Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Ramazan Balkan

YAHUDİLER VE TÜRKLER

İslam dünyasında Yahudilerin durumu ortaçağ Avrupa’sına göre biraz daha yaşanabilir düzeydedir. İslamiyet; son peygamber Hz Muhammed ve son kutsal kitap Kur’an-ı Kerim’i kabul etmeyen Yahudileri kınamakla beraber, onları Müslümanlara zarar vermemek kaydıyla kendi din ve kültürlerini yaşama hakkı tanımıştır. Bu se-beple Yahudi-Hıristiyan ilişkilerine göre Yahudi-Müslüman ilişkileri yakın zamana kadar daha insani olmuştur. Hatta Yahudiler; İslam dünyasında özellikle 10. ve 13. yüzyıllarda yaşanan gelişmeyi ve İslam rönesansını birlikte yaşamışlardır. Özellikle İspanya’daki Endülüs medeniyetinin bir ayağını Yahudi bilim adamları oluşturmuştur.
İspanya’da zulüm gören Yahudiler 711 yılında bu yarımadaya çıkan Müslümanları kurtarıcı gibi karşılamışlardır. Müslüman fatihlere İspanya’da yaşayan yerli Yahudiler yol göstermişti. Müslümanlar İspanya’dan sürülürken de aynı şe-kilde Yahudilerde bu yarımadadan çıkarılmış, Osmanlı padişahı II. Beyazıt bunlardan bir kısmını Selanik’e yerleştirmiştir. Yine Osmanlılar batıya doğru ilerlerken Yahudiler kendilerini kurtarıcı gibi karşılamıştır. Örneğin Kanuni’ye Rodos kalesinin veya Budin kalesinin anahtarlarını teslim eden buralarda yaşayan Yahudilerdir. Macaristan’ın 1526’de fethi üzerine Peçevi tarihinde geçtiği üzere binlerce Yahudi aile padişahın izni ile Osmanlı topraklarına göç etmiştir.
Burada ilginç olan bir başka konuda; 18. yüzyıl başlarında Avrupa’da anti-semitizm denilen Yahudi düşmanlığı ile Türk düşmanlığının birlikte hız kazanmasıdır. Bu süreçte Avrupa Yahudileri Türk dostluğu gösterirken aynı şekilde Avrupa’dan göçe zorlanan Yahudileri, Osmanlı Devleti topraklarına kabul etmiştir. Bu göçle ilgili Prof. Dr Ali Arslan’ın “İkinci Yahudi Göçü” adlı kitabı önemli bir kaynaktır.
Yahudi aydınları arasında Hıristiyan Avrupalılar tarafından ezilen ve horlanan Türklere karşı sempati doğmuştur. Bu dönemde Hıristiyan Batı tarafından horlanan Türklerin geçmişte büyük bir millet olduğunu ispatlayacak Türk tarihine ait ki-taplar yazılmıştır. Fransız Yahudisi Leon Cahun (1841-1900) “Orta-Asya Türk Tarihine Giriş” isimli kitabı yazmıştır. Yine Türk tarihine ait önemli eserleri kaleme alan Arminius Wamberry (1832-1900) Macar Yahudi si’dir. Keza Yahudi tarihçi Avram Galanti “Türklük İncelemeleri” isimli kitabında Türklerle Yahudilerin aynı kaderi paylaştığını bu sebeple Yahudilerin büyük bir millet olan Türklerle birleşmesi ve Türkleşmeleri gerektiğini bile savunmuştur. Bu tezimizle ilgili daha birçok örnek veri-ebilir. Yine bu tarihsel olgunun farkında olmayan birçok kişi bugün Türk tarihini Yahudiler yazmıştır gibi saçma sapan görüşler öne sürmektedir.
Konumuzla doğrudan bağlantısı yok ama tarihsel bir anekdotla yazımıza son verelim. İngilizler, Ocak 1916’da, Mekke Emiri Şerif Hüseyin’le; Toros Dağları’na kadar uzanan topraklarda Arap Krallığı kurma anlaşması yaparlar. Bu tarihte Mac Mahon Antlaşması olarak bilinir. Aynı zamanda 2 Kasım 1917’de İngiliz Dışişleri Bakanı A. James Bolfour bir deklarasyon yayınlar. Lord Bolfour Deklarasyonu olarak bilinen bu deklarasyonda; Filistin’de bir Yahudi devleti kurulmasının sağlanacağı kabul edilir. Sovyet Rusya I. Dünya Savaşı’ndan çekilirken bu gizli antlaşmaları ifşa eder. Zamanın Genelkurmay Başkanı Enver Paşa, Sovyetlerin ifşa ettiği Lord Boulfour Deklarosyonu’nu Şerif Hüseyin’e iletir ve isyana son vermesini ister. Lakin Şerif Hüseyin buna inanmaz, bu bilgiyi Türk propagandası olarak değerlendirir.
Şerif Hüseyin 18 Ocak 1919’da Paris Barış Konferansı’na katılan Yahudi delegeleri görünce uyanır ama iş işten geçmiştir. Yine de Filistin’de bir Yahudi devletinin kurulması fikrini gündemden düşürmek için Yahudilerle Arapları aynı ırktan olduklarını ve büyük Arap Krallığı sınırları içinde kardeşçe yaşayabileceklerini beyan eden memorandumda aşağıdaki cümleleri kullanır.
“600 yıldır Arapları eritmek için çalışan Türklerden kurtulmak için mücadele ettik. Filistin’de Araplar çoğunluktadır. Yahudiler, kan bakımından Araplara son derece yakındır ve iki ırk arasında karakter ihtilafı yoktur. İlke olarak tamamen biriz… Hükümet kurmak zor değil, asıl engel Türk hükümetinin sorumlu olduğu yerel cehalettir.”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti