Teleskobun Gücü

Bugün insanlığın uzay macerası çok yönlü olarak devam etmektedir. 1969 yılında insanoğlunun aya ayak basması, uzak gezegenlere ve uzayın derinliklerine insansız araçlar göndererek en küçük ayrıntılarına kadar ses ve görüntü alabiliyorsak bunu teleskobun icadına ve Galileo’ya borçluyuz. Galilei Galileo gerçeğin bilgisini savunarak kilisenin dogmatizmine büyük bir darbe vurmuştur. Bundan 400 yıl kadar önce teleskop sayesinde Dünya’nın Güneş etrafında döndüğünü bize Galileo ispatlamıştır. Teleskobun icadı teknik olarak 1608’de Hans Lippershey’e atfedilse de bugün anladığımız şekli ve amacıyla kullanan Galilei Galileo’dur. 1609 yılında Lippershey’in teleskobunu geliştirerek uzun bir tüpün içine yerleştirdiği ve aynı odağa sahip iki mercekli teleskobu kullanmaya başladı, bu teleskop günümüzde uzay çalışmalarının başlangıcı olmuştur. Galileo’nun Dünya’nın Güneş’in etrafında döndüğü görüşü kilise tarafından hoş karşılanmadı. Çünkü bilimsel çalışmaların karşısında olan kilisenin otoritesini sarstı.
Galileo 1609 yılında Ay gözlemleri yaparak gördüklerini çizmiştir. Bu çizimlerle Ay yüzeyinin pürüzsüz olmadığını Jüpiter’in uydusu olduğunu ispatlamıştır. Kiliseye göre Dünya evrenin merkezi durumundaydı. Her gök cismi Dünya’nın etrafında dönüyordu. Galileo yaptığı gözlemlerle Dünya’nın evrenin merkezi olmadığını söyledi. Dünya ve diğer gezegenler Güneş’in etrafında dönüyorlardı. Bu teleskopla gözlemlerin sonucuydu. Galileo daha önceki bilginlerden Pisagor, Eflatun, Batlamyus, Kopernik, Kepler gibi isimlerin miraslarını bir noktaya taşımıştır. Galileo kendi görüşlerine güveniyordu. Kilise bilimsel çalışmaların karşısında olduğundan Galileo’yu Engizisyon mahkemesinde yargılamaya karar verdi. Papa III.Urbanus Galileo’dan görüşlerini inkar etmesini istedi. Galileo haklı olmasına rağmen “tamam siz haklısınız “ demiştir. Kilise amacına ulaşmış kendi görüşlerine aykırı bir ismi susturduğunu sanmıştı.
Ama Galileo susmaya pek niyetli değildi. Mahkeme katılımcılarından birisinin Galileo’dan “ama yine de dönüyor.” Sözünün duyduğu rivayet edilir. Galileo bu söylemiyle bilim tarihine damgasını vurmuştur. Daha sonraki dönemde Aristoteles ve Platon’un düşüncelerini alt etmiştir. Teleskop gerçek bilginin gücünü göstermiştir. 400 yıldır bilimsel gerçeklerin sembolü olmuştur. Gerçeğin bilgisini bilimini reddedenler her çağda olduğu gibi günümüzde de mevcuttur. Galileo’nun teleskobu hem gökyüzünü hem beyinleri aydınlatmıştır. Bir teleskobun teknolojik gelişmeleri nereden nereye getirdiğini görmemiz gerekir. İnsan aklı yer yüzündeki malzemelerden ve imkanlardan yararlanarak teknolojik buluşları gerçekleştirmiştir.
Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.
Not: Galileo’nun teleskobu Floransa’daki Galileo müzesinde sergilenmektedir.