Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

NEFSİNİN ŞERRİ İLE ŞEYTANIN AVUKATLIĞI

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 4 Temmuz 2017 Salı 13:05:11
 

-2-
“Hatırla ki Rabbin melaikeye: ‘Muhakkak ki Ben Arz’da bir halife meydana getireceğim’ dediğinde…” (Bakara-30)
Bu ayetle insanın “Halife”lik görevini öğreniyoruz. Evet, dünya hayatında insanın asli görevi Halifetullah olarak yaşamak ve bu görevin gereğini yapmaktır.
Ancak, Ahseni Takviym üzere yaratılan insan dünya hayatına başlarken kendisini duniHİ algı ve zann’ları içerisinde bulur; böylece esfele safiliyn hal üzere olup şeytanın halifesi olarak, yani şeytanın avukatlığını yapıyor olarak işe başlamıştır. Elbette ki, ana sebep, insanın farkında olarak veya olmayarak Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’nda bulunmasıdır.
Allah’ın insanın Veliy’si olması için…
Bu geldiğimiz noktada Talib için önemli olan şudur:
Aslında şeytanın avukatlığını yapıyorsun da bunun farkında değilsin ve kendini halifetullah görevinde mi sanıyorsun?
ACABA hal böyle mi?
“Muhakkak ki bunlar (şeytanlar) onları yoldan (halifetullah görevinden) alıkoyarlar da onlar kendilerinin doğru yolda olduklarını sanırlar.” (Zuhruf-37)
Dünya hayatındaki iki vekillikten birisini insanın tercih ettiğini ve hayat tarzı ile de ahiret hayatını bu tercihin belirlediğini şu ayet ile ders edelim:
“Allah iman edenlerin veliy’sidir. Onları zulümattan Nur’a çıkarır. Fiilen küfür halinde olanlara gelince onların evliyası Tağut’tur, onları Nur’dan zulümata götürür. İşte onlar Ashabün Nar’dır. Onlar onda (Nar’da) ebedi kalıcılardır.” (Bakara-257)
Bu ayeti konumuzun ana fikri doğrultusunda anlamak üzere ders edecek olursak: Dünya hayatına duniHi algı ve zann’larıyla esfele safiliyn hal üzere başlayan; böylece, nefsinin şerrine tabi olup vehmin zulmetine düşen, şeytanın avukatlığını iş edinen insan;
– Rasulullah Muhammed Mustafa (SAV) Efendimiz’in uyarısına kulak verirse,
– Kendisine ulaşan Hüda teklifine, kendisindeki Muhtariyeti Tercih Gücü yetkisiyle, Bakara Suresi 285. ayette Rabbimizin hoşnut olduğunu belirttiği üzere “Semi’na ve eta’na; işittik ve itaat ettik” diyerek Müstakilen Varlık ve Muhtarlık İddiası’ndan vazgeçerse,
– “Amentü BillaHİ ve RasuliHİ” diyerek Billahi anlamda iman’ı tercih ederse;
– Ve vechini o Tek Diyn’e haniyf olarak doğrultursa,

işte Allah o insanın Veliy’sidir, dostudur; onu vehmin zulmetinden kurtarır, çıkarır ve Kendi Nuru’na dahil eder, onu sırat-ı müstakimine yerleştirir.
Nefsinin Şerri ile Şeytanın Avukatlığı
Ancak Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiasında bilerek veya bilmeyerek fiilleriyle ısrar eden insanın ise, dostu Tağut’tur; yani, onun Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası ve bu iddia ile yine duniHİ anlamda müstakillikler verdiği sözde güçlerdir. Bunların hepsi Allah’a düşmanlıktır ve şeytanlıktır. Dolayısıyla onun dostu da şeytan ve şeytanlıklardır ki, bu hal ise o insanı kendisinin aslı olan Nur’dan uzaklaştırır, vehmin zulmetine sabitler ve Nefsinin Şerri ise Şeytanın Avukatlığı olur. Bu ticaretin kazancı Nar’dır, bu sebepten Şeytanın Avukatları ahirette ashabun nar olarak bilinirler ve o nar içinde de ebedi kalıcılardır. Çünkü Şeytanın Avukatları Enbiya Suresi 29. ayette kınanan ve cehennemle müjdelenmiş olanlar dünya hayatında ilahlık iddiasında bulunmuş insanlardır.
“Onlardan kim: ‘Muhakkak ki; ben, duniHİ (algı sonucu Müstakilen Varım ve Muhtarım iddiası ile) bir ilahım’ derse, Biz onu cehennemle cezalandırırız. İşte zalimleri böyle cezalandırırız.” (Enbiya-29)
Sözde İlahlık yaşantısıyla Şeytanın Avukatlığını yapanlara Kur’an Mücadele Suresi 19. ayette “siz şeytanlık taraftarısınız, Hizbü’ş şeytansınız” derken; Mücadele Suresi 22. ayette ise Amentü Billahi deyip, bu doğrultuda düşünüp konuşan ve fiiller ortaya koyanlara “siz Allah’ın tarafındasınız, Hizbullah’sınız” demektedir.
Şeytanın avukatlığından kurtulmak
Ey, Talib Kardeşim,
Şeytanın Avukatlığından kurtulmak Esfele Safiliyn’in sesini sonra da nefesini kesmekle mümkün olur.
Bu durumda Şeytanın Avukatlığını kendinde tanıman, bulman ve mücadele etmen gerekir.
Sendeki Şeytan Avukatlığı son buluncaya kadar da bir başkasını yargılayarak kendini zora sokmamalısın.

Şeytanlık sisteminin direği insanın sözde ilahlık ilanı ve “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiasıdır. Bu sistemin sürdürülebilirliği için şeytan insanın, sözde ilahlık iddiasına ve buna uygun düşünce ve hayat tarzına sımsıkı bağlanmasını hedefler. İnsan da bir ilah gibi düşünerek, konuşarak ve yaşayarak, yani küfür halini sözleriyle ve fiilleriyle savunarak Şeytanlık Sistemi’ne avukatlık yapar.
Şeytanlık Patronaj Sistemi olarak tanımlayacağımız bu sistem tesirini insanın sadrındaki “Nefret Kökenli Kıyas Şeytanlık Zann Alanı” üzerinden gerçekleştirir.
Yarın bu “Nefret Kökenli Kıyas Şeytanlık Zann Alanı” ile devam edeceğiz inşaAllah.

ŞEYTANIN AVUKATI -2-

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER