FİKİR, ZİKİR, ŞÜKÜR

Toplumumuzda yer etmiş bir söz vardır: “Mal sahibi, mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi, mal da yalan, mülk de yalan var biraz da sen oyalan.” Dünyada her şeyin geçici olduğu, her yaşta mala düşkün olan insanın; kendisi yok olunca, onun için her şeyin bitmiş, yok olmuş olacağını unutması. Göz açıp kapanıncaya kadar geçen zamanda Mal, mülk, makam, şöhret ne varsa hepsinin dünyada kalacağı her nedense düşünülemiyor.
Malını, mülkünü ebedi âleme götüren yok. İnsan dünyada ancak malının mülkünün bekçisi oluyor.
Necip Fazıl: “Hasis sarraf, kendine başka bir kese diktir,
Mezarda geçen akçe ne ise onu biriktir.” der.
“Veren de o, alanda…
Nedir senden gidecek?
Telaşını görenler,
Can senin zannedecek.”
Sahip olduğumuz mal, mülk, servet, evlat ve can Allah’ın. Bize verilenler. Burada kalacak. Yapılan iyilikler; işlenen çirkinlikler, kötülükler. Günah ve sevapla değerlendirilecek. Rabbimizin Cenneti ve Cehennem’inde Mükâfat ve cezasını görecek.
“Görmeyen gözlü münkir! Düşün ki, üstünde yaşadığın şu yer yuvarlağı sayısız ecram ve sonsuz bir kâinat içinde en küçük bir varlık ve adeta bir noktadır. Sen ise, bu noktanın içinde ve sathındaki zerrelerden bir zerresin. Varlığın fani, ömrün mahdut, aklın acizdir. Sen, bu hiçliğini unutuyorsun da, hudutsuz ve sonsuz bir kâinatı idrak ve ihataya kalkışıyor, kendi hayalini hakikat sanarak, inkâra sapıyorsun. Görmüyorsun ki, çok güvendiğin ve dünyaların ışığı sandığın aklın sana, kâinat muamması karşısında, hiç değilse, susmayı olsun öğretememiştir.” Ord. Prof. Ali Fuat Başgil
Dinimiz sadece milletimiz değil Dünyadaki bütün insanlığın mutluluğunu amaçlar. Irk, renk, dil üstünlük sayılmaz. Gücü ve kuvvetiyle, zenginliği, çevresi, makamı, ilmi, ibadeti, soyu, güzelliği gibi vasıfları ne olursa olsun, dinimizde o kişi için üstünlük ifade etmez. Allah katında üstünlük ölçüsü takva sahibi olmaktır.
İnsan niçin yaratılmış? Hakiki vazifesi nedir? İnsan Allah-u Tealayı tanımak için yaratılmıştır. Hakiki vazifesi ibadet etmektir. İmanın ve İslam’ın şartlarını bilen her Müslüman için; Allah’ı her zaman anmak ve ondan yardım dilemektir. Bunun yolu “Ahkâm-ı Şer’iyye”yi yerine getirmekten geçer. 1. Farz. 2. Vacip. 3. Sünnet. 4. Mübah. 5. Müstehap. 6. Haram. 7. Mekruh. 8. Müfsit.
Bizi düşünen yaratıcımız kötü sonuca uğramamamız için bir takım Mübarek Günler, Geceler halk etmiş. Adeta Kurtuluş Reçeteleri vermiştir. Ramazan-ı Şerif Bedenen ve ruhen hatta gücü olan için madden yerine getirilecek ibadetler manzumesidir. Bu günlerin kıymetini bilelim. Gönül ister ki Müslüman kardeşlerimiz yılda bir defa gelen böyle bir fırsatı kaçırmasın. Dış Dünyanın çirkeflerine orucunu kalkan etsin. Kimse eza cefa çekmesin. Takdir ve Hidayet Allah’tan Rabbimizden dileğimiz; İdrak edeceğimiz Ramazan-ı Şerif’i bütün din kardeşlerimize mübarek etsin, İbadetlerimizi makbül, bizleri “kulum” dediği “Kullar Zümresi”ne dâhil etsin. Dünya ve ahret hayatımızı mamur etsin.