Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU

HAT SANATIMIZIN BÜYÜK USTASI ÖMER FARUK ATABEK

Afyonkarahisar, tarihimizin en büyük iki hattatını yetiştirmiş olan, gerçek bir kültür ve sanat merkezidir. Bunlardan ilki Ahmet Şemsettin Karahisarî’dir. Dünyaca ünlü olan bu hemşehrimiz 1468 yılında Afyonkarahisar’da doğmuş, Padişah II. Bayezid devrinin ilk yıllarında ilim tahsili için İstanbul’a gitmiş 1556 yılında orada vefat etmiştir.
Türk Hat Sanatı söz konusu olduğunda ilk akla gelen isim Ahmet Karahisarî’dir.
İkinci isim ise, 20.Yüzyılın en büyük hattatı olan hemşehrimiz Ömer Faruk Atabek’tir.
Ömer Faruk Atabek, 1933 Yılında Afyonkarahisar‘da doğdu. Tarihi Afyonkarahisar Lisesi’nin efsane matematik hocası Ömer Fevzi Bey’in oğludur. İlk ve orta öğrenimini doğduğu kentte tamamladıktan sonra girdiği “İstanbul Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Resim Bölümünden” mezun oldu. Zeki Kocamemi Atelyesi’nde öğrenim gördü. Bu öğreniminin yanında, konuk öğrenci olarak, Süsleme Sanatları Bölümüne devam etti. Burada geleneksel hat sanatına duyduğu ilgisini bu yöndeki çalışmalarla geliştirdi. Bu çok önemli geleneksel sanatlara yürekten bağlılığı ve sanatının değerini kanıtlamak adına, 1991 yılında Konya Selçuk Üniversitesi’nden Hüsn-i hat dalında sanatta yeterlilik aldı.
Akademi öğrenim yıllarında “Şark Süsleme Atelyesine” devam ederek hüsn-i hattı Mustafa Halim Özyazıcı’dan, Tezhip ve minyatürü Muhsin Demironat ve Rikkat Kunt’tan öğrendi. Topkapı’da, hocaların hocası Prof. Dr. A. Süheyl Ünver’in atelyesinde çalışmalarına devam etti; Ressam Şeref Akdik, Nezihe Bilgütay ve Hüseyin Tahirzade Bihzad’dan yararlandı. Necmettin Okyay ve oğlu Sacit Okyay’dan ebru, cilt ve kat’ı sanatlarını öğrendi.
Askerliğini İstanbul’da Askeri Müzede desinatör olarak yaptı ve bu müzenin kuruluşuna katkıda bulundu. Ankara’daki Tabiat Tarihi Müzesi ile Manyas Kuş Cenneti Müzesinin kuruluşuna da önemli katkıları oldu. Ressam Abdullah Çizgen ile birlikte Topkapı Müzesi Koleksiyonunda bulunan tabloların restorasyonunda görev aldı.
Ünlü hattatlardan Halim Özyazıcı’nın yanında hat çalışmalarını olgunlaştırdı. Akademi yıllarında “Şark Süsleme Atelyesi’ne” devam ederek hüsn-i hat, tezhip, minyatür, cilt ve kat ‘ı sanatları üzerine adeta ihtisas yaptı.
1947 yılında almış olduğu ilk ödül sanat hayatının başlangıcı oldu. Üç kez Devlet Türk Süsleme Sanatları yarışmasında birincilik ödülü alan Atabek çeşitli kuruluş, dernek ve kurumlardan almış olduğu başarı ödüllerine sahiptir. Türk kültür ve sanatına yaptığı değerli katkılardan dolayı, 1994 yılında da naçizane başkanlığını yaptığım Halk Kültürü Araştırmaları Kurumu tarafından, “Türk Halk Kültürüne Hizmet Ödülü” ile taltif edildi.
Atabek için verilen çok önemli bir ödül de, Kocatepe Üniversitesi’nin, Afyonkarahisar’daki tarihi bir bina içerisinde oluşturduğu sergi salonuna, “Ömer Faruk Atabek Sergi Salonu” adının verilmiş olmasıdır.
Afyonkarahisar’da Mısri, Hacı Nuh, Yeşil Camii, Yarenler Camii, Ankara’da Çiğdemtepe Camii, Antalya Hotel Arinna’da da Hüsn-i hat, tezhip ve minyatür dalında çok sayıdaki eserleriyle iz bıraktı.
Yurt içinde ve dışında çok sayıda kişisel sergi açtı ve çeşitli ülkelerde, Türk sanatının geniş bir biçimde tanınmasını sağladı. Ayrıca, sayısız karma sergilerde de eserleri yer aldı.
Fakültede öğrenim görevlisi iken Kültür Bakanlığı’nın isteği üzerine usta sanatçı yetiştirme görevini üstlendi. Turkuaz Sanat Merkezinde de minyatür hocalığı yaptı.
Atabek’in en önemli özelliği, tekrardan ve taklitten kaçınmasıdır..
Geleneksel sanatımızın asaletini koruyarak onlara yeni boyutlar getirdi. Kendisinden sonra bu sanatı sürdürmekte olanlara yeni ufuklar açtı ve bu konuda çok başarılı oldu.
Yetiştirmiş olduğu usta sanatçılar Atabek’in açmış olduğu bu yolu benimseyerek severek ve ilhamlarını ondan alarak yapmış oldukları özgün çalışmalarıyla Atabek tarzı bir ekol yarattılar.
Atabek, çeşitli bilimsel toplantılara bildiriyle iştirak ederek, ilginç değerlendirmeler yaptı.. Yayımlanan sayısız makalelerinin yanısıra, Türkiye Diyanet Vakfı tarafından kitap bütünlüğünde yayımlanan “Türk İslâm Süsleme sanatları” adlı değerli bir eserin de müellifiydi.
Ömer Faruk Atabek, benden 4 yaş büyüktü ama onunla ağabey-kardeş ilişkisinin ötesinde can dost ve sırdaş olmuştuk. Zaman zaman ofisimize gelir, uzun uzun konuşur, sohbet eder, sanat ve kültürümüz üzerine fikirler üretirdik.
20 Aralık 1999 tarihinde, henüz 66 yaşında iken Ankara‘da kaybettik ve arzusu üzerine, candan bağlı olduğu Afyonkarahisar asri mezarlığındaki aile kabristanı’na defnettik. Zira o da bizim gibi, Ankara’da Afyonkarahisar’ı yaşayanlardandı.
Atabek’i kaybettik ama o, anılarıyla ve eserleriyle aramızda yaşamaya devam etmektedir. Ölümünün yıldönümü vesilesiyle, değerli kızı Gülbin Atabek’in girişimleriyle, hemen her yıl, onunla ilgili anma toplantısı yapılmakta, eserleri sergilenmektedir.
Özetle demek isterim ki; Ömer Faruk Atabek, sadece Afyonkarahisarlı hemşehrilerimizin değil, bütün Milletimizin kıvanç duyacakları bir kültür ve sanat adamıdır. Dolayısıyla biz Afyonkarahisarlılar, onunla ne kadar kıvanç duysak azdır… Şimdilik, yeğeni Şükrü Koçoğlu ile eşi ve kızlarının himmetleriyle zaman zaman anımsanan, toplantılar ve sergilerle unutturulmayan Atabek’e tüm hemşehrilerimizle, sanat dünyamızın sahip çıkmaları şayanı arzudur…
Yüce Tanrıdan, ondan rahmetini esirgememesini niyaz ediyorum.
***
Ömer Faruk Atabek, “I.Kişisel Minyatür, Hat ve Tezhip Sergisi” ni, 01-13 Mart 1985 tarihlerinde, Başkentteki Milli Piyango Sanat Galerisinde açmıştı. Bu serginin açılış kokteyline de katılmış olan bir gazeteci-yazar olarak, Afyonkarahisar’da münteşir Türkeli Gazetesi’nin 08 Mart 1985 tarihle nüshasında “Başmakale” olarak yayımlanan, şu yazımı kaleme almıştım:
Ömer Faruk Atabek’in Sergisi
Afyonkarahisar Lisesinin ünlü matematik öğretmeni merhum Ömer Fevzi Atabek’in oğlu olan Ömer Faruk Atabek’in “Hat, Tezhip ve Minyatürlerinden oluşan eserleri Ankara’da Milli Piyango Sanat Galerisinde sergilendi.
Çok sayıda hemşehrimizin de katıldıkları açılış kokteyli, gerçekten mükemmeldi. Böylelikle Afyonkarahisarlılar, bir kez daha biraraya geldiler.
Bilindiği gibi, başta Ahmet Karahisarî olmak üzere, Afyonkarahisar çok sayıda hat sanatçısı yetiştirmiştir. Ne yazık ki bu geleneksel Türk sanatı ile meşgul olanların sayısı bugün, parmakla sayılacak kadar azdır. Ama vardır. Nitekim Ömer Faruk Atabek, bu sanatı en iyi şekilde yaşatanlardan biridir.
Ömer Faruk Atabek, atası Ahmet Karahisarî gibi sadece hat sanatı ile değil, bütünüyle Türk süsleme sanatları ile meşgul olmaktadır. Ord.Prof.Dr.Süheyl Ünver’in büyük himmetleriyle geniş bir biçimde yaşayan tezhip ve minyatür konusu da, hemşehrimiz Atabek’in başlıca uğraşlarındandır.
Ömer Faruk Atabek’in son derece mütevazi bir insan olduğunu onu tanıyanlar iyi bilirler. Bu yüzdendir ki, bugüne kadar eserlerini adeta utancından kimsele gösterememiştir. Ama yeğeni Şükrü Koçoğlu onu yüreklendirmiş ve işin büyük yükünü de üstlenerek, dayısının eserlerinin, sanatseverlerin beğenilerine sunulmasını sağlamıştır.
…Öte yandan, Atabek’in Ankara’da sergilenen eserlerinin 06-10 Mayıs 1985 tarihlerinde Eskişehir’de düzenlenecek olan Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftası içerisinde Eskişehir’de sergilenmesi beklenmektedir. 19 Mayıs’ta da Ankara Devlet Güzel Sanatlar Galerisinde, eserleri bir kez daha sergilenecektir. Bütün Afyonkarahisar’lıların iftihar edecekleri düzeyde bir sanatçı olan Ömer Faruk Atabek’in eserlerinin, Afyonkarahisar’da da sergilenmesi şayanı arzudur.”
***
Geniş bir özetini verdiğim bu yazımın yayımlanmasından sonra, Merhum Atabek’ten şu mektubu almıştım:
“Muhterem ve Kıymetli Hemşehrim İrfan’cığım,
İrsal buyurduğunuz Türkeli Gazetesinde şahsıma ait yazınız beni son derece duygulandırdı… Takdir etmek yeteneğe merbut duygusal bir sanattır. Ne yazık ki bu yeteneğe sahip olanlar parmakla gösterebilecek kadar az; toplum içinde de bir tarikat gibi grup oluşturmaktadır.
Yazınızın bu nedenledir ki ifade ettiği mâna ve önemi şahsımda büyük olmuş; sebeb-i sanatım olan Afyonkarahisar’a sevgimiz ve şükranlarımız bu vesile ile dile gelmiştir. Tekrar tekrar teşekkürlerimi; en iyi dileklerimi, selâm ve saygılarımı sunarım.”
Türkeli’de yayımlanan kısa haber-yazımda söz konusu ettiğim, Eskişehir sergisini de naçizane ben düzenlemiştim. Zira o tarihlerde, Eskişehir’de düzenlenmekte olan Yunus Emre Kültür ve Sanat Haftalarının düzenleme kurulunda yer aldığım gibi, bu düzenlemelerde yer alan tüm etkinliklerde, şahsen ve başkanlığını yaptığım Folklor (Halk Kültürü) Araştırmaları Kurumu söz sahibiydi. Eskişehir’de açılan sergiyi müteakip, Atabek’ten, o muhteşem el yazısı ile kaleme aldığı şu mesajı almıştım:
“Aziz Hemşehrim,
Göstermiş olduğunuz yakın ilgi ve candan davranışlarınız; teşvik ve takdirleriniz sanat hayatımın unutulmaz şeref anısı ve takdir bilir varlığınızın yüce sembolüdür. Teşekkürlerimi tekrar eder, en derin saygı ve sevgilerimi sunarım.
Ankara, 14 Mayıs 1985.”
***
Ömer Faruk Atabek’in eserlerini, son olarak kurucusu ve Onursal Başkanı olduğum Afyonkarahisar ve İlçeleri Dayanışma Derneği olarak, Ankara-Çankaya Belediyesi Kültür Merkezi’nde sergiledik.

Ö. Faruk Atabek (sağımda) ve Musa Seyirci’nin arasında ben.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti