YENİLDİM, DİYEMEYENLER ASLA KAZANAMAZLAR

CHP’de değişimin ayak sesleri duyulmaya başladı. 2010 yılında Sayın Baykal failleri henüz belirlenemeyen bir şekilde kaset komplosuna maruz kaldı. Baykal’ın CHP genel başkanlığından istifa etmesi ile boşalan CHP Genel Başkanlığı makamına, yapılan olağanüstü kurultay sonrası sayın Kemal Kılıçdaroğlu getirildi.
O dönemde CHP grup başkan vekilliği de yapan Kılıçdaroğlu, gerek grup başkan vekili olarak yaptığı konuşmalarla, gerek AKP’li bakanların yolsuzluk dosyalarını ortaya çıkarması, adı geçen bakanların istifa etmek zorunda kalması ile yolsuzluklar konusunda kamuoyunun dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştı. Ardından İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığı döneminde Gürsel Tekin ile birlikte gösterdiği başarılı performans sonrası toplumda genel kabul gördü . O’na “Gandi Kemal” benzetmesi yapıldı, “Sakin Güç” denildi. CHP 33���üncü Olağan Kurultayı’nda 7’nci Genel Başkan seçilen Kemal Kılıçdaroğlu, “Yoksulluk ve yolsuzluğu yeneceğiz” sözleriyle CHP’nin yeniden sola dönüşünün (!) işaretini verdi. “Yeni CHP” sloganıyla partinin başına geçen Kılıçdaroğlu (belki de ülkedeki genel konjonktürün de etkisiyle) merkez sağı da kapsayan bir politika ve yönetim anlayışıyla partiyi farklı kesimlere açmaya çalışırken diğer yandan CHP’nin geleneksel tabanını korumaya çalıştı.
CHP Kemal Kılıçdaroğlu yönetiminde 2010 yılından bu yana 2 Cumhurbaşkanlığı seçimi, 4 Milletvekilliği seçimi, 1 yerel seçim ve 2 referandum geçirdi. Bu seçimlerin hiçbirisinde üyelerin ve kamuoyunun beklediği performansı gösteremedi. Yani ne sağa yaranabildi, ne de sola desek, yeridir. CHP % 25 bandına sıkıştı kaldı.
“Köprüden önceki son çıkış” denilen Anayasa değişikliği ve sonrasında yapılan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerinden sonra Tayyip Erdoğan’ın ilk turda Cumhurbaşkanı seçilmesi ve rejimin resmen değişmesinin ardından yapılan “Biz kazandık, Onlar kaybetti” açıklaması ile artık CHP üyelerinde ve kamuoyunda yenilenme ile ilgili beklentiler netleşti. Bu beklentilerin giderek arttığı dönemde Kılıçdaroğlu yönetimi istifa çağrılarını “gereksiz gördüğünü” ifade ederek yola devam kararı aldı.
Dün itibariyle CHP delegeleri olağanüstü kurultayı toplamak için imza toplamaya başladılar.
Kısa bir hatırlatmadan sonra bu satıların yazarı ne düşünüyor diyorsanız;
Kılıçdaroğlu dürüstlüğü, demokratlığı, insana güven veren yapısı ile partiye ciddi katkılar sağlamıştır. Dünyada eşi bulunmayan bir cesaretle tamamladığı “Adalet Yürüyüşü” ve ardından yapılan “Adalet Kurultayı” ile tüm dünyanın dikkati çekmiştir. Son seçimlerde AKP karşısında kurduğu Millet İttifakı, kimsenin beklemediği bir anda CHP’den istifa ettirilip İYİ Partiye geçirilen 15 milletvekili ile İYİ Partinin seçimlere girebilmesinin önünün açılması Türk Demokrasisi adına büyük adımlardır. Bunları kimse inkar edemez. Ancak her defasında demokrasi kazanmakta(!), CHP kaybetmektedir.
Diğer yandan 9 seçimin ardından beklenen başarının gelmemesi, Cumhurbaşkanlığı seçimleri sırasında yaşanan Ekmelettin olayı ve “Tıpış tıpış gidip oy atacaksınız” söyleminden ders almadan, neredeyse Abdullah Gül’ün ortak aday gösteriliyor olması, dokunulmazlıkların kaldırılması sırasında ve belki birçok konuda yapılan yanlış icraatlar, etrafındaki yöneticilerin telkinlerinden fazlasıyla etkilendiğinin ortaya çıkması, genel başkanlığı döneminde bugüne kadar 100’e yakın genel başkan yardımcısıyla çalışmasına rağmen sonuçların hep aynı olması Kılıçdaroğlu’nu yıprattı.
Ben de dahil birçok partili “Olmuyor. Artık değişim vakti” demeye başladı.
Sayın Kılıçdaroğlu;
Dürüst, dengeli, adil, demokrat, zeki, önce insansınız. Adalet yürüyüşü dahil ülkemiz ve CHP için verdiğiniz tüm mücadelelerde yanınızda olduk. Sizi seviyoruz. Ama olmuyor. Siyaset kazanma sanatıdır. Artık değişim zamanı. Artık devrim zamanı. Artık tepeden tırnağa yenilenme zamanı.
Son Söz; “Yenildim, diyemeyenler asla kazanamazlar.”