Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

“ZAMAN”IN TEFEKKÜRÜ – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 8 Ağustos 2017 Salı 12:48:02
 

-11-
Ahirete manalarımızla gideceğimiz için bilginin manaya dönüşmesi gerekmesi nedeniyle bazı önemli manaları tefekkür ediyorduk. Bugün, velinin ilmi olan “FITRAT ÜZERE MANALAR” yazı dizimizi, insana has “zaman” manasını tefekkür ederek tamamlamaya çalışacağız.
“Dehr’e küfretmeyin, çünkü Dehr Allah demektir.” Dehr ise, zaman demektir
İnsana ikram edilmiş bir mana da kendisindeki Zaman Hissi’dir. “Zaman” kimlikli mana tam tanımlayamadığımız, kendimizi içerisinde bulduğumuz bir hissimizdir. Zaman hissi bir mekânın şartlarının tanımına mahkûm edilerek tarif edilirse, böyle bir yanlış yüzünden konu “zaman vardır veya yoktur” tartışmasına dönüşür ki bu bizi doğruya götürmez.
Zaman kimlikli manaya hürmet göstermek gerekir. Çünkü Efendimiz (SAV) bir hadislerinde “Dehr’e küfretmeyin, çünkü Dehr Allah demektir” buyurmuşlardır. Dehr zaman manasına gelir ama farklı bir tarifi var, onu göreceğiz.
“İnsan üzerinden anılır bir şey olmadığı halde Dehr’den uzun bir süreç geçmedi mi?” (İnsan-1)
Dehr’in genel kabul görmüş tanımı şöyledir: Dehr, Âlemin varlığının başlangıcından sona ermesine kadar olan müddet, yani Zaman-ı Küll’dür, Tüm Zaman’dır. Zaman manası “Dehr” için kullanılabileceği gibi Dehr’in içindeki kısımlara da kullanılmaktadır. Manzarayı netleştirmek için Casiye Suresi 24. ayete de bakalım:
“Dediler ki: ‘O (yaşantımız) ancak dünya hayatımızdan başka değildir. Ölürüz ve yaşarız. Bizi ancak dehr helâk eder.’ Bununla ilgili onların bir ilmi yoktur. Onlar sadece zannediyorlar.” (Casiye-24)
Anlatmakta zorlanabilirim, lütfen dikkat buyurun. Ayet Dehrîler’i uyarmakta ve kınamaktadır. Dehrîler dünya hayatını içeren zaman dilimini gözleri gördüğü için kabul etmişler, ancak ahiret hayatını içeren zaman dilimini reddetmişlerdir. Çünkü, kendilerindeki zaman hissini “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiası ile değerlendirmişler, bu zanlarını da bir inanç hükmüne çevirmişlerdir. Ancak bütün bunları yaparken Dehr’in gücünü de fark etmişler, fakat kendilerini çekip çevirenin, yücelten veya helak edenin Dehr olduğu zannıyla, “Dehr”e müstakilen var ve muhtar bir güç vasfı yüklemişlerdir, yani Dehr’i ilâh edinmişlerdir.
Dehrîler böylece, Allah’ın varlığını örtmüş olarak, helâk olmalarının sebebi “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiaları olmasına rağmen Dehr’i suçlayarak ve Dehr’in bir hidayet vesilesi olduğunu örterek küfre girmişlerdir. Sözleriyle de Dehr gerçeğini saptırarak, zanlarıyla da yorumlayarak Dehr’e küfretmişlerdir.
Zaman dediğin şey acebin babasıdır
Zaman Hissi’nin biz insanlar için, idrakından aciz olduğumuz, bu sebepten şükrünü yapmayı bile düşünemediğimiz bir ikram olduğunu Asr Suresi’yle pekiştirelim:
Euzü Billahi mineş şeytanir raciym, Bismillahir Rahmanir Rahiym. “Vel’asri; İnnel insâne le fî husrin; İllellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve tevâsav Bil Hakkı ve tevâsav BisSabr.” Sadakallahül aziym
Mealen: “Kasem ederim o Asr’a ki; muhakkak insan bir hüsran içindedir. Ancak iman edip salih amel işleyenler, birbirlerine Hakk’ı tavsiye edenler ve birbirlerine sabrı tavsiye edenler müstesna!” (Asr Suresi)
Kur’an da bir konuya yemin varsa; öncelikle, o konu üzerinde tefekküre, tedebbüre ve tezekküre davet ediliyoruz, o konuyla ilgili dikkatimiz çekiliyor demektir. Böylece o konuyla ilgili en azından ilmel yakin bir gayrete girmemiz tavsiye edilir.
Bundan sonra dikkat edilmesi gereken husus ise, dünya ve ahiretin için yapacağın gayreti “konuyu tam anlayıncaya kadar inceleyeyim” diye erteleme uyarısıdır. Çünkü inceledikçe idraktan aciz olduğunu görecek ve sonuna gelemeyeceksin. Kendini kurtarmak için geç kalma, bir an önce başla manası taşımasıdır. Konumuz için bu iki madde şimdi bize yeter.
“Asr” konusunda tefekkür, tedebbür ve tezekkür yap. Yani ilmî hayal kur, hayalini ilmel yakin/derinlemesine incele ve “Amentü Billahi” diyenlerle beyin fırtınası yap, Kalb’leri birleştir.
“Amentü Billahi diyenlerle beyin fırtınası yap ve Kalbleri birleştir” yöntemlerini uygulayan mübarekler Dehr için şöyle demişlerdir: “Dehr, Allah’ın kudretine delalet eden her türlü acaiblikleri, gariplikleri içerir. O Ebûl Aceb’tir; Aceb’in babasıdır. Ancak bu Ebûl Aceb Acebûl Acaibât’tır; şaşılacağın en şaşılacağıdır. Bütün bunlardan dolayı, sen İbnü’l Vakt, yani Zamanın Oğlu olmalısın.”
“Zaman”la ilgili tefekkür, tedebbür, tezekkür yaptı ve ulaştığı nokta bu: Zaman dediğin şey acebin babasıdır. İçinde Allah’ın kudretini, delaletini görebileceğimiz öyle acayiplikler, öyle gariplikler vardır ki… Ama kendisi şaşılacağın en şaşılacağıdır. Böyle dediği halde yine de sona gelemedi…
Bu yüzden Asr Suresi’ndeki o yemin “Amel yapmak için sonu bekleme” demektir. O yeminde “Bir inceleyeyim, aradığımı bulayım, sonra amel yapayım” deme, iman et! Sonra vaktin olmaz! İman et ve bir an önce sana bu ayetleri koyan Rabbine yönel” uyarısı vardır. Öyleyse sen de onun içerisinde “ibnü’l vakt” yani “zamanın oğlu” olmalısın diye öğütlemiş. Şimdi “zamanın oğlu” olmayı Asr Suresi içinde ilerletelim:
Halifetullah Yetkili Zaman Dilimi; işte Asr!
Sure bize “Zamanın oğlu” olmayı öğütlerken “Asr” kelimesinin aslında diğer bir manası da kast edilmiştir. Asr aynı zamanda bir şeyin sıkıp suyunu çıkarmak manasında da kullanılmaktadır. Bu manasıyla ayetteki Asr, “zaman nimetini gücün yettiğince, son damlasına kadar değerlendir, fırsatı kaçırma, zamanı kaçırma, zaman ilacını doğru kullan” manasına da gelir.
Dikkat edersek Asr Suresi’nde “Asr” kelimesine verilen anlam “Asr” kelimesinin hemen yanındaki insanla sıkı ilişkilidir, hatta bu ilişki hayat-memat meselesidir. Asr ve İnsan arasında bu derecede bir ilişki vardır. Öyleyse oradaki manayı yakalayalım. Asr Suresi’ndeki “Asr” ne manayla bize seslenir? Surede “Vel Asr” ile kastedilen ve üzerine yemin edilen zaman dilimini şöyle tanımlayabiliriz: Halifetullah Yetkili Zaman Dilimi olan Süreç. Asr “Halifetullah yetkili zaman dilimi olan süreç”tir. Müthiş bir şey! Bir zaman dilimi var ki oraya Halifetullah yetkili bir süreç konulmuş.
Halifetullah Yetkili Zaman Dilimi; işte Asr! Böyle bir süreç Halifetullah vasıflı insana tanınmış ve insan da bu sürecin kullanabildiği kadarına kendisi için “ÖMRÜM” demiştir. Dolayısıyla ömrüm diyenler ikiye ayrılırlar; Biiznillah “ömür” diyenler, bir de “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddialı “ömür” diyenler.
Oysa: “Halifetullah Yetkili Zaman Dilimi”nin nasıl bir şey olduğunu bilir misin sen? Fark edemezsen, bilemezsen, suiistimal edersen, haddi aşarsan, değerlendiremezsen nasıl bir hüsranda olduğunu da bilemeyeceksin yaşadığın sürece!
Ey fark eden! Ey “Amentü Billahi” diyen! Halifetullah Yetkili Zaman Dilimi’nin suyunu sık, son damlasına kadar değerlendir. Aksi takdirde hüsrana uğrayanlardan olursun.
Dehr yani zaman-ı küll içerisinde yüksek değere sahip “asr”lar var, ancak bunların hepsi aslında bir asr için; Halifetullah Yetkili Zaman Dilimi için! Halifetullah Yetkili Zaman Dilimi’nin kendine tahsis edilen kısmına “Ben”, “Benim ömrüm” diyen zamanın oğlu kendi asrını dehr içerisindeki “asr”larla değerlendirebilir. Bunun nasıl gerçekleşeceğini öğreten asr ise Efendimiz (SAV) in yaşadığı Asr’dır. Bu sebepten Talib “Lâ ilâhe illallah Muhammeden Rasulullah” der.
Dünyadaki zaman manası’nı ahiretteki
cennet zamanına dönüştürebilmek

Regaip Gecesi, Miraç Gecesi, Berat Gecesi, Kadr Gecesi, Cum’a gecesi, Cum’a günü, gecenin son üçte biri, seher vakti, işrak vakti, kuşluk vakti, ikindi vakti, bütün Ramazan ayı geceleri, Hac Arefesi, Hac Gecesi… Dikkat edin lütfen, hepsi zaman, hepsi Asr, hepsi bize bir zamanı işaret eder! Bütün bu “asr”ları ancak kendimizdeki zaman hissiyle, zaman manasıyla anlayabilir, değerlendirebiliriz. Bu zamanı yine zaman ile değerlendirmektir. “Amentü Billahi” diyen ve bu imana uygun hayat tarzı oluşturanlar, zaman hissi’nin hakkını verebilir, dünya hayatındaki zaman manası’nı ahiretteki cennet zamanına dönüştürebilirler.
Bu yola girmiş olanlar bilirler ki; dȗniHİ algı ve zann’larıyla, “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiasıyla yaşanan bir zaman dilimi ahirette cennet zamanına değil, cehennem zamanına tahvil olur.
Bu sebepten her fırsatta önce kendilerine sonra inananlar olarak birbirlerine bu Hakk bilgiyi hatırlatırlar, unutulmamasına özen gösterirler ve şöyle derler: “Kesinlikle şehadet ederim ki, Müstakilen Var ve Muhtar olan ancak Allah’tır. Başka Müstakilen Var ve Muhtar olan yoktur. Başka Müstakilen Var ve Muhtar iddiaları yalandır, iftiradır, batıldır, yok hükmündedir. Yine kesinlikle şehadet ederim ki, Hz. Muhammed Mustafa (SAV) Efendimiz O’nun Kulu ve Rasulûdür.”
Böyle derler ve bu şehadete uygun hayat tarzı oluştururlar. Ve kendileri için Allah’ın hükmünü “EDEB, Ya HÛ” diyerek beklerler. Böyle de tavsiye ederler.
El Fâtiha

FITRAT ÜZERE MANÂLAR -11-

“İNŞİRAH”
PAYLAŞIMLARI BAŞLIYOR

 

Gazeteniz Kocatepe yazarlarından Yılmaz DÜNDAR’ın İnşirah yazılarını yarından itibaren takip edebilirsiniz.
Yılmaz DÜNDAR Hocamız, gazeteniz Kocatepe’de Aşağıların Aşağısı yazılarıyla başladığı tefekkür paylaşımlarına Fatiha, Burçlar ve Küfürler, Şeytanın Avukatı, Fıtrat Üzere Manalar dizilerinin ardından ve şimdi de İNŞİRAH başlığı ile devam ediyor.
İnsanın kendini/nefsini, dolayısıyla Rabbini hakkıyla tanıması ve tanıdığı bu hakikate göre de yaşaması ana temalı yazılarıyla Yılmaz DÜNDAR Hocamız, insanın sonsuz ahiret hayatı için az bulunur fırsatları Kocatepe okurları ile paylaşmaktadır.
İNŞİRAH paylaşımları da belki bugüne değin hiç duymadığınız bir işleyiş olan Sadr, Kalb, Fuad ve Lüb organizasyonunu ayet ve hadisler çerçevesinde ve reçete şeklinde ele alan bir yazı dizisi olacak.
Arz’da halifetullah dilenen insan, “Esfele Safiliyn” yapı gereği hayata kalbinde maraz ile başlar. Kalbteki bu maraz sebebiyle insan, “Allah Yokmuş Gibi” veya sanki “Allah Vahidül Ehadüs Samed Değilmiş Gibi” inanır ve yaşar. İnsanın Kalb-i Selim’e ulaşması için kalbindeki bu marazdan kurtulması gerekiyor. Bu marazdan kurtulmak ise yalnız ve yalnız “Amentü Billahi ve Rasulihi” idrakı ve Salih Amel ile mümkündür. Reçete, Kur’an ve Efendimiz (SAV)’in açıkladıklarıdır.
İNŞİRAH paylaşımlarımız, Allah’ın bizleri kendisine kalb-i selim ile ulaşanlardan eyleyivermesi duasıyla yarından itibaren başlıyor.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti