Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan Tahsin Günek
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

TANZİMAT’TAN I. MEŞRUTİYET’E İMPARATORLUK ORMANLARI (1839-1877) -3

Hasan Tahsin Günek 5 Ocak 2019 Cumartesi 13:17:10
 

Özet
Osmanlı imparatorluğu döneminde ormanlar uzun yıllar boyu askeri bakımdan ve günlük hayatta halkın ısınma ve barınma amaçlı olarak malzeme temin kaynağı ve hayvan sürülerinin otlatılması için gerekli alanlar olarak görülmüştür. Bu hususların dışında ormanlık alanlara fazla önem verilmemiştir. Tanzimatla birlikte Avrupa’dan getirilen yabancı uzman ormancılık heyetleri ile ormanlara yönelik olarak çeşitli yenilik ve düzenlemeler yapılmaya çalışılmıştır.

Mevcut Fransız Ormancılık Heyetine
Yeni Uzmanların Görevlendirilmesi9
1866 yılında yabancı ormancılık heyetinin görevleri yeniden düzenlenerek, Fransa’dan yeni personeller gönderilmiştir. Yeni gelenler Bricogne, Godchaux, Simon, Chervau ve dört yardımcı müfettişten oluşmaktaydı. Hepsi 15 Mayıs 1866’da bir yıllığına ülkemize görevli gelmişlerdi. Yeni görevlendirilenlerin içlerinde aynı zamanda İstanbul’da açılan ilk ormancılık okulunun eski öğrencisi olan bir yardımcı personelde bulunmaktadır. Bu yeni görevlendirilen uzman ormancıların her birinin başkanlığında, ormanları keşfetmek ve Bosna, Selanik (Teselya ve Makedonya), Çanakkale, Konya vilayetleri hakkında rapor hazırlamak için dört komisyon oluşturulmuştur.
Bricogne, heyetin çalışmaları sırasında ellerinde önceden ayrıntılı ve hatasız hazırlanmış haritaların ve belgelerin yokluğundan dolayı, orman araştırması ve çalışması yapmanın ne kadar acı verici ve zor bir iş olduğunu belirtir. Saha çalışmaları sırasında köylüler yönünden karşılaştıkları zorluklardan bahsederken “Köylüler neredeyse her zaman meydan okur. Ancak kaba olduklarında bile, bize karşı düşmanlık göstermediklerini ve aralarında güvenli bir şekilde kalabildiğimizi belirtmeliyiz. Otoritelerle mutabakata gelince, net bir şey yoktu. Verdikleri bilgiler neredeyse hiçti” demektedir. Ancak 1866’dan 1867’ye kadar yedi ya da sekiz ay boyunca devam eden bu araştırma ve operasyonların, yine de tam bir başarı ile tamamlandığını yazmaktadır.
Yapılan araştırmaların yalnızca yaklaşık sonuçları vardır. Ama imparatorluk topraklarındaki mevcut ormanların nasıl dağılım sergilediği rapor ve haritalarla gösterilerek kaydedilmiştir. Buna göre yapılan çalışmaların, her türlü olumsuzluğa rağmen imparatorluk sınırları içerisinde hala önemli orman kaynaklarının varlığına işaret ettiğini belirtir.
Bricogne’na göre, incelemesi yapılan arazilerin çoğu kötü bir durumdadır. Halk hazineden muzdarip olduğu kadar, skandal suiistimallerden dolayı da perişan bir haldedir. Özellikle orman arazilerine yönelik yıkıcı ve yıpratıcı alışkanlıkların yanısıra, orman ürünleri ticaretinin yetersiz bir örgütlenmeye sahip olduğu da yabancı uzman ormancılık heyetince ortaya konulmaktadır.
Bricogne makalesinde, Karaman çevresinde mevcut ormanlar hakkındaki rapordan örnekler vererek nakliye imkânlarının kolay olduğu yerlerde bulunan ormanların çok çabuk zarar gördüğünü “Nehirlerin yakınlarındaki ormanlık alanlar, orman ürünlerinin satışı için sağladığı nakliye imkânları nedeniyle hızla tahrip edildi.  Mera ve çayırlar ise yeniden canlandırmak ya da temizliğini yapmak için sıklıkla ateşe verilmektedir” diye belirtir.
Orman ürünlerinin elde edilmesinde aletlerin fazla kullanılmadığını, ormanlara karşı ölçüsüz ve kötü bir kullanım şekli olduğunu ise şu sözlerle anlatır: Testere kullanımı yaygın değildir. Tahtacı toplulukları, sadece sedir ağaçlarını kesmek için testere kullanmaktadırlar. Taşıma zorlukları nedeniyle çoğu zaman büyük ağaçlar olduğu yerde çürümeye bırakılmaktadır. Bir köylü, bir çoban veya bir deve binicisi, kısa bir süreliğine ya da birkaç saatliğine ısınmak amacıyla küçük bir ateş yakmak yerine, koca bir ağaç yakmaktadır. Bu şekilde yaşayan nüfusun, bu ölçüsüz eylemlerini sürdürmekten bir çeşit zevk aldığı düşünülebilir. Yağlı ağaçlardan elde edilen katran ve yağ nedeniyle bu türden ağaçlar hızla azalmaktadır”
Tüm bunlara ilave olarak, ücretsiz ve denetimsiz hayvan otlatmanın çok can yaktığını, tüm ormanların hala her mevsimde kullanıldığını, buna mani olmak için az sayıda sürü ve kontrollü alanlarda otlatma ile yoğunluğun azaltılması gerektiğinin tespitini yapıyor. Bricogne, orman ürünlerinin ticaretinin herhangi bir denetime tabi olmadan yapıldığını belirtirken de “Ticaret ve kullanım kesinlikle ücretsizdir. Çevre sakinleri orman ürünlerini otorite müdahalesi olmadan alıcıya teslim eder ve elde edilen karı direkt kendisi alır” demektedir.
Bricogne kereste ticaretinin ne şekilde gerçekleştiğini, orman köylüsünün ekonomik durumunu ve çaresizliğini, köylünün tüccar ve tefeciler arasında nasıl çaresiz kaldığını ve durumlarının gün geçtikçe içinden çıkılamaz bir hal aldığını da şöyle ifade etmektedir: “Tüccarlar nehir havzası gibi belirli bir bölgenin sakinleriyle anlaşmalar yapıyorlar. Yöre sakinleri, istenen ürünlerin karşılığında bir miktar ön ödeme alırlar. Kereste teslim edildiğinde, tüccar kesin olarak belirlenen değerden, kendisinin ödediği miktar ve avansları, ayda iki veya iki buçuk lira olarak keser. Bir yandan alıcıların bu kötü düşünceleri, diğer yandan köylülerin ihtiyaçları gereği sürekli bir borçlanma ihtiyacı içerisinde bulunmaları, başka bir çözümü olmayan bu durumu gün geçtikçe daha kötüleştiriyor. Bu nedenle, tefeciler tarafından zorlanan bütün nüfus, en derin bir sefalete saplanmış ve tüccarlara ebediyen bağımlı haldedirler. Sonuç olarak, her bir çalışma günü için ödenen tutar adam başına iki buçuk ya da üç kuruştan ve bir hayvan için beş ya da altı kuruştan fazla değildir” tespitini yapmaktadır.    (Devamı Yarın)

Yararlanılan Kaynaklar:
9 Bricogne, “La Mission Forestiere En Turquie”, s.361-386

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER