Herşeyden evvel mübarek Mevlid (Veladet) Kandili arifesinde İstanbul Beşiktaş’ta polislerimize yapılan kalleş saldırıda şehit düşenlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil hayırlı şifa, geride kalanlara selametlik diliyorum.
İki cihan güneşi Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed’in (SAV) dünyayı şereflendirdiği ayda Mevlid Kandili idrakine saatler kala “hiçbir kutsalınızı tanımıyoruz” dercesine canlara kast edildi nice ocaklar söndü.
Acı derin ve kesintisiz. Ne denilse ne yapılsa boş. Ama binlerce yıldır kalleş ve kahpe sürüsünün saldırıları bu miletti hamd olsun yıldırmadı. Allah’ın izni ve inayeti ile de yıldıramayacak.
Şehitler seçilmiş, seçkin kullar şüphesiz. Hayatlarının baharında vatanlarına bedenleri ile faydalı olabilecek olan genç kardeşlerimizi görevleri başında yitirdik. Mehmet Akif’in “İstemeyin bizden makber. Sizi bekliyor Peygamber” dizelerindeki gibi bu özel ve kutsal günümüzde Cenab-ı Resule yol aldılar. Şehadetleri kutlu olsun.
Peki ya bizler yani geride kalanlar. Üzeremizdeki ölü toprağını silkip, kendimize gelip gerçeklerimizi gözden geçirmemiz gerekmiyor mu? Elbette durum bu. Ama kalbi Müslüman, beyni ve pratiği tam aksi yaşadığımız için gerçeklerimizi aklımıza ve nefsimize uydurmakta üzerimize yok. Acizliğimize acı Ya Rabbi.
Hani klişelerden biridir ya, “Birlik ve beraberliğe her zamankinden daha çok ihtiyacımız var” Hayır efendim. Birlik ve beraberliğe aklımızın alabileceğinden çok daha fazla ihtiyacımız var. Gerçek anlamda samimiyetle kenetlenmek mecburiyetindeyiz.
Tekrar ediyorum hanımlar, beyler; İnsan müsveddeleri hiçbir kutsalımızı tanımadılar, tanımayacaklar!!! Ona göre.