127 YIL ÖNCE 15 TEMMUZ

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’nu anlatmak istesek, Bakanlık vazifesinden bahsederiz; Bakanlar Kurulu’nun 10 yıldır değişmeyen tek bakanı.
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nden, İSKİ Genel Müdürlüğü’nden bahsederiz.
İstanbul Teknik Üniversitesi’nden bahsederiz.
İnşaatlardan, barajlardan, sudan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin içme suyuna kavuşmasından bahsederiz.
Söz konusu Eroğlu olunca, bir de “tarih” yönünü gündeme getirmek gerek. Çünkü Bakan Eroğlu, tarih alanında, özellikle Ermeni Meselesi konusunda da yüksek ihtisas yapmış bir bilimadamı.
16 Nisan Referandumu sürecinde Afyonkarahisar’daki ziyaretleri dolayısıyla yoğunluk yaşayan Bakan Eroğlu’nun “Ermeni Mezalimi” isimli kitabını imzalatamadım. Bir dahaki sefere kitabı imzalatırım diye düşünüyorum.
Afyonkarahisar Gazetecileri Dayanışma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Abdioğulları vasıtasıyla edindiğim ve Sebil Yayınları’ndan 1995 yılında çıkan “Ermeni Mezalimi” isimli kitap, gerçekten öğretici.
Eroğlu, kitapta Osmanlı’daki Ermenilerin, imparatorluğun yıkılış döneminde büyük devletlerle nasıl işbirliği yaptığını ayrıntılı bir şekilde anlatıyor. Bununla birlikte Ermenilerin Anadolu’da hangi katliamlara bulaştığını da okuyuculara aktarıyor.
Eroğlu, Ermeni Meselesi için şu yorumu yapıyor:
“Eloğlu kendi siyasi çıkarları için kullandıkları Ermenileri tahrik edebilmiş, onların huzur ve rahatlarını bozabilmiş ve sonunda kendilerine bir çöp bile vermemiştir. Şu tarihi gerçek, bugün hâlâ Türk düşmanlığına devam eden yeni Ermeni nesilleri için ne ibret vericidir.”
Kitabın sonunda yer alan ve imzamı atacağım, propagandasını yapacağım bölümü de aktaracağım; fakat önce 15 Temmuz 1890’dan söz etmek gerek.
Bakan Eroğlu’nun kitabından 15 Temmuz 2016’daki ihanet girişimi gibi, tevafuk bu ya, başka bir 15 Temmuz; 15 Temmuz 1890’da kalkışmanın olduğunu öğreniyoruz. Bu tarihte Ermeni Hınçak Komitesi, İstanbul’da bir gösteri yapmayı kararlaştırıyor. Bu karara uygun olarak kilisede toplanıyorlar. Osmanlı Sarayı’na doğru arabayla hareket ederken, arabanın çevresi askerî kuvvetlerce sarılıyor, Arabadan açılan ateş sonrasında, pek çok askerimiz şehit oluyor. Bu olaydan sonra Hınçak Komitesi, hükümet yanlısı olarak görülen kişilere suikast düzenliyor.
İhanetin oluşumu kadar, ihanetin seçildiği tarihlerin de bir ipucu vermesi mümkün.
Yıllar değişse de “ihanet” damarı aynı kalabiliyor.
Gelelim “Ermeni Mezalimi” isimli kitabın son bölümüne. Bakan Eroğlu’nun eserinde şu cümleler yer alıyor:
“Ermeniler için Karabağ meselesi Büyük Ermenistan davasının zaruri bir parçasıdır. Ne yazık ki Türkiye bunu kavrayarak Azerbaycan’a gereken yardımı yapmamaktadır. Ne diyelim! Allah bu milletin başına millî davalarımızı müdrik ve muktedir devlet adamları nasip etsin.”