Kadınların yerini belirlemede yaşadıkları dönemin tarihsel rolü önemlidir. Türk tarihinin her döneminde kadın, ailenin temelini oluşturan en önemli unsur olmuştur. Aile içindeki birliktelik sağlam olursa toplum, toplum sağlam olursa da devlet sağlam olur. Atalarımız; boşuna “yuvayı dişi kuş yapar.” dememişler.
Güçlü aile yapısına sahip olmayan devletler uzun ömürlü olmazlar. Türk kadını her dönem aile dışında da idari, siyasi, askeri, ekonomik ve kültürel alanlarda aktif olmuştur. Devlet, millet ne zaman zorda kalmışsa yüce Türk milleti içinden kadın kahramanlar çıkarmıştır. Bu kahramanlıklar nesilden nesile anlatılmalıdır. Tabi ki başarabilirsek! Nene hatun, Sabiha Gökçen, Halide Edip ve Kadınanalar gibi.. Yeri gelmişken Afyon Valimizin Kadınananın tanıtımı konusunda başlatmış olduğu çalışmaları desteklemeliyiz. Yeni kadın kahramanlar yetiştirmek yine bize bağlı.
Çağdışı devletlerde kadın, erkeğin otoritesi altında evinde oturan bir varlık iken İslam öncesi Türk devletlerinde bile Türk kadınının hayatın her alanında güçlü olduğu anlaşılmaktadır. İslamiyetin kabul gördüğü coğrafyalarda şahsiyet kazanan kadın ilk müslüman Türk devletleri ve Selçuklularda da kıymetini korumuştur. Osmanlılarda kadının kimliği tazminat dönemi ile birlikte toplumsal hayata taşınmıştır.
Cumhuriyet dönemine gelindiğinde Türk kadınının daha da güçlendiğini ve hukuksal haklara sahip olduğunu görmekteyiz.
Değerli dostlar; Kadın olmazsa hiç bir şey olmaz. Bu konu bir yazıya sıkıştırılacak gibi değildir. Önümüzdeki yazılarda değişik yönlerden değerlendiririz İnşallah.
YAZARLAR
TÜMÜ