Hakkımız var mı?

10 Aralık, 1948’den beri “Dünya İnsan Hakları Günü” olarak kutlanıyor. Birleşmiş Milletler’in İnsan Hakları Bildirgesi’nin kabul edildiği tarihtir 10 Aralık. Dünya nimetlerini paylaşma üzerine kurulan devletlerin bir araya gelip de “İnsanın hakkı şunlardır” demesi gülünç ama; İnsan Hakları Bildirgesi’nin o emperyalist devletleri de kapsaması, “mazlum” dünyanın önündeki görev olarak duruyor.
Peki ne var bu İnsan Hakları Bildirgesi’nde?
Örneklerle sayalım:
-Madde 1: Bütün insanlar hür, haysiyet, ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı dostluk zihniyeti ile hareket etmelidirler.
(Var mıdır bugün, dostluk ve kardeşlik duyguları? Amerika Birleşik Devletleri, ‘özgürlük’ diye Irak’ı bombalarken, Büyük Ortadoğu Projesi diye bir proje ortada dururken, 22 Müslüman ülkenin sınırları değişecek diye tehditler savrulurken, kim, nasıl kardeş olarak kalabilecek?)
-Madde 4: Hiç kimse kölelik veya kulluk altında bulundurulamaz; kölelik ve köle ticareti her türlü şekliyle yasaktır.
(Dünya genelinde egemenlerin oluşturduğu ekonomik sistem, tam da kölelik değil midir? Sadece dünya ölçeğinde bakmayalım; Türkiye’deki asgari ücretten tutun, işçilerin haklarına kadar pek çok konuda ‘modern’ kölelik uygulanmıyor mu? İşverenin de devlete itaat etmesi istenmiyor mu?)
Madde 7: Kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korumasından istifade hakkını haizdir.
(Kanun önünde herkes eşit midir? Bu sorunun yanıtını vicdanımızla verelim lütfen. Aynı kabahati ‘dayı’ olan, ‘dayısı’ olan kişinin işlemesi farklı, ‘gariban’ın işlemesi farklı muameleye tabi tutulmuyor mu?)
-Madde 9: Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz, alıkonulanamaz veya sürülemez.
(Hadi canım! Türkiye’de, Ergenekon sürecinde keyfi tutuklamaları gördük, 28 Şubat dönemindeki sürgünleri gördük. Günümüzde de belirli çevreler dışındaki memurların sürüldüklerini görüyoruz.)
-Madde 11:Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine gerekli bütün tertibatın sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit edilmedikçe masum sayılır.
(Örneğin 26’ncı Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ, tutuklanırken bu madde gözetildi değil mi? NATO’ya, Yargıtay’a saldırı planları havada uçuştu; şimdi hiçbirinin esamisi yok.)
-Madde 13:Herkes herhangi bir devletin sınırları dahilinde serbestçe dolaşma ve yerleşme hakkına haizdir. Herkes, kendi memleketi de dahil, herhangi bir memleketi terketmek ve memleketine dönmek hakkına haizdir.
(TEKEL işçilerini savunmak için, özelleştirmelere karşı gelmek için, bağımsızlık sloganları atılacak açıkhava toplantıları için giderseniz bu özgürlüğü unutun.)
-Madde 19:Her ferdin fikir ve fikirlerini açıklamak hürriyetine hakkı vardır. Bu hak fikirlerinden ötürü rahatsız edilmemek, memleket sınırları mevzubahis olmaksızın malümat ve fikirleri her vasıta ile aramak, elde etmek veya yaymak hakkını içerir.
(Fikrini söyleyebilir herkes, ama telefon konuşmasının kayıtları da bir anda şantaj niyetine ortaya dökülüverir. Bunu göze alıyorsanız konuşun.)
-Madde 23:Her şahsın çalışmaya, işini serbestçe seçmeye, adil ve elverişli çalışma şartlarına ve işsizlikten korunmaya hakkı vardır. Herkesin, hiçbir fark gözetilmeksizin, eşit iş karşılığında eşit ücrete hakkı vardır.
(Kölelik düzeninin hüküm sürdüğü bir dünyadan bahsediyoruz. Bu maddenin birebir uygulanmasını beklemek, hayalperest bir iyimserlik.)
-Madde 27Herkes, topluluğun kültürel faaliyetine serbestçe katılmak, güzel sanatları tatmak, ilim sahasındaki ilerleyişe iştirak etmek ve bundan faydalanmak hakkını haizdir. Herkesin yarattığı, her türlü bilim, edebiyat veya sanat eserlerinden mütevellit manevi ve maddi menfaatlerin korunmasına hakkı vardır.
(Türkiye’de kitapların toplatıldığını biliyoruz. Bu ülkeye has değil elbette kitap toplanması; her memlekette baskıdan bahsedilen dönemler vardır.)