Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Elif Çaylıoğlu

DUA-7

Rabbimizin bize verdiği donanımla bu dünyaya geliriz. Bu donanımı nasıl maksimum verimlilikte kullanacağımızı Rabbimizden ve Rasulullah (SAV)’den öğreniriz. Elimizde son model bir cep telefonu var, telefon çalıyor ama biz hangi tuşla cevap vereceğimizi bilmiyoruz, sürekli yanlış tuşlara basıp telefonu kullanılmaz hale getiriyoruz, bu durumda bu telefondan faydalanamayız. Oysa telefonu kullanım kılavuzuna göre kullanmaya çalışırsak o zaman istediğimiz verimi alırız. Rabbimizin bize verdiği donanımdaki fıtrat manaları Allah’ın fıtratına uygun olup bize ahsen-i takvim özellik kazandırır; bu mananın bulunma yeri kalptir. Örnekteki kullanma kılavuzu, fıtrat manasının kalpte açılmasına yöneliktir. Müstakilen var ve muhtar olanın ancak Allah olduğu idrakiyle kalbimiz hakiki manaya ulaşır ve kalıbımızdan bu manaya uygun filler meydana gelir. Biz tüm bunları aklımızla yaparız; akıl fıtrat manasının kimliğidir.
İnsan fıtrat manasını nasıl bozar?
Örnek üzerinden konuşursak, fıtrat manası kullanma kılavuzuna uyulmayarak bozulur. “Müstakilen var ve muhtar ancak Allah’tır” demeyen kalpten çıkan fiiller kendiliğinden bu zannı destekler şekilde olacaktır. Bu halin son ürününün konuşma dili olduğunu öğrenmiştik. Konuşma diliyle kendini ele veren nefsin şerri kalbe görevini yaptırmaz, onu hasta eder. Kalbin görevini yapması ve fıtrat manasında fiillerin ortaya çıkması için aklın devreye girmesi, nefsin şerrinin konuşma dilinin sesini kesmesi gerekir.
Nefsin şerrinin konuşma dili nasıl kesilir?
Rasulullah (SAV)’den öğrendiğimiz “Ya hayr konuş, ya da sus” hadisi nefsimizin şerrinin konuşma dilini keser. Bu hadisi düstur edinen kişi Hak’tan başka bir şey konuşmaz hale gelir. Bu aklımızın zekâtıdır…
Komşumuz geldi ve dedikoduya kapı açacak bir durum anlatıyor. Dinledikten sonra hiç yorum yapmadan “Hayr olur inşaAllah.” dersek nefsin şerrinin konuşma dilinin sesini kesmiş oluruz. Konuyu daha derinleştirecek sorularla araştırmaya çalışır, olumsuz yorum yapmaya başlarsak nefsin şerrinin etkisi altında kalırız.
“Ya hayr konuş ya da sus” hadisiyle hayatına yön veren inanan için nefsin şerri fonksiyonsuz hale gelir, artık ağzından çıkan her şey Hakk olur. Dolayısıyla, o kavli duasıyla Rabbine sığınışını fiili duasıyla da gerçekleştirir. Bu halle yaşayan bir inanan hem nefsinin şerrinin konuşma dilini kullanmayıp şeytanın tuzağına düşmediği için kendi huzurludur hem de karşısındaki insanı dedikodu günahından alıkoyduğu için sevap kazanmıştır.
Dedikodu öyle bir zulmettir ki sadece zannlarla çalışır. Bunu şöyle düşünmeye çalışalım: Bize çok kıymetli bir mücevher hediye verildiğinde onu korumaya, özenle muhafaza etmeye çalışırız, kirlenmemesi için kaç kat koruma yaparız. Aslında kalbimiz de böyledir, bizim için mücevher hükmündedir. Kalbimizi, kirletecek her türlü pislikten korumamız gerekir. Çünkü kalbimizi kirletecek bu pislikler nefsimizin şerriyle harekete geçer; zanlarımız çalışır ve biz kötü düşünür, dedikodu yaparız. Bu hasletlerden dolayı; bu dünyada kalbimizde bir daralma oluşturup, ahiretimiz için de yanlış fiiller ortaya koymuş oluruz. Kalbimizin üzerini kaplayan sadrımız bu sıkıntılarla daralır, tarifsiz sıkıntıların içine düşmüş oluruz. Hepimizin hayatımızda zaman zaman yaşadığı bu psikolojik rahatsızlıkların ilacını Rasulullah (SAV) 1400 yıl önce bize vermiştir; bunun gayretinde olursak “Ya hayr konuş ya da sus” reçetesiyle şifalanan her zerremiz Hakk yolda selamete erer. Dilimizden çıkan Hakk yolda kelimelerle sadrımız genişler ve kalbimiz iman nuruna erişir. Bu halle yaşayan inanan için artık kalpten fıtrat manasının aksine bir fiil çıkması mümkün değildir. Her zaman huzurda olduğunun bilincindedir, her zaman huzurludur. Girdiği ortamda etrafına yaydığı iman nuru ile hemen fark edilir. Böyle bir inananla aynı ortamda bulunmak bile bizim iç dünyamızda bir sekine oluşturur. Bu hali yaşamak ancak fıtrat manalarının kalpte açığa çıkmasıyla mümkün olur.
Rasulullah (SAV)’ın duasıyla Rabbimize sığınıyoruz:
“Allahümme elhimniy rüşdiy ve eızniy min şerri nefsiy”
“Allahım, bana rüştümü ilham et ve nefsimin şer olacak davranışlardan beni koru, sana sığınırım (âmin)”

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti