Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hayriye Caner

3. SELİM

28. Osmanlı Padişahı 3. Selim padişah III. Mustafa’nın Mihrişah Sultan’dan olan oğlu olarak 24 Aralık 1761yılında İstanbul’da dünyaya geldi. Babası hayatını kaybettiğinde henüz 13 yaşında olduğu için tahta amcası I. Abdülhamit çıkmıştı. I. Abdülhamit, III. Selim’e zor bir kafes hayatı yaşatmadı. Şehzadeliği boyunca iyi bir öğrenim almış, müzik ve şiirle ilgilenmişti. Bunların dışında yüksek din ve fen ilimleri, Arapça ve Farsça öğrendi.
III. Selim, amcası I. Abdülhamit’in vefatı üzerine 7 Nisan 1789 yılında tahta çıktı. Tahta çıktığında Osmanlı Devleti hem Avusturya hem de Rusya ile savaş halindeydi. Devletin durumunun kötü gidişatını bir an önce düzeltmek için 16 Mayıs 1789 yılında bir divân toplantısı düzenledi. Bu divândan sonra idari, mali, siyasi ve askeri konularda ıslahatlar yapılmasına karar verdi. Maliyenin düzelmesi için saraydaki altın ve gümüşlerin bir bölümünü hazineye kattı.
Veziriazam Koca Yusuf Paşa görevden alınarak yerine Vidin Seraskeri Cezayirli Gazi Hasan getirildi. Bunun ardından 11 Temmuz 1789 yılında İsveç ile Rusya’ya karşı ittifak antlaşması imzalandı. Bu anlaşmaya göre Osmanlı Devleti, İsveç Krallığı’na yılda iki bin kase altın verecek karşılığında iki taraf birbirinden habersin ittifak antlaşması imzalamayacaktı.
Bir yandan devam eden Osmanlı-Avusturya savaşında Osmanlı kuvvetleri Yaş’tan Rusya üzerine sefere giderken Avusturya ordusu tarafından bozguna uğratıldı. 1 Ağustos 1789 tarihinde b nFoksan’da büyük bir yenilgi alındı. Avusturya ordusu Belgrad’a kadar ilerledi. 31 Ocak 1790’da Rusya’ya karşı Prusya ve Avusturya’nın ittifak yapması üzerine Avusturya ile olan savaş sona erdi. Bunun üzerine Avusturya ile 4 Ağustos 1791’de Ziştovi Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre İki devler arasında denizde ve karada yeniden dostluk kurularak ticari serbestlik devam edecek, Avusturya savaşta ele geçirdiği yerleri Osmanlı Devleti’ne geri verecekti. Hotin Kalesi, Osmanlı-Rus Savaşı neticelene kadar Rusya’da kalıcak, Eflak ve Boğdan’ı boşaltan Avusturya Rusya’ya yardım etmeyecekti.
Çariçe II. Katerina, imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’yla Kırım’ı Osmanlı Devleti’nden almıştı. 1781-1792 yılları arası süren Rus savaşında İngiltere ve Fransa da Osmanlı Devleti’ni desteklemekteydi. Çünkü İngiltere ve Fransa Rusya’nın büyüyen bir kuvvet olmasını istemiyorlardı. Ancak Avusturya Osmanlı Devleti’ne karşı savaşmaktaydı. 1 Ağustos 1789 Foksan ve 22 Eylül 1789 tarihli Boze bozgunlarından sonra İngiltere ve Prusya’nın etkisiyle Rusya da barış imzalamaya taraftar oldu. 10 Ocak 1792’de Rusya ile Yaş Antlaşması imzalandı. Bu antlaşmaya göre Osmanlı Devleti Kırım’ın Rusya’ya ait olduğunu ve Gürcistan’daki egemenlik hakkını tanıyacak, Rusya Prut ile Dinyester Nehirleri arasındaki yerleri Osmanlı Devleti’ne verecek ve bu iki nehir sınır oluşturacaktı. Ayrıca Osmanlı Devleti Rusya’nın ticari gemilerini korumak ve eğer korsanlar tarafında zarara uğratılırsa bu zararı ödemeye mecbur bırakılmıştı.
1792’de girilen bu barış döneminde III. Selim, birçok ıslahat çalışması yaptı. Tahta geçtiğinde hazırlattığı raporda askeri alanda reformlara ağırlık verilmesi kararlaştırılmıştı. Böylece yeni ve düzenli ordu anlamına gelen Nizam-ı Cedid için ilk adımlar atılmış oldu. Bu ocağın gelirlerini karşılamak için İrad-ı Cedid hazinesi kuruldu. Fakat bu değişiklikler Yeniçeri Ocağı’nın hoşuna gitmemişti. Yeniçeri Ocağı’nın Nizam-ı Cedid ordusuna karşı aldığı düşmanca tutum yüzünde ordudaki asker sayısı ve görev alanı düşürüldü. Bunların dışında ordunun teknik sınıfları takviye edilerek; humbaracı, lağımcı, topçu ocakları için yeni kanunlar çıkarıldı. 1794’te, Teknik Üniversite mahiyetinde, Sütlüce’de Mühendishâne-i Berrî-i Hümâyûn kuruldu. Okulun öğretim üyesi, kitap, ders alet ve edevatı, yurtiçi ve dışından bütünüyle karşılandı. Nizam-ı Cedid ordusu yetiştirilmek üzere Ankara, Kayseri ve Konya’da teşkilat kurulup, askerin sayısı artırılmaya çalışıldı.
Anadolu ve Rumeli toprakları, yirmi sekiz eyalete ayrıldı. Ayanların eskiden olduğu gibi halk tarafından seçilmesi, kanun haline getirildi. Resmi dairelere talimat gönderilerek, yazışmalara, kullanılan dile, tabirlere dikkat edilmesi ve halkın işlerinin süratle takibi ve yerine getirilmesi istendi. İleri gelen devlet adamları için, yeni nizamnâme yayınlandı. İlma eserler yazılıp, pek çok kitap tercüme edilerek, yayınlandı. Ticari ve iktisadi sahada yenilik yapılıp, Zahire Nazırlığı kuruldu. Tecdid-i Kanun-i Tımar ve Zeamet kanunuyla, harbe katılmayan tımar ve zeamet sahiplerinden, topraklarının geri alınması esası getirildi.
Avrupa devletlerine daimi elçilikler kurularak, 1793 yılında ilk tayinler yapıldı. Avusturya, Fransa, İngiltere ve Prusya merkezlerine gönderilen elçiler, bulundukları memleketlerin yalnız siyaseti ve diğer devletlerle olan münasebetleri hakkında bilgiler topladılar. Aynı zamanda, oraların kültürleri, her türlü ilerleme ve gelişmeleri hakkında bilgiler toplayıp, rapor halinde İstanbul’a gönderdiler.
Arabistan’da Vehhâbi Bedevîler isyan başlatmışlardı. Ancak bu sırada Napolyon Bonapart’ın Mısır’a girmesi ile durum daha da karışmıştı. Arabistan Yarımadası’ndaki Vehhâbiler, 18 Şubat 1803 yılında Taif’i kuşattılar. III. Selim bu duruma kesin bir çözüm bulmak için Mısır Valisi Kavalalı Mehmet Ali Paşa’yı görevlendirdi.
III. Selim’e karşı bir muhalefet grubu oluşmaya başladı. Nizam-ı Cedid ordusunun başarısızlıklarını ortaya atarak Yeniçeriler ayaklandı. 25 Mayıs 1807’de Kabakçı Mustafa İsyanı başgösterdi. Ayaklanan Yeniçeriler birçok devlet adamını idam edip III. Selim’i tahtan indirdiler. III. Selim’in amcasının oğlu IV. Mustafa’yı tahta geçirdiler. Alemdar Mustafa Paşa’nın III. Selim’i tekrar tahta geçirmek istemesi duyulunca 28 Temmuz 1808 yılında III. Selim idam edildi. Laleli Camii yanında III. Mustafa’nın türbesine defnedildi.
Yenilikçi padişah olarak adlandırılan III. Selim, sanatçı ruhlu bir kişiliğe sahipti. Siyasi esnekliği gösterememesi sonucu başarılı olamadı. Yaşamı boyunca müzik ve şiir ile ilgilendi. “İlhami” mahlasıyla şiirler yazdı. Topkapı Sarayı’nda dönemin ünlü müzik adamlarının katıldığı çalışmalar yaptırırdı. Şeyh Galip ile söyleşilerde bulunur, Galata Mevlevihanesi’nde ayin dinlerdi. III. Selim aynı zamanda Türk Klasik Müziği’ne Suzidilârâ, Şevkefza, Şevk-u Tarab, Arazbarbûselik ve Nevakürdi makamlarını kazandırmıştır. Dini müzik olarak ayin, durak, nat, ilahi formunda, din dışı müzik olarak Kâr, beste, semai, şarkı, köçekçe, peşrev, saz semaisi formunda 64 civarında eser bestelemiştir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti