Banka kredisi ile aday olacağım

12 Ocak 2011 Çarşamba 02:00:00
  2011’in Haziran ayında Genel Seçim heyecanı yaşayacağız. Yaz, mecaz ve gerçek anlamlarıyla sıcak geçecek. Her seçim döneminde yapıldığı 1001 dedikodu yayılmaya başladı. Şu, şuradan vekil adayı imiş, bu buradan vekil olacakmış, bunun arkasında şu varmış, onun desteği buradanmış…
Afyonkarahisar’da da siyasi dedikodular yapılmıyor değil. Öyle ki bazı kişilerin isimleri 2 parti için bile geçiyor. Bazı sürpriz atakların yapılması bekleniyor. Görüp öğreneceğiz, 6 ay içinde.
Her şeyden önce şunu söylemek lazım: İstediğimiz kadar demokratikleştiğimizi savunalım milletvekili olmak isteyen kişilerin daha adaylık sürecinde ciddi bir para yatırmaları, demokrasinin özüne ters. Söz konusu bir “zenginler demokrasisi” ise o başka. O zaman 12 Eylül 2010’a giden süreçte dile getirilen “Üstünlerin hukuku-hukukun üstünlüğü” karşılaştırmasının bir anlamının olmayacağını görmek gerek. Yani ezilenlerin, parası olmayanların baştan kaybettiği ya da bu seçim sisteminde başarı şansı olmayan partilerden aday gösterildiği bir demokrasi, “seçme ve seçilme özgürlüğü” ile ilgili düşüncelerin yeniden sorgulanması gerektiğini gözler önüne seriyor. Demokrasi “ol” denilince “olunan”, “ver” denilince “verilen”, “sus” denilince “susulan” bir anlayış mı yoksa vatandaşın araştıran, düşüncelerini dile getiren, eleştiren, eleştirmesi nedeniyle başına bir şey gelmeyeceğine dair teminat verilen bir anlayış mı? Milletvekili seçimleri için partilere ödenen ücretlerden sonra o ücretleri verenlerin az-çok aynı sınıfta olduğu gerçeği ortaya çıkmıyor mu? Bu durumda ezilen çıkarının temsil edilmediği, benzer ezenlerin söz sahibi olduğu bir yönetim biçimi, ülkenin tamamına ne kadar hükmedebilir? Seçilenler, seçilmek isteyenler, seçilmek için kuyruğa girenler milletin vekilleri mi oluyor, yoksa milletin üst tabakasının vekili mi?
Ne yani ben aday olmak istesem bir partiden “ilk ödeme”yi yapmak için banka kredisi mi kullanacağım? İyi haber olur bu:
“Milletvekilleri seçiminde aday olmak için partilerin istediği parayı denkleştiremeyen muhabir, bankadan kredi çekerek aday oldu. Muhabir, seçim için birikmiş parasının olmadığını, seçim çalışmaları için kendi haberini kendisinin yapacağını bildirdi.”
Bakarsınız, bankalar “Vekil kredi”, “Jet hesap”, “Şimdi al, Haziran’da öde”, “Faizsiz Adaylık”, “Kâr payıyla aday olunuz” gibi kampanyalar da başlatılır. Tabii bazı katılım bankaları, yapılan ya da yapılacak iş ya alınacak makine üzerinden para verebiliyormuş. Fatura isteniyormuş. Onun da çaresi var, “demokraside çareler tükenmez”: Alırsınız bir partiden özel bir fatura, yazarsınız altına:
“Şu-bu Parti Milletvekilliği Adaylık Hizmetleri Ltd. Şti…”
Evet şimdi ben, bana para verecek bir banka arıyorum.
3 yıl geri ödemeli, düşük faizli banka kredisi…
Siyasete atılacağım.
Çok büyük projelerim var.
Sevgili vatandaşlarım:
Taşıma su ile değirmenleri döndüreceğim…
Peynir gemisini lâfla yürüteceğim…
Tarlalarda izim olmayacak, ama harmanda yüzüm olacak…
Abesle iştigal edeceğim…
Kabak tadı vereceğim…
Ağzımdan çıkanı kulağım duymayacak…
Günde iki kere parti değiştirerek bu alanda rekor kıracağım…
Beni seçin muhterem vatandaşlarım:
Beni seçerseniz, sizin adınıza da ceylan derisi koltuklarda oturacağım.
Vekil maaşıma zam istemeyeceğim söz…Ama biliyorsunuz, hayat zor. Bizim gibi milletin vekillerini enflasyona ezdirmemek lazım. Az mı iş yapıyoruz efendim?
Kıymetli vatandaşlarım:
Benden Mevlana’nın “Olduğun gibi görün, göründüğün gibi ol” ilkesine uymamı beklemeyim. Konjonktür diye bir şey var canım, duymadınız mı?
Beni seçerseniz, Meclis Tv’yi merakla izlersiniz. Arada pankart açarım, laf atarım, çiçek sularım, hakaret ederim…
Hele şu “jet vekil” kredisi çıksın, bakın neler neler yaparım…