Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

NEFS TERBİYESİ (Billahi Anlamda Hürriyet- DuniHi Anlamda Hürriyet)- 9

Dünya yaşantısında bir Billahi anlamda hürriyet ile oluşturulan bir hayat tarzı var, bir de duniHi anlamda hürriyet ile oluşturulan bir hayat tarzı var. Bu iki hayat tarzını “Billahi anlamda hürriyet ve duniHi anlamda hürriyet” olarak kıyaslayarak “Nefs Terbiyesi”ni ele almaya çalışıyoruz. Bu kıyasta, Billahi anlamda hürriyetle oluşturulan hayat tarzı ile duniHi anlamda hürriyet ile oluşturulan hayat tarzı arasındaki en belirgin, en ayırıcı fark “Konuşma Dili”dir. Bu öyle önemli bir konu ki önemini izah etmekten acizim. Bu iki hayat tarzını birbirinden ayıran en belirgin fark konuşma dilidir.
Nefsin konuşma dili var, nefsin şerrinin konuşma dili var ve ikisi birbirinden edep bakımından çok farklıdır; dikkat edersek ikisini (nefsin konuşma dilini ve nefsin şerrinin konuşma dilini) edep bakımından farklı görürüz. Nefsin şerrinin konuşma dili edepsizdir, kasıtlıdır, merhametsizdir, zalimcedir.
Nefsin şerri denince, özellikle inananlar çok doğal olarak onu öteliyor, elhamdülillahi Rabbil Alemiyn. Bizden uzak ve öte olsun inşaAllah. Rabbimiz doğu ile batıyı ayırdığın gibi nefsin şerrini de nefsimizden uzak tutuver inşallah (amin). Ancak, nefsin şerrinin izlerini kendimizde aramak ve bulmak zorundayız. Bu izleri bulabilmek ve o izleri köreltebilmemiz için onu kendimizde aramamız önemli.
DuniHi algı ve zannları, bu zannlara bağlı olarak üretilen heva ve hevesler, “müstakilen varım ve muhtarım” iddiasının oluşturduğu ilahlık hissiyatı ve bütün bunları üzerinde barındıran vehmin zulmeti platformu, nefsin şerrinin Allah’ı yok sayan edepsiz konuşma diliyle nefse uyguladığı zulüm sayesinde ayakta durabilir ve sürdürülebilirliğini sağlayabilir. Konuşma dili nefsin şerrinin son ürünüdür. Bu son ürün dışarı çıkmadan önce onun arkasında hayal, fikir, düşünce, yorum süreçleri vardır. Ama bilelim ki, nefsin şerrinin şah damarı konuşma dilidir. Dolayısıyla nefs terbiyesi, buradan yani konuşma dili üzerinden başlamalı ve nefsin şerrine kan sağlayan şah damarı kopartılmalıdır. Bu takdirde görülecektir ki bu yöntem nefs mücadelesinde biricik yöntemdir. Bunun biricik yöntem oluşunu bize Kur’an öğretmektedir.
Muhammed Sûresi 30: “Dileseydik elbette onları sana gösterirdik de simalarından kesinlikle tanırdın. Yemin olsun ki sen onları kavlin lahnından (sözlerinin kastından) tanırsın. Allah amellerinizi bilir.”
Ayette geçen “kavlin lahnı” ifadesi “sözlerinin kastı” anlamında olup “söylenilen sözün ne kastettiği” manasına gelmektedir. Ancak, ayet genellikle bu şekilde anlaşılmamıştır. Bu yüzden meallere baktığınızda “sözün kastı” gibi bir manaya değil de “sözlerinden, konuşmalarından, seslerinin tonundan, sözün şeklinden, edasından, söyleniş tarzından, üslubundan, inciticiliğinden, eğriliğinden, içeriğinden tanırsın” gibi açıklamalarla karşılaşırız; mevzu anlaşılamadığından, böylesine önemli ve biricik yöntem olduğu fark edilemediğinden böyledir. Ayette kastedilen mana “sözün kastı”dır. Yani Rabbimiz buyuruyor ki: (Rasulüm), yemin olsun ki sen (Allah’ı yok sayan, Allah’ın vasıflarına karşı terbiyesizlik yapan) kastlar içeren sözlerinden dolayı (nefsin şerrini) tanırsın.
Kur’an ayetlerini incelerseniz görürsünüz ki: Nefslerine zulmedenleri, nefslerinin şerrini kendi adı namına “BEN” diyerek takdim eden duniHi ilahları Billahi anlamda iman etmiş kullardan ayıran “konuşma dili; sözlerinin kastı” kadar belirgin bir başka işaret yoktur. Ayetlere baktığınızda inkârcılarla, nefsine zulmedenlerle Billahi imanda olanları birbirlerinden ayıran bazı işaretler görürsünüz, bazı farklar vardır. Ancak bütün o işaretlerin tümünü barındıran biricik işaret “konuşma dili”dir.
Meraklı bir kardeşimiz, konuşma dili ile ilgili Kur’an’ın öğrettiği ayetleri ve Rasulullah (SAV) Efendimizin öğütlediği hadisleri derlese, ancak elde ettiği bu kompozisyona iyi insan olmak kuralları gibi değil de bu ayet ve hadislerin Allah’a karşı sevgi, saygı ve edep ile ilişkileri yönüyle yaklaşsa, bu ilişkiyi kurmaya gayret etse, bu kardeşimizin elde edeceği sonuç, bu konuyu anlamasında çok yardımcı olacak, ona yol açacaktır.
Lütfen dikkat edin, “müstakilen varım ve muhtarım” iddiası sebebiyle kulda bir ilahlık hissiyatı var, ancak bu hissiyatın karşılığı kapasite, güç ve vasıflar hiç yok. İşte nefsin şerri bu müthiş denge bozukluğunun oluşturduğu büyük bir depresyonu yaşamaktadır. İşte biz bunu yaşayan nefsin şerri nasıl bir konuşma diline sahip olabilir, bunu anlamaya ve anlatmaya çalışıyoruz. Normal zannedilen konuşma tarzında bir yanlış yapanı, konuşmasında aşırı gitmiş bir kişiyi uyardığınızda ne der? “Kendimde değildim, kusura bakmayın.” Onun “istemediğim bazı sözler söyledim, kendimde değildim” dediği hali yani kendisine göre bir seviyenin üzerindeki o sözleri için söylediği nedir? “Kendimde değildim.” İşte, nefsin şerrinin normali haline gelmiş konuşması hakkında anlatmak istediğimiz şey bu: Kendisinde değil! Kendisinde olmadığı için, nefsin şerri böyle edepsiz bir konuşma tarzı seçmektedir. Bu sebepten, nefsin şerri saygısız, sevgisiz, merhametsiz ve zalimce konuşur. Çünkü nefsin şerri ancak bu konuşma dili ile canlı, kanlı ve başarılı oluyor. Yani nefsin şerrini canlı tutan, ayakta tutan, sürdürülebilirliğini sağlayan şey, onun bu merhametsiz ve zalimce konuşma dilidir. Dolayısıyla bir kısır döngü oluşur: Bu zalimce konuşma dili kişinin nefse zulmünü ayakta tutuyor; nefse zulüm onun terbiyesiz konuşmasını tetikliyor… Böyle bir kısır döngü içerisinde nefsin şerri hayat bularak ayakta durmayı başarıyor. Bu yüzden nefsi bu kısır döngüden çekip kurtarmak ve Rabbine kavuşturmak gerekir. İşte o sürece Nefs Terbiyesi deniyor. Yolu, nefsin şerrinin konuşma dilinin yok edilmesidir.
Nefsin şerrine ait konuşma dili Kur’an’da yalan, iftira ve batıl olarak nitelendirilmiştir. Tevbe Sûresi 32. ayet ve Saff Sûresi 8. ayete bakalım. Bu iki ayet, duniHi algı ve zannlarının vücut bulması için gayret eden bu konuşma dili hakkında şöyle buyrmaktadır: “Ağızlarıyla Allah nurunu söndürmeyi amaçlıyorlar.” Ağızlarıyla Allah nurunu söndürmeyi amaçlıyorlar ayeti bizi korkutmalı! Çünkü bu konuşma dili bizde var olan bir dosya, bir kanal, bir iz! Dolayısıyla bu kanalın, bu izin, bu dosyanın yok edilmesi çok önemli! Neden böyle uyarıyorum? İnananlarda bunlar çok az gözüküyor olabilir ama azı bile olsa görünen o iz, o kanal nefsin şerrine ait izdir, ona ait bir kanaldır, o dosya nefsin şerrine ait bir dosyadır. O dosyanın tamamen kapatılması, yok edilmesi gerekiyor, cennet için…
Amentü Billahi diyen bir kulun Kur’an’ın yalan, iftira ve batıl diye nitelendirdiği bir konuşma dilini kullanıyor olması elbette hoş değildir. Böyle bir dili kullanıyor olmaktan dolayı o kulun Allah’a karşı utanması gerekir.
Hac Sûresi 30; “O halde putların pisliğinden kaçının ve yalan sözlerden sakının.” buyurmaktadır. Ayetteki “putların pisliğinden kaçının ve yalan sözlerden sakının” deyişini günümüze taşırsak günümüz için mana şöyledir: “DuniHi algı ve zannlarından kaçının ve duniHi ilah konuşma dilinden sakının.”
Rasulullah (SAV) Efendimiz buyurmuşlardır ki: “Geçmiş Nebi ve Rasuller sürecinde devam ede gelen bir söz vardır: Utanman yoksa dilediğini yap.” Efendimiz (SAV)’in açıkladığı bu durum Kur’an’da “Allah’tan ittika edin” şeklinde de vurgulanır. Allah’tan ittika etmek, Allah’tan utanarak korkmaktır, utanarak, haya ederek sakınmaktır. Bu sebeple, Allah’tan utanarak korkmayı yaşantıları içerisinde rukû haline getirenler Kur’an’ın diliyle “rükû edenlerle rükû ediyor” olurlar.
Konuşma dili ile ilgili bir başka gerçek de şöyledir: Nefsin şerrinin konuşma dili cehennem için bir gerekçe, bir giriş bileti niteliğindedir. Gerçekleştirmemiz gereken, nefsin fıtratına uygun konuşma dili ise cennet dili manasının dünya hayatındaki yansımasıdır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti