Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep; Ya Hu -289- VAZGEÇİLMEZ ŞEKİLDE SEVDİĞİNİZ ŞEY

Genellikle insan “neyi infak etmeliyim?” diye merak eder ama önce neyi infak etmesi gerektiğini tam bilemez. İlk infak edilmesi gereken kişinin vechidir, vechi infaktır. Çünkü bu ilk infak yapılınca, Billahi anlamda iman eden halifetullah vasıflı insan, Allah’ın verdiği bir nimet olan “BEN” diyebilme yetkisini Allah yolunda, Allah için, Allah adına ilgili noktaya teslim etmiş olur. Yani kişi vechini infak etmekle gerçekleştirmesi gereken, olmazsa olmaz niteliğindeki esas infakı yapar. Bu yüzden ona “esas infak” diyoruz; esas, temel, ana infak… İşte kişi vechini infak etmekle bu esas infakını yapar.
Bu esas infakı yapan kul Bakara 177 ve Al’ü İmran 92. ayetler kapsamına girmiş olur. Aslında Billahi anlamda iman edenler hep bir ayetin kapsamına girerler. Mesela daha önce “Allah’ın birleştirilmesini istediğini inkârcılar keserler, Billahi anlamda iman edenler ise onu birlerler” demiştik; o birlemeyi yapanların bu birlemeleri sebebiyle kapsamına girdikleri ayetleri paylaşmıştık. Şimdi de esas infakı yapanların Bakara Suresi 177 ve Al’ü İmran Suresi 92. ayetler kapsamına girdiklerini söylüyoruz. Bu ayetlerde bize “sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça BİRR’e (hayrın kemal noktasına) eremezsiniz” buyrulmaktadır.
İnsanın en sevdiği kendisindeki ilahlık hissiyatıdır. En sevdiğinin “ilahlık hissiyatı” olduğunu fark edip, bu hissiyatı terk etmesi ona BİRR kapısını açar. İnsanın, “ben sevdiğim şeylerden infak etmek istiyorum” deyip, “neyi seviyorum?” diye düşünüp, kendine göre sevdiklerini tespit etmesi, sonra onu infak için gayret etmesi bu sınıfta değildir. Dikkat edin, diyoruz ki esas sevdiğiniz, en vazgeçilmez şekilde sevdiğiniz şey “ilahlık hissiyatı”dır, bunun böyle olduğunu fark etmek gerekir. Bunu fark etmeden “ben sevdiklerimden infak ederek Bakara Suresi 177, Al’ü İmran Suresi 92. Ayetler kapsamına gireceğim” diyerek tespit ettiğiniz sevdiğiniz şeyler, aslında sizin ilahlık hissiyatınızın sevdikleridir. Kişi ilahlık hissiyatının sevdiklerini dağıtıyor oysa en çok sevdiği “ilahlık hissiyatı” yerinde duruyor. Ama o ilahlık hissiyatının sevdiklerini kendi esas sevdikleri zannediyor, hâlbuki esas sevdiği kendisindeki ilahlık hissiyatıdır. Bu yüzden olmazsa olmaz olan bu ilahlık hissiyatını infak etmesidir. O esas infaktır.
Bu esas infakı yapanlar, ayrıca, Vakıa Suresi 79. Ayette bahsedilen “tahir olanlar” sınıfına dâhil olmuş olurlar. Hani, “Kur’an’ı ancak tahir olanlar ellesin” ayeti var ya, o ayetteki tahir işte bu kişidir. Oradaki tahirlik vücudun temizlenmesi değildir. Abdestli olmak gibi temizlikler, bundan sonraki tahir olmanın alt başlıklarıdır. Siz ilahlık hissiyatınıza istediğiniz kadar abdest aldırın, tahir olmazsınız. Ama tahir olmuşsanız, tahir olan kişinin abdesti onun tahirliğini pekiştirir. Dolayısıyla tahir olmak bu esas infakı yapmakla olur. Bu kişi Vakıa Suresi 79. Ayette bahsedilen tahir olanlar sınıfına girer ki böylece tahir olarak İslam Sistemi ile ilgili işlemler yapabilme vasfına kavuşmuş olur.
Ayrıca, böyle insanlar yani esas infakı yapmış olanlar Ankebut Suresi 3. Ayete göre “Allah indinde sadık olanlar” sınıfına dâhil olurlar.
Ve bütün bunlardan sonra kişinin infak sistemi Sırat-ı Müstakiym’e yerleşmiş olur. Tanımladığımız bu esas infakı gerçekleştirenler Kur’an’a göre cömerttirler, Allah indinde cömert olarak tanımlanırlar. Çünkü böyle bir infakı yalnızca Allah bilir. Bir kul, bir başka kulun böyle bir infakı yapıp yapmadığını, hakikatini bilemez. Dolayısıyla, bu cömertlikten bir kulun haberi olmaz. İlahlık hissiyatına sımsıkı sarılmış, onu kutsamış, onu hayatının vazgeçilmezi ve enerjisi haline getirmiş, ölürüm de vermem diyerek vechini yani nefsine açtığı cepheyi ilgili noktaya iletmeyenler Kur’an’a göre cimriler olarak tanımlanırlar, onlar Allah indinde cimrilerdir. İşte onların vechlerini yani cephelerini şeytanlar savunur. Bu durumda, esas infakın gerçekleşmesi veya gerçekleşmemesi hallerinde o kişiye Allah’ın verdiklerinin durumu da şöyle olur: Eğer kişi esas infakı hakkıyla gerçekleştirmişse, Allah’ın kendisine verdiklerini, tümünü gerçek sahibine teslim edilmiş olur. Artık o kişi yalnızca Allah’ın verdikleriyle ilgili görevli olduğunu görür ve yaşar.
Esas infakın farkında olmayanlar veya bu konuyu tek önemli ve öncelikli meselesi yapmayanlar için Allah’ın onlara verdikleri, onların ilahlık hissiyatlarının tasarrufundadır. Yani, açmış oldukları cephenin malıdır onlar. Bu gelinen noktada işte infakın ikinci kademesi başlar ki bu, Allah’ın verdiklerinin yine Allah’ın kullarına yönlendirilmesi, kulların ihtiyaçlarına göre paylaşılmasıdır. Bu paylaşmanın “Allah yolunda, Allah için, Allah adına” olması prensibi elbette temel prensiptir.
Son paragrafı tekrar ele alayım izninizle. Esas infakı paylaştık ya, esas infak budur dedik. İşte kişi esas infakı yaptıktan sonra infak konusunun ikinci kademesi başlar ki bu Allah’ın verdiklerinin yine Allah’ın kullarına yönlendirilmesi, kulların ihtiyaçlarına göre paylaşılmasıdır. Elbette bu paylaşma Allah yolunda, Allah için, Allah adına olmalıdır; bu temel prensiptir.
Halifetullah vasıflı insan için en dereceli infak, esas infakı gerçekleştiren kulların infakıdır, bunlar “Allah indinde cömert” kabul edilirler. Bu, kulların diğer kullara infakıdır. Böylece bu insanlar Hadid Suresi 7. Ayet kapsamına girmiş olurlar. Hadid Suresi 7. Ayeti hatırlayalım: “Allah’a ve O’nun Rasülüne Billahi anlamda iman edin, hakkında sizi halife olarak tasarruf sahibi yaptığı şeylerden infak edin. Sizden Billahi anlamda iman eden ve infak yapan kimseler için ecr-u kebiyr vardır.”
Ayet bizi buradaki ecr-u kebiyre (büyük mükâfata, büyük karşılığa) ulaştırmayı amaçlamaktadır. Ona ulaşmanın bu ayette iki şartı var: İlki Allah’a ve O’nun Rasülüne Billahi anlamda iman etmek; esas infakı yapmak. Bu infak Billahi anlamda iman etmenin gereğidir, esas infakı yapmadan Billahi anlamda iman gerçekleşmiş olmaz. Billahi anlamdaki imanı sağlayacak şey bu esas infaktır. Öyleyse birinci şart bu ayetteki infaktır; yani ayet bize “esas infakınızı yapın” diyor; Allah’a ve O’nun Rasülüne Billahi anlamda iman edin böylece esas infakınızı yapın. Sonra, halife olarak tasarrufunu size verdikleri var, ikinci olarak da onları Allah adına ilgili noktalara iletin, infak edin buyuruyor. Sizden kim esas infakını yapar, sonra da Allah’ın verdiklerini ilgili noktalara iletirse, onlar için ecr-u kebiyr vardır der Hadid Suresi 7…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER