Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

EDEP YA HU – DÜNYA HAYATI

DuniHİ ilahlar arasında bir ilahlık kapasite yarışı vardır, ona ayetler dünya hayatı der. Bu yarışta bir duniHİ ilah diğer duniHi ilaha yardım etmez, aksine birbirlerine engeller oluştururlar. İnkârcı duniHi ilahların bu davranışları, birbirini tetikleyen hırslarıyla ilahlar arası güç savaşlarına yol açar. Onlar aralarındaki bu merhametsiz, acımasız ve kalleşçe hayat tarzı sonucu, birbirini tetikleyen hırslar ve güç savaşları yaşarlar. Onlar ilahlar arası bu savaşa “hayat” derler; bunu dizi, roman, film, şiir yaparlar ve adına “edebiyat” derler. DuniHi algılı, ilahlık hissiyatlı insanlar işte bu kadar basit, bu kadar cahil, bu kadar göremeyen, bu kadar kördürler, maalesef… İnkârcı duniHi ilahların bu hayat tarzları hakkında Rabbimiz Hadid-20’de şöyle buyurur:
“İnkârcı duniHi ilahların hayat anlayışları yağmur misali gibidir ki onun nebatı (yağmurla yeşeren ürünler) küffarın (ziraatçının) hoşuna gider. Sonra kurur da sen onun sapsarı olduğunu görürsün. Sonra da çerçöp olur.”
Allah “yağmur misali gibi” benzetmesiyle inananların dikkatini çekmektedir: Hayatınız yağmur misali gibidir; yani hayatınız ve verilen nimetler Allah’tandır, O’nun dilemesi ve emir buyurmasıyladır, Allah’ın yönetimindedir. Yağmurun yeryüzünde sebep olduğu nebat, ziraatçının hoşuna gider. Siz de hedeflediğiniz dünya mallarına sahip olunca hoşunuza gider. İnkârcı duniHi ilah böyledir, büyük sevinç duyar, memnun olur, kendine göre mutlu olur.
Ayetin mealini “onun nebatı küffarın (ziraatçının) hoşuna gider” olarak yazdık ama meallerde onu doğrudan “ziraatçı” diye bulursunuz. Oysa orada çok hoş bir benzetme vardır. Ayetin orijinalinde “onun nebatı (yeşerttiği bitki, ekin) küffarın hoşuna gider” der, “ziraatçının” demez; küffar kelimesi ziraatçılara da söylenen bir tabir olduğu için Rabbimiz tarafından seçilmiş. İnananlar için çok hoş bir benzetme… Dikkat edin, ziraatçılar tohumları ne yapar? Toprağa gizler, üstünü örterler. Gizleyip örttükleri için “örten, gizleyen” anlamında “küffar” tabiri kullanılmıştır. Toprağa koyuyor, üstünü örtüyor ama bu işi ziraat amacıyla yapıyor. Fakat bu yapılan fiil bir şeyi örtüp gizlemek, görünmesini engellemek… İşte onu yapana “küffar” diyor; bu işi burada ziraatçı yapıyor. Dolayısıyla ayet ziraatçıyı “küffar” diye vasfetmiş, o davranışı inkârcı duniHi ilaha bağladığı için “küffar” demiş. Bu sebeple, ziraatçılar için “küffar” tabirinin bu misalde kullanılması çok anlamlı. Çünkü inkârcı duniHi ilahlar da aynısını yaparlar; nimetlerin Allah’a ait olduğunu örter, gizlerler, ziraatçının tohumların üstünü örtmesi gibi. İnkârcı duniHi ilahlar sahibini görmezden geldikleri nimetleri kendi ilahlık hissiyatının malı ilan eder, onunla övünür, hırs yarışına girer, gösteriş yaparlar; ilahlık hissiyatlarına kapasite oluşturmak için kullanırlar; Bakara-102, Nuh-22, Ta-Ha-96, İbrahim-28 ayetlerinde konu edildiği üzere, Allah’ın nimetlerini küfür amaçlı kullanırlar. Sonra ne olur? Sonra o malı ilan ettiği, övündüğü, hırs yarışına girdiği, gösteriş yaptığı şeyler, yeşerip büyüyen bitkilerin sonu gibi kurur siz onu sararmış görürsünüz. Sonra da çerçöp olur. Yani: Büyük heveslerle elde ettiğiniz şeylerden hevesiniz geçer, onlar sizin için önemsizleşir, hatta onları terk bile edebilirsiniz. Veya ölüm yaklaşıp da kişi ölümü hissedince, ilahlık hissiyatına kapasite amaçlı oluşturduğu güç, şan, şöhret, mal, mülk gibi şeyler o kişinin gözünde, bakar ki onlar ölüme çare olmuyor, işe yaramayan zavallılar olurlar. Ölümle birlikte onlar hiç yokmuş gibi çerçöp muamelesi görürler. Bu örnekle anlatılmaya çalışan bir inkârcı duniHi ilah, dünya hayatı olan ömrünü çerçöp olarak tamamlamış ve ömrünü ilahlık hissiyatı uğruna israf etmiştir. Ahirette ise bütün bunların karşılığı çetin bir azap onu beklemektedir. Hadid-20 işte bu Allah misalini hatırlatıp, inananları uyarıyor: Eğer bu misalden ders çıkarır ve gereğini yaparsanız, yani ilahlık hissiyatı üzerine hayat tarzı oluşturmazsanız bu sefer sizi ahirette Allah’ın mağfireti ve rızası beklemektedir.
Yunus Suresi 24. ayette de Allah bize bir misal verir ve aynı konulara dikkat çeker: “Dünya hayatının durumu, semadan indirdiğimiz bir su gibidir ki, insan ve hayvanların yiyecekleri olan yeryüzü bitkileri o su sayesinde gürleşip birbirine girer. Nihayet yeryüzü zinetini takınıp, (rengârenk) süslendiği ve sahipleri de onun üzerinde kudret sahibi olduklarını sandıkları bir sırada, bir gece veya gündüz ona emrimiz (âfetimiz) gelir de onu sanki dün yerinde yokmuş gibi kökünden koparılarak biçilmiş hale getiririz. İşte iyi düşünecek kavimler için âyetlerimizi böyle açıklıyoruz.”
Bu ayet ömrünü israf eden inkârcı duniHi ilahların bir başka versiyonunu ortaya koymakta; inkârcı duniHi ilahların ilahlık hissiyatlarına alan açmak, kapasite oluşturmak ve bunun üzerinden ilahlar arası güç gösterisine ve savaşına girmek, diğer ilahlık hissiyatlı insanları ilahlıklarının hükümranlığı altına almak üzere kurulu hayat tarzlarını kınamaktadır. Ayette dünya hayatı için “Gökten indirdiğimiz su gibidir” denilmesi şöyle tefekkür edilmelidir: Bu hayatın tümü Allah’ın dilemesi ve emriyle yürüyen, O’nun ilmine dahil işler olup insanların hayatları Allah’ın nimetleri üzerinden yürümektedir. Ancak Allah’ın nimetlerini küfür amaçlı kullananlar için tercihleri kendilerine güzel gösterilmiş ve kolaylaştırılmıştır. Böylece su ile yeryüzü bitkileri ve diğer suya ihtiyacı olan her şey nasıl gelişip serpiliyorsa inkarcı duniHi ilahlar da ilahlık hissiyatlarına kapasite oluşturma yolunda bu kolaylaştırma sisteminden yararlanarak ilahlık alanlarını genişletme, kuvvetlendirme ve sabitleme yolunda çok mesafe alırla. Öyle ki böyle insanların zanlarındaki ilahlıkları kendileri ve çevrelerince tasdiklenir, kutsanır. Bu durum, onların “müstakilen varım ve muhtarım” iddialarını, ilahlık hissiyatlarını ve duniHi algılarını o derece kuvvetlendirir ki nihayet ilahlık alanlarında tam bir kudret sahibi olma hisleriyle Allah’a ve kullarına karşı öyle şımarırlar ki…
Birkaç cümleyle de, “kudret sahibi olma hisleri” üzerinde duralım, bunu zihnimize yerleştirmek için bakalım. Kudret sahibi olma hisleri, ilahlık hissiyatına dayalı olan bu dünya hayatı yaşantısı içerisinde maalesef hayatın normali haline gelmiştir. Çoğunluk böyle yaptığı için bu kurgu (kudret sahibi olma hissi), bu oyun içerisinde hayatın normali haline gelmiştir. Kudret sahibi olma hissi “kişi kendini kudret sahibi sandı, kibirlendi” gibi bir duygu değil, hayatın normali olarak yaşanmaktadır. Bu aslında birincil şirktir, çok kuvvetli bir şirktir. Dikkat edin, hayatın normali haline gelmiş! İşte bu yüzden, yani kudret sahibi olma hisleri hayatın normali haline geldiği için dikkat çekmiyor, bir küçük kınamayla geçilen şey olarak yaşanıyor. Oysa dikkat edin, bu his yani kudret sahibi olma hissi, Ta-Ha Suresi 120. Ayette şeytanın Hz. Âdem (AS)’ın aklını karıştırmak için ona öğrettiği histir. Ta-Ha Suresi-120’ye göre, Hz. Âdem (AS)’ı şeytan kandırırken, ona bazı bilgiler verirken, onun kafasını karıştıran şeytanın verdiği his işte budur; kudret sahibi olma hissidir! Yunus 24’deki “kudret sahibi olduklarını sandıkları” denilen hal, Hz. Adem (AS)’in tuzağa düştüğü histir… Bu aynı zamanda İnfitar Suresi-6’da Rabbimizin insanlara sorduğu sorunun cevabıdır: “Ey insan, seni hangi hisler Rabbine karşı cüretkâr yaptı?” İnfitar-6 insana bunu sorar. O sorunun cevabı da bu kudret sahibi olma hissidir. Meryem Suresi 81. ayetin tespit ettiği, inkârcı duniHi ilahların amaçları da bu hislerdir. Onların duniHi ilahlığı tercih etme sebepleri bu hislere ulaşmak içindir, farkında olsunlar olmasınlar, böyledir. Evet, Hz. Âdem’e aşılanan bu hislerdir. Dünya hayatını Hz. Âdem’le başlatan bu hislerdir. Hz. Âdem’in o anki halini Allah’tan uzağa taşıyan, onu uzaklaştıran, uzağa düşüren, aşağıların aşağısına götüren bu hislerdir. Demek ki “kudret sahibi olma hissi” bu kadar önemli… Yunus 24’deki vurgu bu yüzden önemlidir: Onlar tam bir kudret sahibi olma hisleriyle Allah’a ve O’nun kullarına karşı çok şımardıklarında…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti