında kavgalar çıkar ve bozkırlara geri dönerler.
Değerli dostlarım; Tarihte de şimdi de dürüstçe mücadele edemeyenler bizans hastalıkları ile oyunlarına devam etmekteler.
Allah ıslah etsin!