Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep; Ya Hu -288- ALLAH ADINA İLK İNFAK EDİLMESİ GEREKEN

“Mallarını Allah yolunda infak edenlerin misali, yedi başak bitiren, her başağında yüz tane bulunan tek bir tane gibidir. Allah, dilediği kimse için kat kat artırır. Allah Vâsi’un Aliym’dir.” Bakara (261)
“Ey iman edenler, malını insanlara riya olarak harcayan ve Allah’a ve ahir güne iman etmeyen bir kimse gibi sadakalarınızı menn (başa kakma) ve eza (eziyet etme) ile iptal etmeyin. Böyle yapanların (böyle yapanın) misali üzerinde bir miktar toprak bulunan kayanın haline benzer ki, sağanak bir yağmur ona isabet eder ve onu topraksız, dümdüz, sert bir kaya halinde bırakır. Bunlar, kazandıklarından hiç bir şey elde edemezler. Allah, kâfirler topluluğuna hidayet etmez.” Bakara (264)
“Allah rızasını isteyerek ve nefslerinden (cimriliği silen, cömertliği açığa çıkaran) bir tespit ile mallarını infak edenlerin misaline gelince, kendisine kuvvetli bir sağanak yağmur isabet edip de yemişlerini iki kat vermiş tepedeki bir bahçeye benzer. Ona bol yağmur isabet etmese bile, bir çise yeter. Allah yapmakta olduklarınızı Basıyr’dir.” Bakara (265):
Bakara (266): “Sizden biriniz arzu eder mi ki, hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu, arasından sular akan ve kendisi için her çeşit meyveden (bir miktar) bulunan bir bahçesi olsun da, bakıma muhtaç çoluk çocuğu varken kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, bahçeye de içinde ateş bulunan bir kasırga isabet ederek yakıp kül etsin! (Elbette bunu kimse arzu etmez.) İşte düşünüp anlayasınız diye Allah size ayetleri açıklar.”
Bakara Suresi’nin 261, 264, 265 ve 266. Ayetlerinde okuduğumuz Allah Misalleri infak konusunu ele almaktadır. Allah misallerindeki öğütleri çıkarmamızı ve anlayabilmemizi kolaylaştırmak amacıyla öncelikle infak konusunun ana prensiplerini ele almamız faydalı olacaktır.
Halifetullah vasıflı insanın kendi tasarrufunda olan Allah’ın verdiklerini, Allah yolunda, Allah için, Allah adına ilgili noktaya ulaştırmak infak etmek olarak tanımlanır. Kur’an’ın Billahi anlamda iman edenlere önerdiği ve yapılmasını arzu ettiği infak sisteminin Sırat-ı Müstakiym üzere olabilmesinin olmazsa olmaz şartı ilk infak edilmesi zorunlu olan, inananın vechinin infakıdır.
Vech’i hatırlayalım. Kişide Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu ile Kendinde Kendine Göre Var halini fark edip “BEN” diyerek bu fark ettiği hali takdim eder. Bunu daha önce de “NEFS” diye tanımlamıştık. Nefs ile vech arasındaki ince çizgiyi şimdi burada fark ediyoruz: “BEN” diye takdim etti; lütfen dikkat ediniz, bir cephe açtı. Kendinde Kendine Göre Var halini ne ile hissetti? Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu’yla Kendinde Kendine Göre Var halini fark etti ve onu takdim etti. Takdim ederken “BEN” dedi, “BEN” derken o “BEN” deyişle bir cephe açtı. Nefsine bir cephe oluşturdu. İşte o cephe Vech’tir. Bu tanımladığımız vech, elbette ki Ahseni Takviym üzere olandır. Ancak halifetullah vasıflı insan, esfele safiliyn formatı gereği, duniHi algısı sebebiyle “müstakilen varım ve muhtarım” iddiasında bulunur ve işte bu tanımladığımız vechi ilahlık hissiyatına büründürür, açtı o cepheyi, ilahlık hissiyatına büründürür. Böylece, bir duniHi ilah olarak, ilahlık hissiyatını takdim için “BEN” der ama bu “BEN” deyiş kendi adı namına yani ilahlık hissiyatı namına “BEN” der bu sefer. Böylece daha önce Ahseni Takviym üzere olan o cephe bozulmuş oldu. Böylece birincil şirk şekillendi.
İşte, halifetullah vasıflı insanın kendi namına yani kendisinin ilahlık hissiyatı namına söylediği “BEN” takdimini ilahlık hissiyatından temizleyerek, gerçek “BEN” diyen “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” olan Allah’ın ilahlığına teslim etmek yani “Eslemtü vechiye lillahi” demek, Allah’la “Veccehtu Vechiye” yapmak ve artık Allah adına “BEN” demek. Allah’ın cephesini Allah’a teslim etmek. Allah’ın cephesini ilahlık hissiyatı işgalinden kurtarmak ve temizlemek. İşte ilk infak bu. Şimdi, böyle çok yeri geliyor ama şimdi de söyleyelim. Daha önceki paylaşımlarımızda aynı bu tanımları yaptık fakat başka bir başlık altında, başka bir şekilde. Hatırlayacaksınız, “onlar, Allah’ın birlenmesini istediğini keserler” konusunu izah ederken, Billahi anlamda iman edenler “BEN” deyişlerini ilahlık hissiyatından temizler, Allah’ın gerçek “BEN” diyen Allah’ın “BEN” deyişine katarlar ve Allah’ın birlenmesini istediğini birlemiş olurlar, bahsi altında söylemiştik. Şimdi ise, onun bir cephe olduğunu, o cephenin temizlenerek yine “veccehtu vechiye” şeklinde Allah adına “BEN” diyerek kurtarılması gerektiğini söylüyoruz infak başlığı altında. Bakın, Kur’an’daki “anlayasınız diye o konuyu, tek bir konuyu, önemli olan tek konuyu evire çevire size anlatıyoruz” açıklamasının gereği bunlar. Tek bir konu: La ilahe illallah! Tek konu… Şu anda dünya hayatında anlamamız, bilmemiz, hayat tarzı haline dönüştürmemiz gereken tek konu: La ilahe illallah! Evet, bunu hayat tarzına dönüştürmek için de bir rol model lazım: Muhammeden Rasulullah!
İşte bunu anlayabilmemiz için Kur’an bize ayetleriyle bu konuyu evire çevire, farklı şekillerde, hayat içerisindeki farklı konularla, onları misal vererek bize evire çevire anlatıyor.
İnfak konusunda da görüyoruz ki ilk infak edilmesi gereken kişinin vechinin infakıdır. Bu ilk infak edilmesi gerekeni yapınca Billahi anlamda iman eden, böylece halifetullah vasıflı insan Allah’ın verdiği bir nimet olan “BEN” diyebilme yetkisini Allah yolunda, Allah için, Allah adına ilgili noktaya teslim ederek gerçekleştirmesi gereken olmazsa olmaz niteliğindeki esas infakını yapar. Buranın anlaşılabilmesi için buradaki bu infaka “esas infak” diyoruz; esas, temel, ana infak… İşte bu esas infakını yapar. Bu esas infakı yapan kişi Bakara Suresi 177 ve Al’ü İmran Suresi 92. Ayetler kapsamına girmiş olur.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti