Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

İmtihan – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 23 Şubat 2014 Pazar 02:00:00
  Her an imtihana tabi tutuluyoruz. Her imtihana şaşırıyoruz, “ama” deyip kendimizi haklı göstermeye çalışıyoruz.
Oysa, ruhlarımız yaratıldığı anda imtihana razı olmamış mıydık? Bize sunulan mükafatı görüp de heveslenmemiş miydik? “Olur” dememiş miydik: “Bu mükafatları kazanmak için her imtihan olur.”
O zaman bu hayıflanma niye? Niye durup düşünüp kendimize çeki-düzen vermiyoruz?
Karşılaştığımız her olayda, her gelişmede, her sevinçte, her hüzünde imtihan arasak, mutlaka daha umutlu oluruz. İmtihan edildiğimize göre, yapıp-ettiklerimiz biliniyor. Dolayısıyla el açıp yalvarsak, belki sınavdan geçeriz.
Fakat ne kadar çok çeşidi var imtihanların biliyor musunuz? Elbette biliyorsunuz.
Evden çıkıp, tekrar eve gelene kadar türlü imtihanlardan geçiyoruz zaten.
Evden çıktınız, üzerinize çamur sıçrattı bir otomobil. Küfrederseniz, imtihanı kaybettiniz. Gülümseyip de sabrederseniz, ödülü ve iltifatının hesabı saklı bir sınavı kazanmış olabilirsiniz. Pantolonunuzdaki çamura aldırış etmeden yürüdünüz, bir temizlik işçisini gördünüz. Selam verip, kibir imtihanından geçebilirsiniz.
Biraz daha ilerlediniz. Karşınızda, belki gerçekten muhtaç, belki rol yapan bir dilenci… Cebinizde sadece bir gidiş-bir geliş dolmuş paranız var. “Bendeki bana yetmiyor” dediniz… Ve yarışmayı kaybettiniz. Tersini düşünelim: Dilenciye cebinizdeki son parayı verdiniz, belki sadaka hükmüne geçti; hem bir imtihanı kazandınız, hem bir gönül kazandınız, hem başınıza gelecek bir kazayı önlediniz.
Ne kârlı alışveriş!
Devam ediyorsunuz… Yolda bir arkadaşınıza rastladınız. Ayaküstü dedikoduya başladınız. “Şu kişi de şöyleydi”, “Bu kişi de zaten daha önce de şunu demişti”…
“Dil sınavı” deyince, kamu kurumlarında veya üniversitelerde çalışmak için gerekli merkezi yoklamalar anlaşılıyor günümüzde. Dil, vezirlik-rezillik denkleminin hassas dengesidir. Dedikodu yapmasaydınız, “dil imtihanını” kazanırdınız.
24 saatte, belki 24’ten fazla imtihandan geçiyoruz.
Bunun yanı sıra süreçler hâlinde de “dağına göre kar” imtihanlarına giriyoruz.
Paramız bitiyor, kara kara düşünüyoruz. “Eyvah, ne yapacağız” diye.
Makamdan düşüyoruz, “Eyvah, ne yapacağız” telaşındayız.
Attan düşüyoruz, “Eyvah” diyoruz.
İşlerimiz rast gitmiyor, eski itibarı göremiyoruz, “Eyvah”ta ısrarcıyız.
“Eyvah”lardan sıyrılıp bir “Allah” diyebilsek, imtihanı geçeceğiz; haberimiz yok.
İmtihan, türlü türlüdür.
Şiir okuruz, şiir kitleleri coşturur. Gururlanırız. Gurumuzu yenersek imtihandan geçeriz.
Okuduğumuz şiir, yıllar sonra “birileri” tarafından gündeme getirilir, başka “birileri” tarafından cezalandırılır. Tutar bizi hapse atarlar. İmtihandayızdır.
Hapiste sevgi seliyle karşılaşırız, bu da sınavdır.
Sevgi selinden sonra parti kurarız, seçimlere gireriz, Başbakan oluruz.
Elimizi attığımız iş bereketlenir, bir kelamımızla dünyaların dikkatini çekeriz.
Şan, şöhret, itibar… Ne ararsanız takdim edilmiştir. Ve hepsi ayrı imtihandır.
Verilen nimete uygun tevazu göstermedikçe, “Benim” dedikçe, “Benden başkası yok” dedikçe, gerçek dünyayı kaybederiz.
Gerçek dünyayı kaybettikçe, sanal dünyaya sarılırız.
İmtihanları kazana kazana geldiğimiz yoldan, kaybede kaybede gitme ihtimalimiz doğar.
Kibre düşen alimler kadar vahimdir durumumuz.
Ve belki kaybetmek, en güzel imtihan olur.
Bizim, “öz”e dönmemiz, büyük bir kaybediş ve ardından gelecek muhakemeyle mümkündür belki.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti