Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN

BATAN EKONOMİDE SUÇLU KİM?

Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durum günden güne kötüye gidiyor. Ekonomideki alarm zilleri 3 yıldan beri artarak devam ederken, pandemi sonrası daha da görünür hale geldi. Türk lirası hızla değer kaybediyor. Merkez Bankası rezervleri erimeye devam ediyor, devletin kasası şu anda eksi bakiyede. İşsizlik oranları cumhuriyet tarihinin en yüksek değerlerine ulaştı. Büyüme rakamları eksi değerlerde, ve en önemlisi artan enflasyon rakamları üzerine herkes(!) kara kara düşünmeye başladı. En azından bazılarımız düşünüyoruz da sanırım bu işe kafa yormayan tek kişi Damat Berat oldu. AKP işbaşına geldiğinde 4,53 olan dolar bugün 8 lira, 5.33 olan Euro bugün 10 lira sınırına dayandı. Kendisinin de dediği gibi “O”, dolar’ı kafasına takmıyor. Hatta bir de geçmiş iktidarları suçlayıp, “Bu CHP zihniyeti yok mu” deyip, suçu asırlar öncesine, başkasının üzerine atmaya çalışıyor. Peki bütün bu yaşananların suçlusu gerçekte kim? Aslında bu sorunun cevabını biliyoruz da, neyse.
24 Haziran seçimlerinde “Bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra dolarla, şunla bunla nasıl uğraşılır görün” diyen kimdi?
Cumhuriyetin tüm kazanımlarını özelleştirme adı altında haraç mezat satıp, birilerine peşkeş çekenlerin, elde ettikleri 70 milyar dolar geliri üretime değil de betona, yola yatıranların bugünlerde hiç mi suçu yok? Özelleştirme dahil bütçe gelirlerini yüksek teknoloji gereken ürün imalatına, sanayiye, tarımda ve hayvancılıkta modernleşemeye ayırmak yerine yolcu ve hasta garantili yol, köprü, havaalanı, bina yapıma harcayanların, üretim yerine tüketim ekonomisini, öz varlık yerine kredi anlayışını yerleştiren, dışa bağımlı ekonomi modelini yaratanların suçu yok mu?
Dünyada kimsenin keşfedemediği “Enflasyona bakmaksızın, faizler düşünce yatırımlar artar teorisini” geliştirerek, emirle faizleri indirten, sonuçta negatif reel faize sebep olup yatırımcıyı adeta dolara kaçması için teşvik ederek doları patlatan Cumhurbaşkanımızın suçu yok mu?
Doların yükselişi ile ilgili soru soran spikerle, “Dolarla mı maaş alıyorsunuz” diye dalga geçen, “Ben doları takip etmiyorum” diyebilen Damat Ekonomi Bakanı’nın hiç mi suçu yok?
Yıllarca “Faiz ekonomisi uyguluyorlar” diye başkalarını suçlayan ancak iktidarda kaldığı 18 yılın ardından 2022 yılı için 204 milyar, 2023 yılı için 221 milyar, önümüzdeki 3 yılda toplam 600 milyar lirayı aşan bir faiz yükünü yaratan kim? Bu faizlerin neyin faizi? Kimin yüzünden faizleri ödüyoruz?
Salgında perişan olan esnafın vergi prim borçlarını silmeyip, yandaş müteahhitlerin milyarlarca liralık vergilerini tek kalemde silenlerin hatası yok mu?
Vatandaşlara “Gerçek mümin, yoklukta sabredenmiş” deyip, sarayda misafirlerini altın yaldızlı bardaklarda ejder meyveli smoothie ikram eden, sarayda kullandığı içme suyunu Himalayalardan uçakla getirten, 7 uçak ve yüzlerce makam aracıyla israfın doruklarında dolaşan, günlük masrafı 10 milyon olan saraylarda oturanların, vatandaş kısa çalışma ödeneği ile yaşam mücadelesi verirken zevküsefa içinde yaşayanların suçu yok mu?
2020 yılı bütçesinde üretim ve yatırım bakanlıkları yerine Diyanet İşleri Başkanlığına 8 bakanlığın bütçesinden daha fazla (12,9 milyar TL.) bütçe ayıran; yatırımı kim yapacak, iş adamları mı, imamlar mı diye düşünmeden Diyanet’e Kültür ve Turizm Bakanlığının bütçesinden % 210, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı bütçesinden %171 fazla bütçe ayıranların, onbinlerce üniversite mezunu, mühendis ve atanamayan öğretmen kadro beklerken, personel sayısı 130.000 kişi olan Diyanet İşleri Başkanlığına 5000 yeni kadro açanların suçu yok mu?
Ekonomideki bozulmanın suçlusu sizce kim?

 

İNSANLAR KAÇAK İÇKİDEN Mİ YOKSA VERGİDEN Mİ ÖLÜYOR

 

Son haftalarda sahte alkol tüketimi nedeniyle ölenlerin sayısı 67 kişiye yükseldi. Öncelikle belirteyim ki alkol sağlığa zaralıdır. Ve alkolün ve sigaranın zararları konusunda insanlarımıza ilkokuldan başlayarak eğitim verilmelidir. Bu yazı alkol kullananları savunmak için değil, sahte alkol nedeniyle ölen insanlarımızın yaşam hakkını savunmak için kaleme alınmıştır. Gelelim konumuza. İnsanlar niye sahte alkol tüketiyor? Ucuza aldığı alkolle sıkıntı yaşayacağını, yaşamınının tehlikeye gireceğini bile bile ucuz alkole neden yöneliyor? Çünkü, alkol fiyatları çok yüksek. Alkol fiyatlarını bilerek çok yükselten iktidar aslında kaçak içkiye zemin hazırlıyor. Son 18 yılda rakıya %1800 zam yapılmış. Son bir yılda resmi alkol tüketimi düşerken, devletin içkiden elde ettiği vergi geliri yüzde 650 artmış. Diğer yandan son üç yılda kayıt dışı rakı üretiminin 4 milyon litreden 8 milyon litreye çıktığı, kaçak rakı nedeniyle devletin 1.5 milyar dolar vergi kaybına uğradığı belirtiliyor. Siz ne kadar engellerseniz engelleyin alkol alımına engel olamıyorsunuz. Hatta onları sağlıksız tüketime, sahte alkole yönlendiriyorsunuz. O kadar yüksek vergiler olmasa, insanlar sahtesini almaya mecbur kalmaz. Alkol oranı %45 olan 70’lik rakının; Bayi kârı dâhil ürün fiyatı: 47,63 TL, üzerine 87,97 TL ÖTV, 24,40 TL KDV olmak üzere 112,37 TL vergi bindiriliyor. Böylece satış fiyatı 160,00 TL oluveriyor. Ürün fiyatına göre vergi oranı %234. Yani devlet insanları adeta sahte içki almaya ya da yapmaya yönlendiriyor. O zaman siz söyleyin. İnsanlar sahte içkiden mi ölüyor, yoksa yüksek ÖTV ve KDV’den mi?
Son Söz; “Biri sizi bir defa aldatırsa suç onundur. İkinci defa aldanırsanız, bilin ki suç sizindir” Sarah Bernhardt

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti