Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN

BU MİSAFİRLİK FAZLA UZADI

Geçtiğimiz hafta İstanbul’un göbeğinde Somali ve Afgan uyruklu kişilerin kavgasını ve Suriyeli sığınmacıların bunları ayırdığı görüntüler sosyal medyada dolaşıyor. Doğu sınırlarımızdan ülkemize gruplar halinde giren genç, erkek Afgan gruplarını da hepimiz gördük. Ülkemiz adeta yol geçen hanı oldu. Sınırlarımız kevgir gibi. Sığınmacı akını artık kabul edilemez bir hal aldı. Suriyeli, Iraklı, Afgan ve diğer milletlerden milyonlarca sığınmacı… Adeta Türkiye sessiz sedasız işgal ediliyor. Elbette millet olarak zor durumda olanı misafir etmek isteriz ancak Bolu Belediye başkanı Tanju Özcan’ı dediği gibi; bu misafirlik fazla uzamadı mı? Ülkemizde beş milyondan fazla Suriyeli sığınmacı olduğunu biliyoruz. Birleşmiş Milletlere göre bir milyon civarında da Afganlı’nın ülkemizde olduğu ifade ediliyor. Ayrıca her gün binlerce yeni misafir(!) Kabul ediyoruz. Peki ama neden?
Hadi, Suriye ve Irak’la sınırımız var da, 3600 km uzaktan, başka ülkeleri geçerek ülkemize gelen Afganlar üzerinde sis perdesi hala aralanmadı. Genç, Afgan erkeklerin kalabalık gruplar halinde ülkemize giriş görüntülerini şaşkınlıkla izliyoruz. Taliban rejiminden kaçan Afganlılar ülkemize akın ettiği söylense de, sınırdan sadece erkekleri geçmesi, kadın ve çocukları olmaması çok dikkat çekici. Bunlar kim? Halk mı? Milis, ya da terörist mi? İçişleri Bakanımızın ifadesine göre, hani dünyada sınırları en güvenli ülkeydik, İHA’larla sınırlarımız havadan sürekli denetleniyordu ya. O zaman bunlar devletin bilgisi dahilinde mi geliyorlar?
Deniyor ki, ABD başkanı Biden’le aylar sonra görüşebilen AKP’li Cumhurbaşkanı, Biden sonrası oluşan yeni dünya düzenine uyum sağlamak amacıyla ABD ile anlaştı. NATO toplantısından sonra Afgan mültecilerin Türkiye tarafından kabulü konusunda ABD ile gizli anlaşma yapıldığı iddia ediliyor. Bunun delili olarak ise, ABD Dışişleri tarafından yapılan açıklama gösteriliyor. Bu açıklamada Amerika ile bağlantılarından dolayı Taliban’ın gazabına uğrayacak mültecilerin Amerika’ya geçiş başvurularını yapmak için İran üzerinden Türkiye’ye geçerek, Türkiye üzerinden yapmaları gerektiği açıklandı. Ayrıca muhtemelen bu Afganistan’a asker gönderme ve mültecileri kabul etme karşılığında IMF’den altı buçuk milyon dolar geliyor. Avrupa Birliği de mültecilerin Avrupa’ya yollanmaması karşılığında üç milyon euro gönderecek.

 

KİM, TALİBANLA BENZER?

 

İşin daha da kötüsü ülkemizi yöneten kişinin; “Türkiye’nin Taliban’ın inancıyla alakalı ters bir yanı yok” açıklaması. Benzer şekilde Taliban Sözcüsü de; “Türkiye bizim kardeşimiz. İnanca dayalı pek çok ortak noktamız var. Türkiye’nin geçmişi bırakıp bugüne ve geleceğe dönmesini istiyoruz” açıklamasını yaptı.
Peki Tayyip Erdoğan’ın ters bir yanımız yok dediği Taliban Afganistan’da neler yaptı.
Taliban kız çocuklarının okumasına, kadınların çalışmasına izin vermiyor. Kadın, yanında aileden bir erkek olmadan evden dahi çıkamıyor. Taşlanarak öldürülüyor, kırbaçlanarak cezalandırılıyor. Toplu taşıma araçlarındaki aynalar, kadınlara bakılabileceği gerekçesiyle kaldırıldı. Aynı düşüncede olduğumuz söyleyen Taliban, ülkede televizyon, müzik ve sinemayı yasaklandı. Şeriat kurallarını uygulanmasını “Din polisi” sağlıyor. Sakalını kesen erkeler için 6 aydan başlamak üzere hapis cezası veriliyor. Yüzü görülen kadınların cezası ise kırbaçlanmak. Erkeklerin, evine en yakın camide 5 vakit namaz kılma mecburiyeti var. Mazeretsiz camiye gitmeyenlere Din Polisi ağır yaptırımlar uyguluyor. Medreselerde’ 3’üncü sınıftan itibaren tüm öğrencilere en az 3 metre olmak üzere sarık sarma mecburiyeti getirildi. Tüm bilgisayarlar TV kabul edilerek kırıldı. Çok sayıda kişinin çeşitli sebeplerle eli kesildi. Kesilen eller, şehrin merkezinde sergilendi. Kuruluş felsefesi Afganistan’da İslam’a dayalı bir yönetim getirmek olan ve kendisini “Afganistan İslam Emirliği” olarak tanımlayan Taliban, yönetime geldikten sonra, Şeriata dayalı anayasal sistemi yürürlüğe soktu. Hanefi mezhebi ön planda tutuldu. Özellikle farklı mücahit gruplara mensup kişiler, yakalandıklarında şer ve fesat hükmü ile idam edildi.
Aslında partiler üstü ideolojik bir sorunla karşı karşıyayız. “Taliban’ın inancıyla bizim ters bir yanımız yok” diyenler kendi adına doğru söylemiş olabilir, ancak bizler taban tabana tersiz. Taliban’la benzer olduğunu düşünenler, aslında ulusal Kurtuluş Savaşı sonrası başta laiklik olmak üzere yapılan tüm devrimlere, laik, demokratik cumhuriyete karşılar. Onlar “Keşke Yunan kazansaydı” diyebilen, demokrasiyi ilk durakta inilecek bir tren olarak gören, Atatürk’e ve O’nun devrimlerine düşmanlar. Siz benzeyebilirsiniz ancak, biz asla benzemiyoruz, benzemeyeceğiz. Türkiye yeniden ilkel ortaçağ dönemini yaşamayacak. “Ama yol yaptı” diyenlerin ülkemizin ortaçağ karanlığına nasıl sürüklendiğini de görmeleri ve bir kez daha düşünmeleri gerek.
Son Söz; “Ey millet, İyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru tarikat medeniyet tarikatıdır” Mustafa Kemal Atatürk

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti