Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

EDEP YA HU – ÖNEMLİ BİR MÜRŞİDİN YANINDA EN AZ 40 YIL

Diyelim ki bir kişi “korunmam gereken tek şey, asıl şey duniHi algı ve ilahlık hissiyatıdır. Bu sebeple ilahlık hissiyatını reddediyorum. Ancak nasıl temizleneceğim?” dedi. Ona önerimiz “Nefs Terbiyesi” başlığı altında 3 bölüm halinde paylaştığımız görüntülü programları çok önemsemesidir. O üç program tamamen ayet ve hadisler ışığında, hiç bir beşeri katkı olmaksızın size bir ilahlık hissiyatından temizlenme yolu paylaşmaktadır. Ayet ve hadislere göre Nefs Terbiyesi ancak orada anlatıldığı gibidir. Hiç uygulayabileni olmamış, başaranı çıkmamış ama ömür tüketilen nefs terbiyesi yöntemleri ile de uğraşabilirsiniz, bir faydası da vardır. Ama Kur’an’ın hedefine ulaşmaz! Kur’an’ın söylediği hedefe ulaşabileceğiniz Nefs Terbiyesini üç program olarak paylaştık. Bu üç programı defalarca ders etmeli, harf harf ders etmeli ve oradan kendimize amel çıkarmalıyız. Kişi hem de devamlı olarak, oralardan kendisine yapacağı amelleri bulup tespit etmeli ve bu amelleri hiç atlamadan uyguladığı bir hayat tarzı oluşturmalıdır. Nefs terbiyesi bir kere gözünüzle görebileceğiniz, takip edebileceğiniz, izleyebileceğiniz bir şeydir. “Acaba ışığım, enerjim nasıl?” gibi hayali işler değildir, tamamen bir hayat tarzıdır. Bu sebeple o süreci gözünüzle görebilir, izleyebilir, denetleyebilir, kontrol edebilirsiniz. Bahsettiğim 3 programı sıkı şekilde ve defalarca ders yaparak kendisine ameller çıkaran ve bu ameller üzerine bir hayat tarzı oluşturan kişi, çok önemli bir Nefs Terbiyesi yoluna girmiş olur. Bu gayreti gösteren bir kişi, 5 vakit salât ikamesini ve her yıl 1 ay Ramazan orucunu aksatmazsa ve bu 3 programı hayat tarzı haline getirirse, önemli bir mürşidin yanında en az 40 yıl eğitim almış gibi mesafe alır, Biiznillah. Açıklama ve tavsiyelerimizde ayet ve hadislere uymayan bir şey tespit eden hemen bizi terk etmelidir. Ancak incelemelerinizi doğru, adaletli ve düzgün yapın. Çünkü dünya bu bilgiler üzerine oturmaz. Şöyle ki: Size bu paylaştığımız bilgiler dünyanın en önemli bilgileridir diyorum, bazıları buna gülüyor. Haklılar. Neden? Çünkü önemli ama dünyada geçmeyen bir para… Diyoruz ki bu dünyanın en önemli parası ama geçmiyor. Öyle bir ekonomik sistem var ki bu para geçmiyor. İşte öyle bir şey; yani dünya bunun üzerine kurulu değil. Dolayısıyla bu bilgi “ilahlık hissiyatı varmış, inkarcı duniHi ilahlık varmış, İslam böyleymiş” deyip de insanların koşacağı bir bilgi değil; kimse koşmaz, büyük kalabalıklar olmaz. Kur’an’ın istatistiklerine göre böyle bir şey olmaz! Kıyamete kadar böyle olmayacak. Çünkü Cennete gireceklerin yüzdesi belli…
Kehf Suresi 32-44 ayetlere bir giriş yapıp sonra onlarla devam edeceğiz. Buradaki Allah misali aslında bir vaka takdimidir, Rabbimiz Kur’an’da Kehf Suresi 32-44’te bir vaka takdimi yapıyor ve Rasulü (SAV)’e “onlara misal olarak şu iki adamın durumunu anlat” diyor. Bu ayetlerdeki Allah misaliyle gerçek bir hayat hikâyesi biz inananların dikkatine sunuluyor. Sunulan vakayı analiz edelim, maddeler halinde ele alalım ki anlaması, ders çıkarması kolaylaşsın Biiznillah:
Siz lütfen bu ayetlerin önce meallerini bir mealden okuyun. Ben şimdi siz okumuşsunuz gibi devam edeyim
1. Madde: Bağı bahçesi ve fazladan da geliri olan, ayrıca ailesi de kalabalık olan bir zengin kişi var ve o malca zengin kişi için ayette “ve o böylece nefsine zulmeden olarak bahçesine girdi” denilmektedir. Ve böylece nefsine zulmeden olarak bahçesine girdi…
Takdim edilen vakayı analiz ederken, oradaki kişileri anlamaya çalışırken, bize ayette yapılan bu tanımlamadan, bu cümleden anlıyoruz ki: Bu zengin kişi duniHi algıdadır. Bu kişi “Müstakilen varım ve muhtarım” iddiasındadır. Bu kişi ilahlık hissiyatıyla hareket etmektedir. Bu kişi kendi adı namına “BEN” demektedir. Yani bu zengin kişi tam bir duniHi ilahtır. Dolayısıyla, zenginliği onun zannına göre ilahlık alanının malıdır ve malı ve hayatı ile ilgili tasarrufu da ilahlık hissiyatınındır. Bu vasıflarıyla bize tanıtılan bu adam inkarcı duniHi ilahlığını yaşayan bir kişi karakterindedir.
Ayetteki olayda o zengin kişi arkadaşı olan ama Billahi imanlı komşusuna şöyle diyor: “Kıyametin kopacağını da sanmıyorum.”
Onun bu cümlesinden de anlıyoruz ki bu zengin kişi ahirete inanmamaktadır.
Dikkat edin, ahirete inanmamak doğrudan Allah’ı inkâr etmek demektir. İşte bu kişi “Kıyametin kopacağını da sanmıyorum.” demesinden anlıyoruz ki ahirete inanmamaktadır.
Ve sonra sözlerine devamla şöyle diyor: “Şayet Rabbimin huzuruna götürülürsem, hiç şüphem yok ki orada bundan daha hayrlı bir akıbet bulurum”.
Bu cümlesiyle de diyor ki: Ben inanmıyorum ama eğer sizin dediğiniz gibi bir ahiret varsa ve bir sorgu varsa, merak etme, orada da ben kazanırım. Böyle demekle aslında bu kişi inananların inancıyla da alay etmektedir. Sonuç olarak: Bu zengin kişi bu cümlelerindeki kastından ve bu davranışlarıyla ortaya koyduğu hissiyattan anlıyoruz ki o “tam bir mütekebbir”dir. Kur’an’a göre durum budur…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti