Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep; Ya Hu -278- BU SAVAŞTAN SONRA…

Enbiya Sûresi 37. ayet bize aynı zamanda insanın önemli bir özelliğini söyler: “İnsan acelden yaratılmıştır. Ayetlerimi yakında size göstereceğim, acele etmeyin.”
Acel aceleci yapı, aceleci davranış demektir. Şeytan insanın bu özelliğinden yararlanır, şeytan için bu çok önemlidir. Aceleci yapısı yüzünden kişi detaylı düşünmez, şeytan ve şeytaniyet de bundan yararlanır. Oysa “acel” yapı çok ihtiyacımız olan bir şey. Ama onu şeytaniyet kullanınca yanlış sonuçlar çıkıyor. Acel yapı bize öyle lazımdır ki… Ama onu önce hicret ettirmek gerekiyor. Çünkü “acel” dosyası zulmetteyse terstir; “A” Takdim Formu yapısındadır, onun düzü “B” Takdim Formu yapısındadır, acel dosyasını oraya hicret ettirmek lazım. Acel bizim için çok önemli, bakın: Mesela Bakara Sûresi 148. ayeti uygulayabilmemiz için bize “acel” lazımdır. Ama bu acel, şeytanın karıştığı acel değil, hicret ettirilmiş aceldir. Bakara-148: “Hayratta yarışınız” buyurur. Acele etmezsek nasıl yarışırız? Yatarak olmaz, öyleyse acele etmek zorundasınız. Dolayısıyla, “hayratta yarışınız” ayetini yerine getirebilmek için bize acel lazım.
Yeri gelmişken “hayrat” nedir, “hayratta yarışmak” ne demektir, onu da tanımlayalım. Manaları çok geniş ama buradaki esas manaya bakalım; ana başlık şudur: Rabbinizi tanıyabilmekte acele edin ve yarışın… Hayratta yarışacaksan o zaman Rabbini tanıyabilmekte acele et…
“Rabbinizden size erişecek bir bağışlanmayı ve bir cenneti kazanmak için yarışın.” (Hadid 21)
Ayet ne kadar açık değil mi? Demek ki acel “Billahi” Takdim Formu için çok önemli bir özellik! Billahi imana ait hayat tarzının çok önemli bir özelliği! İhlas Hayat Döngüsü’ne girebilmek ve orada ilerleyebilmek için “takvada yarışın” ayetini yerine getirebilmek gerekiyor. Bunun için de önemli bir özellik olan acelin aslına göç ettirilmesi gerekiyor. Bu gerçeği görüp onu hicret ettirmeğe başlarsak bakın ne olur?
Sizin “acel”i sırtlanıp, onu ısrarla “B”ye taşıdığınızı görünce şeytan diyor ki: “Onları saptıramam, onlara bir şey yapamam. Onlar kafalarına ihlâsı takmışlar, “illa İhlâs” deyip inatla oraya yürüyorlar, onlara bir şey yapamam; saptırmak isterim ama inat etmişler bir kere. Orası için inat etmiş kulları saptıramam. (Sa’d-82, 83)” Dolayısıyla eğer siz sizdeki bu “acel” özelliğini sırtınıza alıp hicret ettirmişseniz şeytan size karışamaz. Siz o zaman aceli hayratta yarışmak için yani takva yarışında kullanırsınız…
Hadisler bize dünya işlerinde teenniyi öğütler ki teenni çok önemli iki özellikten birisidir; işin başını, ortasını, sonunu düşünmektir, dünya ile ilgili bir şeyde acele etmemektir. Efendimiz (SAV) buyuruyor: Ahiretle ilgili işlerinizde acele ediniz, dünya ile ilgili işlerinizde teenni gösteriniz.
Tevbe Sûresi 13-16. ayetler üzerinde durmuş, hayatımızı bu ayetlerdeki manaya nasıl taşırız, onu konuşmuştuk, hatırlayacaksınız. Şimdi Tevbe 14. ayete bir daha bakalım: Rabbimiz bu ayette bize “(Onlarla) savaşın ki Allah sizin ellerinizle o hali rezil rüsva etsin, size/sana zafer versin.” buyurur. Manasal açılımına da bakalım: Onlarla savaşın ki, sizin ellerinizle yani amellerinizle ilahlık hissiyatını, o iddiayı ve yaşantısını sizde durdursun, şirk içeren tüm hallerinizi temizlesin, bu hayat tarzının cazibesini sizden kaldırsın ve o hali sizin gözünüzde rezil rüsva etsin, tanrılık iddiası dünyasının yani Deccaliyet’in aleyhine size zafer versin.
“Ellerinizle yani amellerinizle o hali rezil rüsva etsin.” Kim rezil rüsva edecek? Allah. Ama Allah bunu sizin amellerinizle yapacak. Bu ayetten yakalayacağımız ilk zahiri manadır. Bu manayı ileri taşımak, daha enfüsî, daha bâtınî manalar görmek istiyorsak, bilin ki bâtınî manalar savaştan sonra açılır. Bu savaşı yaparsanız “ellerinizle” ifadesinin derin manaları sizde açılır, o manalar ancak o zaman sizin için bâtınî olmaktan çıkar, zahir olur. Nedir onlar? Onlar önce Fiillerin Tecellisi olarak görülür. Fiillerin tecellisi ilk mana olarak yaşanır, sonra diğerleri… Ama bu savaştan sonra!
“Habisi (şakiyi) tayyibten (saidden) temyiz etsin (ayırsın) ve habisi birbiri üzerine yığıp bu yığıntıyla cehennemi doldursun diye. İşte bunlar hüsrana uğrayanların ta kendileridir.” (Enfal 37)
Bu savaşı yapın ki ellerinizle yani amellerinizle sizdeki ilahlık hissiyat ve iddiasını ve yaşantısını durdursun. Ayrıca yaşadığınız toplumun içerisinde şakiyi ve saidi birbirinden ayırıp habis olanı, şaki olanı üst üste yığsın ve bu yığıntıyı da ateş kaynağı olarak cehenneme atsın.
Bu noktada, tefekküre yardımcı olur umuduyla bir cümle paylaşayım. Detayı incelenmesi gerekli ama şimdi bir cümle ile geçelim, altını doldurmayalım: Allah ne dilemişse, o dilek Ef’al Âlemi’nde suretleşir; Ef’al Âlemi’ne girince suretlenir. Ef’al Âlemi’nin gereği budur. Dolayısıyla bir kişide Allah bir amel dilemişse, bu dilek ef’al âlemine “emir” olarak girince o kişiden suretlenir. Bu yüzden, “ellerinizle, amellerinizle Allah yapsın” cümlesi oluşur, bu cümle ef’al âlemine uygun cümledir. Her emir ef’al âleminde bir surete dönüşmek, bir suret haline girmek zorundadır. Ef’al âleminin gereği budur. Bu işleyişi göremeyenler Kur’an’da geçen “biz” kelimesini yanlış yorumlarlar. “Allah bir işi meleklere, onlara, bunlara yaptırır, bu yüzden onlara biz diyor” derler. Tefsirlere bile girmiş bu tip yorumlar var. Oysa ef’al âleminin gereği dil budur. Bu kesretle ilgilidir ama Tevhid çerçevesi ve anlayışı içerisinde! Lütfen çok dikkat edin: Kesret âlemi, Tevhid’in dışında değildir; varlıklar Tevhid dışında varlık değillerdir.
“Bir cümle ile geçelim, altını doldurmayalım” dedik, dolayısıyla burada kapatalım.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti