Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep; Ya Hu -290- ESAS İNFAK TAMAMEN NEFS ÜZERİNDEN YÜRÜR

Esas infak kişinin vechini, “BEN”ini Allah’a teslim etmesiydi. İşte, Allah adına “BEN” diyerek bu esas infakı yapmış olanlar “Allah adına cömert” sayılırlar. Bu cömertlikten sonra da Allah’ın verdiklerini Allah’ın kullarına Allah yolunda, Allah için ve Allah adına bir görevli olarak ilgili yerlere iletirler. Onların bu hallerini gören, bilen insanlar bu kişilere “cömert” derler. Bu infakı yapan kişilere insanların cömert demesi insan indinde bir tespittir. İnsanlar bu kişilerin Allah indindeki cömertliğini bilemezler. Dolayısıyla, esas infak ile “Allah indinde cömert” sayılanlar, kullara infakıyla da “insanlar indinde cömert” kabul edilenler bu iki cömertliği de gerçekleştirdikleri için böyle kişiler “Kamil Cömert” olurlar. Kamil cömert! İşte, Bakara Suresi 261. Ayetle bize verilen Allah misali kamil cömertler için bir kıyaslamadır.
Ayetteki misale bakalım: Bu kamil cömertler yedi başak bitiren, her başağında da yüz tane bulunan tek tane gibidirler. Tabi, burada şu hususu not etmemiz gerekiyor: İnfak etmeyi yalnızca maddi kaynaklarla ilişkilendirmemek lazım. Sadece maddi imkanları infak sanmak konuyu çok noksan yapar. Eğer böyle olursa, yani yalnızca akla para veya maddi kaynaklar gelirse kamil cömert olmak için çok zengin olmak gerekir ve fakir olanlara kamil cömert olma yolu kapalı olur, onlar hiç bir zaman Hadid Suresi 7. Ayet kapsamına giremezler. Elbette durum böyle değildir. Şunu bilmemiz gerekiyor, öncelikle: İlahlık hissiyatı ile hareket etmenin ve buna göre bir hayat tarzı oluşturmanın, bu hallerin zenginlik ve fakirlikle ilgisi yoktur; bunun için Halifetullah vasıflı insan olmak yeterlidir. O halde esas infakı her halifetullah vasıflı insan gerçekleştirebilir.
Esas infakı gerçekleştiren kişi maddi imkân olarak zengin olmasa bile elbette Allah’ın ona verdikleri vardır. İşte bu verilenlere ihtiyaç duyan veya bu verilenlerle ilgili olan kullar da vardır. Dolayısıyla zengin veya fakir ayrımı olmaksızın kâmil cömert olma yolu her Billahi imanlıya açıktır.
Kamil cömertler, “ben şu kadar verdim, Allah da bana şu kadar verecek” gibi bir hesabın, böyle bir ticaretin içerisinde olmazlar, olamazlar. Buna rağmen, Rabbimiz verdiği misalde bire karşılık en az yedi yüz kat vereceğini vaat etmektedir. Bir de En’am Suresi 160. Ayette, Billahi imanlıların Allah için her kıpırdamalarının karşılığı 1’e 10 verileceği vaat edilmiştir. Lütfen, dikkat buyurun; Billahi anlamda iman edenler için, Allah için onların her kıpırdamalarının karşılığını 1’e 10 verecektir. Rasulullah (SAV) Efendimiz bu durum karşısında “bir Billahi imanlı için 1’e 1, nasıl olur da 1’e 10’u geçer?” buyurarak inananlara ahiret hayatıyla ilgili olarak büyük bir umut aşılamışlardır. Billahi imanlı ve kâmil cömert olanların bu kıpırdamaları, infak sınıfına giren bir hal ise hesabı en az 1’e 700 olacak şekilde görülmektedir. Aslında infaka karşılık verilecek olanlar, yani Allah’ın neleri vereceği, verilenlerin neler olacağı kompleks bir hesap işidir. Kul bu hesabı hem izleyemez hem de anlayamaz. Ancak bilinen şudur ki bu durumda kullar için en hayrlı olacak durum amaçlanmaktadır. Yani kulun Hakk yolda ulaşacağı Kazanılmış Değişimini en olumlu etkileyecek ihtiyacı neyse kul bu konuda görevli olarak yaptığı hizmetin karşılığını en az yedi yüz kat alacaktır.
İnfakı en makbul dereceli yapan nefsin halini bir misalle izah etmeye çalışalım. Bu amaçla, infak yapan bir mümini ve bu infakta rol almış olan o müminin elini düşünelim. İnfak elbette ki yalnızca elle yapılan bir iş, bir hayr değildir. Hatta parasal infaklar günümüzde dijital ortamda gerçekleştiriliyor, infak edenin vücudu, eli söz konusu bile değil. Ayrıca, daha önce tanımladığımız esas infak tamamen nefs üzerinden yürüyor. Dolayısıyla, biz şimdi vereceğimiz misalde mümin ve onun elini bir temsil olarak kullanacağız. Bir mümin elini kullanarak bir parasal infak gerçekleştirmiş olsun. İnfaktan sonra, müminin infakta rol oynayan eli mümine “şu kişiye ben şu miktarda para verdim, şu hayrı yaptım, bunu da şunun için verdim” gibi şeyler söyler mi, böyle iddialarda bulunur mu? Elbette hayır! Böyle bir şey mümkün değildir. El, böyle şeyler düşünemez bile, o yalnızca müminin eli görevini yapmıştır. İşte, dikkat edin lütfen. Müminin, onun dediğini yapan eliyle bir ilişkisi var ya, işte bu ilişki gibi olacak şekilde, kişi nefsini “Allah’ın eliymiş gibi” bir pozisyona ulaştırabilirse, bu nefsin mertebesini bir kul kavrayamaz. Bunu ancak Vâsi’un Aliym olan Allah bilir. Böyle olur mu? Elbette olur. Bakın:
Tevbe Suresi 14: “Onlarla savaşın ki Allah sizin ellerinizle onları cezalandırsın.”
Enfal Suresi 17: “Attığın zaman da sen atmadın, Allah attı.”
Bu ayetlerden anladığımız kısmı konumuza uyarlayacak olursak, şöyle deriz:
Esas infakınızı gerçekleştirin ki Allah sizin ellerinizle infak yapsın. Veya “verdiğin zaman da sen vermedin Allah verdi” sonuçlarına ulaşalım.
Bu bakış açısı karşısında, şöyle basit düşünceler zihinden geçebilir, dile gelebilir: “Zaten aslında her şeyi yapan zaten Allah değil mi?” Doğru. Ancak bizim bu örneklendirdiğimiz ve “zihinden geçer” dediğimiz bu konu birbirinden doğu ve batının birbirlerinden farkı gibi farklı ve ayrı şeylerdir. Bir konu anlatılırken, bir şey söylenirken bazen kullandığımız fiiller yazı ve harf olarak benziyor olabilir, ancak konular birbirlerinden çok farklı, derinlikleri çok farklı olabilir. Bakın: “Zaten yapan Allah’tır” düşüncesi doğrudur. Kişinin zihninden bu düşünce geçti yani “zaten yapan Allah’tır” dedi, bu doğrudur. Ancak bu Nisa-78’e göre böyledir. “Sen vermedin Allah verdi” hali ise Nisa-79’a göre doğrudur. Dolayısıyla, eğer başarabilirse kişi bu iki doğruyu cem etmelidir. Bunu yapıp da ikisini cem ettiği zaman kişi esas doğruya ulaşır. Yoksa o şöyle doğru, bu böyle doğru şeklinde düşünerek değil; ikisini cem edebilirsek esas manaya ulaşabiliriz. Bu konuda detaylı bilgi edinmek arzu edenler “Kader Konusunu Anlayabilmek” adlı kitapçığımızın 6. Bölüm’üne, “Billahi Anlamda Hürriyete Destek ve Müdahale” bahsine bakabilir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti