11 Ocak 2014 Cumartesi 02:00:00
Emniyet Müdürlükleri’nin kimi koridorlarında tatlı bir telaş, kimi koridorlarında bir iç burukluğu var.
17 Aralık 2013’ten bu yana operasyonlar, karşı operasyonlar, yakalamalar, bırakmalar, görevlendirmeler, görevden almalar…
Tam bir fırtına yaşanıyor.
Bu fırtınada, “yerinde duran”ın sevinmesi lazım değil mi?
Ama belki de farklı rüzgârlar esiyordur, po-lislerin gönüllerinde.
Örneğin tayini çıkan bir amirin yürüyüşü bile değişiyordur.
Hayal edelim:
Elinde tespih, bir Polat Alemdar edası…
-Oğlum, kap oradan bir çay, demli olsun…
-Emriniz olur müdürüm…
Çevresindeki herkes el pençe divan…
Müdür anlatır:
-Sonra, operasyonu başlattım. Bakanların bile haberi olmadı. Bir baktılar, kapılarının önünde polis… Belgeleri bile karartamadılar…
-Helal olsun müdürüm…
-İşte budur müdürüm…
-Türk polisi göz açtırmaz…
-Sonra ne oldu abi?
-Gazeteleri okumuyor musun oğlum, görevden alındık ya…
-Olsun be müdürüm, sen millete hizmet ettin…
…
“Millete hizmet” elbette herkesin isteği.
Ama “Olsun be müdürüm, millete hizmet ettin” cümlesini duyan ve görevden alınmayan, sürülmeyen, maaşı kesilmeyen polisin gönlü buruk değil mi?
-Biz görevimizi layıkıyla yapmıyoruz herhalde devrem.
-Niye devrem, kim üzdü seni?
-Devrem, bak operasyon yapanlar görevden alındı. Biz yerimizdeyiz…
-Devrem biz Trafik ekibiyiz. Kime operasyon yapalım Allah aşkına?
-Değil mi? Olursan, İstihbarat, Kaçakçılık ve Organize Şube, Asayiş gibi birimlerde olacaksın ki, yaptığın harekât ses getirsin.
-Biz yine sahadayız en azından. Toplum Destekliler ne yapsın devrem, Çocuk Şube ne yapsın, geri bilumum hizmetler ne yapsın?
-Biz ancak tayinleri uzaktan takip edelim. Yok mu bize bir operasyon?
-Devrem haklısın… Da adamın canı çekiyor.
-Haklısın devrem.
…
Hayalimize devam edelim.
Başka bir sohbet şöyle gelişir:
-Okul yıllarımdan bu yana Zaman Gazetesi okuyorum. Cemaatçi miyim şimdi?
-Fişlenmişsindir sen o zaman, terfiyi unut.
-Terfi için alkole mi başlayalım mübarek? Bizi alırken iyiydi de şimdi mi kötü olduk?
-Bak bana. Rahatım yerinde, terfim gelir.
-Senin formülün nedir beyim?
-Bizim rahmetli pederden para kalmıştı 3-5 kuruş. Çoluk-çocuk için ileride lazım olur diye kullanmadık. Kâr payı alalım diye Bank Asya’ya yatırdık.
-Eee, ne ilgisi var şimdi?
-Olur mu abim? Tüm hesabı bu kem-kümler başlayınca Kuveyt Türk’e yatırdım. Sanki takip etmiyorlar mı her şeyimizi. El altından mesaj verdim. Anlamışlardır.
-Anlıyorum seni. Allah ıslah etsin.
Emniyet Müdürlükleri’nin kimi koridorlarında tatlı bir telaş, kimi koridorlarında bir iç burukluğu var.
17 Aralık 2013’ten bu yana operasyonlar, karşı operasyonlar, yakalamalar, bırakmalar, görevlendirmeler, görevden almalar…
Tam bir fırtına yaşanıyor.
Bu fırtınada, “yerinde duran”ın sevinmesi lazım değil mi?
Ama belki de farklı rüzgârlar esiyordur, po-lislerin gönüllerinde.
Örneğin tayini çıkan bir amirin yürüyüşü bile değişiyordur.
Hayal edelim:
Elinde tespih, bir Polat Alemdar edası…
-Oğlum, kap oradan bir çay, demli olsun…
-Emriniz olur müdürüm…
Çevresindeki herkes el pençe divan…
Müdür anlatır:
-Sonra, operasyonu başlattım. Bakanların bile haberi olmadı. Bir baktılar, kapılarının önünde polis… Belgeleri bile karartamadılar…
-Helal olsun müdürüm…
-İşte budur müdürüm…
-Türk polisi göz açtırmaz…
-Sonra ne oldu abi?
-Gazeteleri okumuyor musun oğlum, görevden alındık ya…
-Olsun be müdürüm, sen millete hizmet ettin…
…
“Millete hizmet” elbette herkesin isteği.
Ama “Olsun be müdürüm, millete hizmet ettin” cümlesini duyan ve görevden alınmayan, sürülmeyen, maaşı kesilmeyen polisin gönlü buruk değil mi?
-Biz görevimizi layıkıyla yapmıyoruz herhalde devrem.
-Niye devrem, kim üzdü seni?
-Devrem, bak operasyon yapanlar görevden alındı. Biz yerimizdeyiz…
-Devrem biz Trafik ekibiyiz. Kime operasyon yapalım Allah aşkına?
-Değil mi? Olursan, İstihbarat, Kaçakçılık ve Organize Şube, Asayiş gibi birimlerde olacaksın ki, yaptığın harekât ses getirsin.
-Biz yine sahadayız en azından. Toplum Destekliler ne yapsın devrem, Çocuk Şube ne yapsın, geri bilumum hizmetler ne yapsın?
-Biz ancak tayinleri uzaktan takip edelim. Yok mu bize bir operasyon?
-Devrem haklısın… Da adamın canı çekiyor.
-Haklısın devrem.
…
Hayalimize devam edelim.
Başka bir sohbet şöyle gelişir:
-Okul yıllarımdan bu yana Zaman Gazetesi okuyorum. Cemaatçi miyim şimdi?
-Fişlenmişsindir sen o zaman, terfiyi unut.
-Terfi için alkole mi başlayalım mübarek? Bizi alırken iyiydi de şimdi mi kötü olduk?
-Bak bana. Rahatım yerinde, terfim gelir.
-Senin formülün nedir beyim?
-Bizim rahmetli pederden para kalmıştı 3-5 kuruş. Çoluk-çocuk için ileride lazım olur diye kullanmadık. Kâr payı alalım diye Bank Asya’ya yatırdık.
-Eee, ne ilgisi var şimdi?
-Olur mu abim? Tüm hesabı bu kem-kümler başlayınca Kuveyt Türk’e yatırdım. Sanki takip etmiyorlar mı her şeyimizi. El altından mesaj verdim. Anlamışlardır.
-Anlıyorum seni. Allah ıslah etsin.