26 Nisan 2010 Pazartesi 03:00:00
“Allah katında din, şüphesiz İslâmiyet’tir. Ancak, Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini kim inkâr ederse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görür.”(Al-i İmran 19)
Kimileri Allah’ın dosdoğru dinine girerken kimileri de Allah dininden ayrılıp ihtilâf ettiler. Peki niye ayrılmışlar bu insanlar? Allah’ın dini dururken niye başka başka dinlerin peşine takılmışlar? Arlarındaki azgınlıktan dolayı, samimi olmamalarından dolayı, birbirlerine düşmanlıklarından, kibirlerinden, kıskançlıklarından dolayı. Eğer bu insanlar gerçekten din konusunda samimi olsalardı, samimiyetle Allah’a kul olmak isteselerdi, samimiyetle yollarını, dinlerini Allah’a sormuş olsalardı niye ayrılsınlar böyle? İşte Allah’ın dini ortada. İşte Allah’ın kitabı ortada. İşte Resûlün tertemiz yolu ortada. Ama dünya menfaatleri kulluğun önüne geçmiş, ihtiraslar ön plana geçmiş, azgınlaşmışlar ve herkes ayrı ayrı yollar, ayrı ayrı dinler ortaya çıkarmışlar.
Ama kim Allah’ın âyetlerine küfreder, Allah’ın âyetlerini, Allah’ın dinini, Allah’ın yolunu örterek, örtbas ederek, görmezden gelerek bir hayat yaşarsa bilesiniz ki Allah hesabı çok çabuk görendir, defterlerinizi çok çabuk dürendir.
“Ey Muhammed! Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, “Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah’a verdim,” de. Kendilerine Kitap verilenlere ve kitapsızlara: “Siz de İslâm oldunuz mu?”de, şâyet İslâm olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.” (Ali İmran 20.)
Ey peygamberim, eğer şimdi Allah’ın dini ortadayken, Allah’ın yolu apaçık ortadayken hâlâ bu adamlar seninle tartışmaya giriyorlarsa. Tabi önce hitap Rasûlullah efendimizedir. Rabbimiz peygamberine ve onun şahsında da kıyâmete kadar tüm peygamber yolunun yolcusu mü’minlere diyor ki: Ey peygamberim ve ey mü’minler, eğer din konusunda, Allah konusunda, Allah’ın gönderdiği hayat programı konusunda seninle, sizinle tartışmaya giriyorlarsa, deyin ki onlara, “Ben Müslümanım” “Biz Müslümanız” Ben Rabbime teslim oldum. Ben irademi Rabbime teslim ettim. Ben boynumdaki ipin ucunu Rabbime verdim. Tüm hayatımda sadece O’nu dinler, sadece O’nun çektiği yere giderim. O’nun seçimini kendim için seçim kabul ettim. Ben sadece O’nun benim adıma gönderdiği hayat programını uygular, sadece O’nun istediği gibi bir hayat yaşarım. Ben bir Müslümanım ve benim inandığım dinim budur. Benim yolum budur.
Böylece kendisini, inancını ortaya koyan bir Müslümanla diğer din mensupları arasında bir tartışma söz konusu olursa, öteki dinlere, öteki yollara gidenler eğer Müslümanla bir münazaraya girişirlerse, Allah diyor ki siz deyin ki ben rabbime teslim oldum. Ben Müslüman oldum deyin.
De ki, ben yönümü, benimle beraber olanlarla, benim safımda olanlarla birlikte, bana tabi olup, benim dinimi, benim inancımı paylaşanlarla birlikte Allah’a teslim ettim. Ben yüzümü mü’minlerle birlikte Allah’a döndürdüm. Ben kendimi Allah’a teslim ettim. Benim dinim, benim yolum, benim inancım, benim tavrım budur, bundan başkasını da bilmem deyin.
Ve kendilerine kitap verilenlere, kitaptan nasibi olanlara, Allah’ın kendilerini kitap bilgisine ulaştırdıklarına, ehl-i kitaba ve Ümmîlere, yâni kitap konusunda anadan doğma olanlara, kitaptan, Allah bilgisinden habersiz hiçbir şey bilmeyenlere de ki: Yâni hem kitap konusunda, vahiy konusunda bildik iddiasında bulunup, kendilerini Allah’ın kitaplarından birisine izâfe edip ama kitapla uzaktan ve yakından hiçbir ilgileri kalmayanlara. Bizler kitap ehliyiz, bizim de bir kitabımız var dedikleri halde Allah’ın kitabını, Allah’ın dinini bir kenara bırakıp, bu dinin temel kaynakları olan Allah’ın kitabını ve Resûlünün sünnetini bir kenara bırakıp kendilerince bir din, kendilerince bir İslam ortaya koyanlara, kendi hevâ ve heveslerine tabi olanlara ve din konusunda, kitap konusunda hiçbir şey bilmeyen Ümmîlere de ki:
Sizler de Müslüman oldunuz mu? Sizler de Allah’a, Allah’ın dinine, Allah’ın yoluna teslim oldunuz mu? Sizler de La İlâhe İllallah dediniz mi? Sizler de Allah ve Resûlüne evet dediniz mi? Sizler de teslimiyet dini olan İslâm’a girdiniz mi? Eğer onlar da Müslüman olurlarsa, onlar da Allah’a teslim olurlarsa onlar da hidâyeti bulmuş, hidâyete ermiş olurlar. Eğer gecelerinde ve gündüzlerinde, tüm hayatlarında kendi hevâ ve heveslerini, kendi bilgisizliklerini bir tarafa bırakır da Allah’ın istediği biçimde Lâ İlâhe İllallah diyerek Müslüman olurlarsa, Allah’ın dinine, Allah’ın yoluna girerlerse hem dünyada, hem de âhirette kurtuluşa ermiş olurlar. Dünyaları da güzel olur, âhiretleri de mamur olur.
Ama böyle yapmazlar da Allah’tan, Allah’ın dininden yüz çevirirler, reddederler, küfrederlerse sana düşen de sadece tebliğdir peygamberim. Teslim olup kurtuluşa ererlerse ne ala, değilse Allah’ın bu kitabına ve peygamberin örnekliliğine evet demezlerse o da kendilerinin bileceği bir şeydir. Sen hiç üzülme, hiç tasalanma, çünkü Allah, kullarına basîrdir, Allah kullarını her ân görmektedir.
“Allah’ın âyetlerini inkâr edenlere, haksız yere peygamberleri öldürenlere, insanlardan adâleti emredenleri öldürenlere elem verici bir azabı müjdele.” (Ali İmran 21.)
“Allah katında din, şüphesiz İslâmiyet’tir. Ancak, Kitap verilenler, kendilerine ilim geldikten sonra, aralarındaki ihtiras yüzünden ayrılığa düştüler. Allah’ın âyetlerini kim inkâr ederse bilsin ki, Allah hesabı çabuk görür.”(Al-i İmran 19)
Kimileri Allah’ın dosdoğru dinine girerken kimileri de Allah dininden ayrılıp ihtilâf ettiler. Peki niye ayrılmışlar bu insanlar? Allah’ın dini dururken niye başka başka dinlerin peşine takılmışlar? Arlarındaki azgınlıktan dolayı, samimi olmamalarından dolayı, birbirlerine düşmanlıklarından, kibirlerinden, kıskançlıklarından dolayı. Eğer bu insanlar gerçekten din konusunda samimi olsalardı, samimiyetle Allah’a kul olmak isteselerdi, samimiyetle yollarını, dinlerini Allah’a sormuş olsalardı niye ayrılsınlar böyle? İşte Allah’ın dini ortada. İşte Allah’ın kitabı ortada. İşte Resûlün tertemiz yolu ortada. Ama dünya menfaatleri kulluğun önüne geçmiş, ihtiraslar ön plana geçmiş, azgınlaşmışlar ve herkes ayrı ayrı yollar, ayrı ayrı dinler ortaya çıkarmışlar.
Ama kim Allah’ın âyetlerine küfreder, Allah’ın âyetlerini, Allah’ın dinini, Allah’ın yolunu örterek, örtbas ederek, görmezden gelerek bir hayat yaşarsa bilesiniz ki Allah hesabı çok çabuk görendir, defterlerinizi çok çabuk dürendir.
“Ey Muhammed! Eğer seninle tartışmaya girişirlerse, “Ben bana uyanlarla birlikte kendimi Allah’a verdim,” de. Kendilerine Kitap verilenlere ve kitapsızlara: “Siz de İslâm oldunuz mu?”de, şâyet İslâm olurlarsa doğru yola girmişlerdir, yüz çevirirlerse, sana yalnız tebliğ etmek düşer. Allah kullarını görür.” (Ali İmran 20.)
Ey peygamberim, eğer şimdi Allah’ın dini ortadayken, Allah’ın yolu apaçık ortadayken hâlâ bu adamlar seninle tartışmaya giriyorlarsa. Tabi önce hitap Rasûlullah efendimizedir. Rabbimiz peygamberine ve onun şahsında da kıyâmete kadar tüm peygamber yolunun yolcusu mü’minlere diyor ki: Ey peygamberim ve ey mü’minler, eğer din konusunda, Allah konusunda, Allah’ın gönderdiği hayat programı konusunda seninle, sizinle tartışmaya giriyorlarsa, deyin ki onlara, “Ben Müslümanım” “Biz Müslümanız” Ben Rabbime teslim oldum. Ben irademi Rabbime teslim ettim. Ben boynumdaki ipin ucunu Rabbime verdim. Tüm hayatımda sadece O’nu dinler, sadece O’nun çektiği yere giderim. O’nun seçimini kendim için seçim kabul ettim. Ben sadece O’nun benim adıma gönderdiği hayat programını uygular, sadece O’nun istediği gibi bir hayat yaşarım. Ben bir Müslümanım ve benim inandığım dinim budur. Benim yolum budur.
Böylece kendisini, inancını ortaya koyan bir Müslümanla diğer din mensupları arasında bir tartışma söz konusu olursa, öteki dinlere, öteki yollara gidenler eğer Müslümanla bir münazaraya girişirlerse, Allah diyor ki siz deyin ki ben rabbime teslim oldum. Ben Müslüman oldum deyin.
De ki, ben yönümü, benimle beraber olanlarla, benim safımda olanlarla birlikte, bana tabi olup, benim dinimi, benim inancımı paylaşanlarla birlikte Allah’a teslim ettim. Ben yüzümü mü’minlerle birlikte Allah’a döndürdüm. Ben kendimi Allah’a teslim ettim. Benim dinim, benim yolum, benim inancım, benim tavrım budur, bundan başkasını da bilmem deyin.
Ve kendilerine kitap verilenlere, kitaptan nasibi olanlara, Allah’ın kendilerini kitap bilgisine ulaştırdıklarına, ehl-i kitaba ve Ümmîlere, yâni kitap konusunda anadan doğma olanlara, kitaptan, Allah bilgisinden habersiz hiçbir şey bilmeyenlere de ki: Yâni hem kitap konusunda, vahiy konusunda bildik iddiasında bulunup, kendilerini Allah’ın kitaplarından birisine izâfe edip ama kitapla uzaktan ve yakından hiçbir ilgileri kalmayanlara. Bizler kitap ehliyiz, bizim de bir kitabımız var dedikleri halde Allah’ın kitabını, Allah’ın dinini bir kenara bırakıp, bu dinin temel kaynakları olan Allah’ın kitabını ve Resûlünün sünnetini bir kenara bırakıp kendilerince bir din, kendilerince bir İslam ortaya koyanlara, kendi hevâ ve heveslerine tabi olanlara ve din konusunda, kitap konusunda hiçbir şey bilmeyen Ümmîlere de ki:
Sizler de Müslüman oldunuz mu? Sizler de Allah’a, Allah’ın dinine, Allah’ın yoluna teslim oldunuz mu? Sizler de La İlâhe İllallah dediniz mi? Sizler de Allah ve Resûlüne evet dediniz mi? Sizler de teslimiyet dini olan İslâm’a girdiniz mi? Eğer onlar da Müslüman olurlarsa, onlar da Allah’a teslim olurlarsa onlar da hidâyeti bulmuş, hidâyete ermiş olurlar. Eğer gecelerinde ve gündüzlerinde, tüm hayatlarında kendi hevâ ve heveslerini, kendi bilgisizliklerini bir tarafa bırakır da Allah’ın istediği biçimde Lâ İlâhe İllallah diyerek Müslüman olurlarsa, Allah’ın dinine, Allah’ın yoluna girerlerse hem dünyada, hem de âhirette kurtuluşa ermiş olurlar. Dünyaları da güzel olur, âhiretleri de mamur olur.
Ama böyle yapmazlar da Allah’tan, Allah’ın dininden yüz çevirirler, reddederler, küfrederlerse sana düşen de sadece tebliğdir peygamberim. Teslim olup kurtuluşa ererlerse ne ala, değilse Allah’ın bu kitabına ve peygamberin örnekliliğine evet demezlerse o da kendilerinin bileceği bir şeydir. Sen hiç üzülme, hiç tasalanma, çünkü Allah, kullarına basîrdir, Allah kullarını her ân görmektedir.
“Allah’ın âyetlerini inkâr edenlere, haksız yere peygamberleri öldürenlere, insanlardan adâleti emredenleri öldürenlere elem verici bir azabı müjdele.” (Ali İmran 21.)