MİRAÇ TALEBİNDE BULUNANLAR ZEKÂTINI VERSİN
Allah, Elçisine kendisi ile elçisiz doğrudan görüşme fırsatını niçin vermişti? O’nu en yüce noktaya, Cebrail’in bile yücelemediği noktaya niçin yüceltmişti? Cenâbı Hakk Sevgili Peygamberimizin yolundan gidenlere aynı yüceliği verecek mi? Yâni cennette Allah’ın cemâlini bizler de görecek miyiz? Allah’ın cemâlini göreceksek buna hangi yol ve yöntemle ulaşacağız. Bu soruların karşılığını Ahmet Yesevi, Hikmet’inin hemen başında veriyor.
Sözü söyledim, kim isterse Allah’ı görmek
Canını canına bağlasın, damarlarını eklesin
Garip, yetim, fakirlerin gönlünü alsın.
Hoca Ahmed Yesevi Hazretleri Peygamber Efendimizin Miraçla mükâfatlandırılmasını da gariplere, fakirlere, yetimlere sahip çıkması ile ilişkilendiriyor ve şöyle diyor:
”Garip, fakir, yetimlerle Elçi ilgilendi
O gecede Miraç oldu Allah’ı gördü
Döndü geldi yine fakirlerin halini sordu.”
Ahmet Yesevi Hazretleri Hikmetli Divanında şöyle diyor:
“Kim Allah’a ulaşmak istiyorsa… Garip, yoksul, yetimlerin gönlünü alsın…”
Zekât ve cimrilik konusunda Cenabı Hak bizi şu ayeti kerime ile uyarıyor:
“Şeytan sizi fakir olacaksınız diye korkutur. Size cimriliği emreder. Allah ise, size kendisinden bir mağfiret ve bir bolluk vaat ediyor. Allah, ihsanı geniş olan her şeyi hakkıyla bilendir.”(Bakara/268 )
Bir başka ayette ise:
“Altını ve gümüşü yığıp ve biriktirip de onları Allah yolunda harcamayanlar (yok mu) İşte onlara pek acıklı bir azabı müjdele.” (Tevbe/34)
Yukarıdaki ayetin devamında ise:
“O gün ki bunlar, üzerlerinde (yakılacak) cehennem ateşinin içinde kızdırılacak da o kimselerin alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak, İşte bu (denilecek) Nefisleriniz için toplayıp sakladıklarınız. Artık saklayıp istifçilik ettiğiniz bu nesneleri (mal ve servetin acısını haydi) tadın “(Tevbe /35 ) buyrulmaktadır.