Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

NEFS TERBİYESİ (Billahi Anlamda Hürriyet- DuniHi Anlamda Hürriyet)- 10

Nefsin ve nefsin şerrinin konuşma dilinin fark edilmesinin bir talip için nasıl önemli olduğunu gördük: Nefsin şerrinin konuşma dili cehennem için bir gerekçe, bir giriş bileti niteliğindedir. Nefsin fıtratına uygun konuşma dili ise cennet dili manasının dünya hayatındaki yansımasıdır. Bu konuda, Muhammed Sûresi 30. ayet bizi uyarmıştı, şimdi bu ayet ışığında birkaç ayete daha hatırlayalım.
Müminun Sûresi 1: “Hakikaten şu müminler kurtulmuştur.”
Müminun Sûresi 3: “Onlar ki lağv (yalan söz, batıl söz)den yüz çevirenlerdir.”
Bu iki ayeti birlikte ele alıp manasal açılımına bakacak olursak, “kurtuluşu yakalamış olan müminler, nefsin şerrinin konuşma dilini terk etmişlerdir” diye bir mana çıkarırız.
Furkan Sûresi 72: “Ve onlar zûr’a (yalana) şahitlik yapmazlar. Lağv’a (batıl söze) rastladıklarında şereflice geçip giderler.”
Bu ayetin manasal açılımı ise; “Amentü Billahi diyenler Allah’a karşı yapılan edepsizlikleri tasdik etmezler, nefsin şerrine ait sözlere rastlarlarsa Rablerini tercih ederek öncelikleriyle meşgul olurlar” şeklindedir.
Meryem 62: “Onlar orada (Adn cennetlerinde) lağv (batıl söz) değil ancak selam işitirler.”
Nebe 35: “Onlar cennette ne bir lağv ne de bir yalan duyarlar.”
Gaşiye 11: “Orada (cennette) lağv (batıl söz) işitmezler.”
Hac 24: “Ve onlar cennette hem kavilden tayyip olana hidayet olunmuşlardır hem de Hamid’in Sıratı’na hidayet olunmuşlardır.”
Bu ayetlerde görüyoruz ki; hem dünyada hem de ahirette nefsin şerrinin dili kınanmıştır. Özellikle cennet hayatında, nefsin şerrinin diline ait olan batıl ve yalanın olmadığı, nefse zulmeden sözlerin bulunmadığı vurgulanmaktadır. Demek ki, dünya hayatında kullanılan nefsin şerrinin dili insanı cehenneme götürecek bir yoldur. Bu durumda, nefsin şerrinin dilinden kurtulmaya çalışmak, nefsin fıtratına uygun dili konuşmaya gayret etmek, bu dili kendimize prensip edinmek, cennetteki konuşma diline, oradaki konuşma manasına dünyada hazırlanmak demektir.
Dünya yaşantısında nefsin şerrinin konuşma dili esfele safiliyn hayat tarzının normali ve gereği olmuştur. Beyin nefsin şerrinin bu konuşma diline bu normallik sebebiyle alışmış ve buna göre bir tertip almıştır; bu hal beyinde bir kullanım izi yapmıştır. Nefsin şerrine ait konuşma, kişideki bilgi platformunda bir derinlik, kullanılması da beyinde bir iz oluşturur. Bu konuşma dili normalleştiği ve hayatın gereği gibi kabul edildiği için bu iz çok derin ve çok sağlamdır. Beyinde bu izden daha derin bir iz yapmazsak bu yanlış olandan kurtulamayız. Bu yöntem diğer kurtulmak istediğimiz şeyler için de böyledir. Kurtulmaya çalıştığımız bir davranış beynimizde nefsin şerri gereği, duniHi algı ve zannları gereği, bu zannların oluşturduğu heva ve hevesler gereği özellikle de “müstakilen varım ve muhtarım” iddiası gereği çok derin izler yapmıştır. Bu yüzden, hakkında bilgi sahibi olmakla, basit bazı denemelerle, birazcık kurtulmaya çalışmakla o izler hemen silinmez, ondan böyle kurtulunmaz. Kişinin yanlışlarından kurtulamayışının sebebi, bilgi sahibi olmakla, birkaç deneme yapmakla kurtulacağını sanmasıdır. O yanlışın beyinde derin bir izi var. Sizin edindiğiniz bilgi ve yaptığınız çalışmaların izi beyinde iz olarak çok yüzlek kalıyor. Nefsin şerrinin oluşturduğu ize ait derinliği yok edemediğiniz için o yanlıştan kurtulamazsınız. Konuşma dili için de bu böyledir.
Dünya hayatında nefsin şerrine ait konuşma dili, özellikle konuşma dilinin ama hayatın normali ve gereği haline geldiği için beyinde çok derin bir iz yapmıştır. Bundan daha derin bir iz yapmak lazım ki nefsin şerrinin bu konuşma dilini kendimizden silebilelim. Bunun için çok kuvvetli, arzulu, ısrarlı, inatçı bir mücadele gerekiyor. Konuyu bilmek, bazı denemeler yapmak istenen başarıyı getirmez. Hatta bu mücadele sürecini kısaltacak, beyne olumlu yönde hızlı tertip aldıracak bazı hissi baskılar da uygulamak gerekiyor. Nedir bu hissi baskılar?
Samimi olarak Allah’tan utanma hisleri…
Samimi olarak Allah korkusu hisleri…
Samimi olarak Allah’ın sevgisini ve rızasını kazanma arzusu hisleri…
Eğer bu hisleri canlandırırsak, kendimizi bu hislerle hayatta tutmaya çalışırsak, yaptığımız bu mücadeleyle, bu hislerin oluşturacağı baskı beyinde öğrenme ve alışkanlık edinme çabukluğunu sağlar ve beyinde oluşacak derin izi hızlandırır.
Sıraladığımız mücadele yöntemleri “nefsin şerrinin konuşma diliyle mücadele” olduğu için aynı zamanda batıl ile mücadele sınıfına da girer. Bu mücadelenin sadr zann havuzunu temizlemek, duniHi algı ve zannlarından arınmak, heva ve heves üretmemek, beyin mekanizmasını alışkanlıklarından kurtarmak gibi amaçları vardır. Bunun yanında, kalbin Hakk bilgiyi sunması için, kalbin özgürlüğüne kavuşmasını sağlamak için konuyla ilgili ayet ve hadis kaynaklı dualara da müracaat etmek; o dualarla Rabbimizden bize müdahale etmesini, mücadelemizde bize yardım etmesini istemek de gerekir. Konuyla ilgili esmaların zikrullahı yöntemiyle de Rabbimize dua etmemiz, yardım istememiz gerekir. Bütün bunlarla beraber Kelime-i Tevhid zikrullahı ve Efendimiz (SAV)’e salâvat da hayat tarzımızın geneli haline gelmelidir.
Demek istiyorum ki: Diğer mücadelelerde de böyledir ama konuşma dili bütün yanlışların anasıdır. Konuşma dilini çözerseniz, konuşma dilini hallederseniz nefsinizi çok yüksek noktalara, temiz noktalara taşımakta kısa zamanda başarı sağlarsınız. Bunun için bir batılla mücadele yöntemi vardır Bir de kalbin Hakk bilgi sunarak bu mücadeleye destek vermesi için ayet ve hadislerle, çeşitli esma zikrullahlarıyla, salâvatlarla ve Kelime-i Tevhid zikrullahlarıyla Rabbimizden yardım istemek vardır. Bunların hepsi dua mahiyetindedir. Bu konuda Rabbimizden yardım istemek gerekiyor.
Nefsin şerrinin konuşma dili ve nefsin fıtratına uygun konuşma dili iki farklı konuşma dilidir. Dolayısıyla karşımıza Hakk ve batıl arasında tercih çıkıyor. Bu çok önemli! Bir inananın hayatında onun ahiretini ilgilendiren Hakk ile batıl arasındaki en önemli tercih budur! Ama bu kadar hayati ve bu kadar önemli olduğu için fark edilmeyen de budur. Şunu söyleyelim: Biz şimdi bu yöntemi paylaşıyoruz diye insanlar bir anda bunu fark edecek ve bu öğrendiklerini bir an önce hayatlarında yapacak değiller. Hiçbir şey değişmeyecek. Bunlar ancak talib olanlara bir öğüttür; sayıları çok az olan talib olanlara hitap eder. Bu bilgi paylaşımı onlara bir ipucu verecek, yol ararken yolu bulmada bir katkı sağlayacaktır. Yoksa esfele safiliyn kuralları bu paylaşımlar sebebiyle ortadan kalkmaz. Esfele safiliyn kuralları dünyada o kadar kuvvetli, o kadar sağlam ve o kadar normaldir ki bazı gerçeklerin açıklanmış olması ile o kuralların değişmesi, sallanması, ortadan kalkması mümkün olmaz. Ancak kıyamet anında o yenilecektir. O zamana kadar o gayet kuvvetli duracaktır. Herhangi bir Hakk bilginin ortaya çıkması esfele safiliyni ortadan kaldırmaz. Açıklanan Hakk bilgi ancak taliplere sessizce yol gösterir.
Evet, nefsin şerrinin Allah’a karşı edepsiz konuşma dili ile nefsin fıtratına uygun olan nefsin konuşma dili Hakk ve batıl arasında tercih yapmak demektir. Bu tercihi yaptığı zaman kulda bu tercihi ile ilgili sorumluluk oluşur ve konuşma dili ile ilgili yaptığı bu tercih onun ahiret hayatındaki konumunu doğrudan etkiler. Hakk yolda Kazanılmış Değişim için mücadele eden bilmelidir ki bunun en önemli ayağı konuşma dili yolundan geçmektedir. Hatta kulun kazanılmış değişimi için yapacağı tercihlerde, özellikle konuşma dili tercinde Rabbimizin bir mekanizması da veri toplayıcı olarak çalışır. Bunu Kâf Sûresi 17. ve 18. ayetlerde görüyoruz:
“Sağında ve solunda iki tespit edici melek yazmaktadır. İnsan bir söz etmeyedursun, illa onun yanında rakiybün atiyd (yazmaya hazır gözetleyiciler) vardır.” (Kaf, 17-18).
Rabbimizin sağımızda ve solumuzdaki tespit edici, kaydedici, algılayıcı melekleri insan konuşmayadursun, ne söz söylerse yazarlar. Ne yazacaklar? Bu bir konuşmayı teybe kaydeder gibi kaydetme değil. Bir delil olarak kullanılacağı için o başka bir şey. Sağdaki ve soldaki yazıcı melekler sizin söylediğiniz sözün, Kur’an diliyle söylersek, sağcı sözü mü solcu sözü mü olduğunu kaydederler. Şimdi soruyorum; bir tercih yapacağınız zaman bu yazıcıları, bu mekanizmayı bile bile nefsin şerrinin konuşma dilini tercih eder misiniz? Elbette etmezsiniz. Bilelim ki bu kaydedici, algılayıcı melekler Allah’ın mekanizmasıdır ve Allah’ın mekanizmaları canlıdır, yani onlar da kendilerini bilen canlı varlıklardır. Canlı derken, dünyadaki bilimsel kurallara göre yapılan canlı-cansız ayrımını kastetmiyoruz. Canlı, kendini bilen demektir. Kur’an dilinde canlı, kendini bilendir; yani bir A’lem’dir. Bütün o kendini bilenlerin Rabbi de Rabbül Alemiyn’dir. Onlara kendini bildiren Rabbi’dir. “Kendini bil” dedi, onlar da bildiler ve o hallerine “BEN” dediler. Bu bir taştır, bir ağaçtır, bir yapraktır, bir melektir, bir insandır… Ama kendini bilendir. Kendini bilenleri ifade için canlı diyoruz, canlıyı bu manada kullanıyoruz, dünya sistemindeki canlı cansız ayrımı şeklinde değil.
Konuşma dili konusunda Hakk yol için tercih yaparken nasıl bir yöntem uygulayacak, tercihimizi nasıl yapacağız? Bu sorunun cevabı kapsamında bazı ana konuları ele alarak anlamaya, bu ana konular üzerinden bazı örnekler vererek bu yöntemi kavramaya çalışacağız. Yöntemi kavradıktan sonra her biriniz, kendinize göre çok yollar bulabilirsiniz. Nefs terbiyesinin yolu bir tane değildir. Nefs terbiyesinin yolu nefslerin sayısı kadardır; her insan için farklıdır, değişiktir. Her nefs, kendisine uygun bir yol tespit edebilir, çünkü kendine ait bir yolu vardır. Bu yol için “nefslerin sayısı kadar” hatta “nefeslerin sayısı kadardır” da derler. Çünkü kişi her nefeste yeni bir anlayışla, yeni bir idrakla yeni bir yöntemi fark edebilir, bulabilir. Bu konuya genel bazı başlıklar üzerinden bakarak “konuşma dili” konusunda Hakk yolu tercihte uygulayacağımız yöntemi anlamaya çalışacağız. Bu genel bakış sayesinde, talip olanlar mevzuyu kavradıktan sonra kendilerine göre çok yöntemler geliştirebilir…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti