Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep; Ya Hu -277- VESVESE DOĞRU TANIMLANMALIDIR

Vesvesenin ne olduğu hep merak edilir. Vesvese doğru tanımlanmalı ki anlaşılsın. Vesvese nedir? Vesvese, batılı cazip göstererek seni Hakk yoldan uzaklaştıran fikir, heva ve heveslerdir. Vesvese size batılı cazip gösterir. Öyle cazip gösterir ki sizi Hakk yoldan alıkoyar! Kişiyi Hakk yoldan alıkoyacak, çevirecek cazip fikirlerin, heva ve heveslerin hepsi vesvesedir; şeytanın vesvesesi esas itibariyle budur! Eğer siz bu vesveseyle yaşıyorsanız, vesvese diye tarif ettiğiniz diğer şeyler şeytan için çerez sayılır, artık onlar çok kolaydır. Vesvese konusunda yaygın bir yanılgıyı da söyleyelim: Bizi yaşadığımız hayatın kuralları ve hali perdelediği için biz hayatta kapıldığımız evhamları vesvese zannediyoruz. Elbette onlardan da Allah’a sığınacağız ama bizim için birinci derece tehlikeli olan ve ayetlerde bahsedilen vesvese onlar değildir, bu tarif ettiğimizdir.
Vesvesenin tesirinin nereye olduğunu da bilmek lazım: Nereye? Nas-5’ten anlıyoruz ki vesvesenin tesiri sadradır. Şeytanın sadra tesir ettiğini Nas Sûresi söylüyor: O ki insanların sadırlarında vesvese üretir.
Şeytan kalbe tesir edemez. Kalb Allah’ın elindedir, kalbin yazısını Allah yazar. Şeytan ancak kalbin üstünü örter ki böylece ona esfele safiliyn yapı hâkim olsun. Bu yüzden vesvesesini, tesirini sadra yapar. Tabi, bu durumda sadrında iyi bilinmesi lazım; nedir sadr? Sadr sizin hissetme alanınızdır, “ben” dediğinizde kast ettiğiniz, hissettiğiniz alanın tümü sadırdır. Göğse sadır denmesi bu alanı temsilendir. Evet, eğer sadra nefsin şerri hâkimse, yönetim ondaysa, sadrı o zalim hükümdar yönetiyorsa, onun kulağına kendince cazip işleri fısıldar. Nas Suresi o vesveseyi, o fısıldayışı şöyle tarif eder: Bıkmadan, usanmadan, yılmadan, devamlı aynı şeyi tekrarlar; üst üste, üst üste vesvese; sen vazgeçersin yapar, vazgeçersin yapar, ikna edinceye kadar… Şeytan böyle bir vesvese üretendir ama bu vesveseyi ancak levvame savaşında olan fark eder. Savaşta olmayan böyle bir fitin, dürtmenin olduğunu fark etmez. Çünkü ona sahip çıkıyor, şeytanın vesveselerine “benim fikirlerim” diyor. O kişi vesveseyi sahiplenir, şeytana bırakmaz. Levvame savaşında olan ise kendisinde Furkan açılmaya başladığı için, bu sebeple de Hakk ve batıl dilini anlamaya başladığı için, vesveseyi fark etmeye başlar ve “şeytan beni dürttü” der. Onu fark ettiğinde kul hemen Allah’a sığınmalıdır.
Nas Sûresi 6, “minel cinneti ven nas” diye biter: Yani “sadrınıza gelen vesvese cinlerden ve insanlardan” der. Önceki ayet şeytanın sadra vesvese verdiği söyledi, şimdi şeytanın kim olduğu söyleniyor: Cinler ve insan! Cinlerden ve insandan olanlar sadra vesvese verir.
Anlıyoruz ki “şeytaniyet” yapılan işin, görevin ismidir. Bu işle görevlendirilmiş bir gurup cinin meslekleri o olduğu için onlar şeytan diye anılır. Ama insan da bu işi yapan gruptadır. Ne ile? “A” Takdim Formu dediğimiz asi yapısıyla! Ve lütfen dikkat ediniz: “A” Takdim Formu’nun şeytaniyet gücü, bu işle görevli cinni şeytandan fazladır. Çünkü elinde esma-i külleha var, yani şeytanda olmayan yetenekler onda var!
Şeytanla ilgili bir diğer özellik, onun “Ben Allah’tan korkarım” demesidir. Oysa sizdeki şeytaniyet, yani “A” Takdim Formu yapısı Allah’tan korkmaz! Hatta görürüz ki, kişideki “A” Takdim Formu yapısı şeytana pabucunu ters giydirir.
A’raf Sûresi 200: “Eğer şeytandan bir nez’ğ (bir fit, fitneye düşürecek bir fikir) seni dürterse hemen Allah’a sığın. Çünkü O Semîun Aliym’dir.”
Fussılet Sûresi 36: “Eğer şeytandan bir nez’ğ (bir fit) seni dürterse hemen Allah’a sığın. Muhakkak ki O Semîun Aliym’dir.”
Dedik ki, ayetlerdeki “fit”i ancak savaşta olan fark eder. Savaşta olmayan böyle bir fitin, dürtmenin olduğunu fark etmez. Çünkü ona sahip çıkıyor, şeytanın vesveselerine “benim fikirlerim” diyor, bu yüzden onu şeytana bırakmıyor. Levvame savaşında olan mümin ise kendisinde yavaş yavaş Furkan açıldığı için, Hakk diliyle batıl dilini anlamaya başladığı için, vesveseleri fark etmeye başlar ve “şeytan beni dürttü” der. İşte ayet bunu fark edenler için “onu fark ettiğinde hemen Allah’a sığın, O Semîun Aliym’dir” diyor. Bu yüzden bizim bir sığınma biçimimiz de “euzü billahi’s semi’ıl aliymi mineş şeytanir raciym”dir. Özellikle sabah akşam okuduğumuz “Lev enzelna”ya (Haşr Suresi son ayetlerine) başlarken bu sığınışı üç defa söyleriz. Bu bize ayetle öğretilen sığınma biçimidir, “Allah’a böyle sığının” denilmiştir.
Şeytanın, şeytaniyetin, daha doğrusu esfele safiliyn insanın veya açık ismiyle “A” Takdim Formu “BEN”in önemli bir özelliği vardır ki o acelecidir. Acelecidir! Sadrına verilen vesveseye uymak için öyle acele eder ki! Bu acele yüzünden vesveseyi vereni göremez ve vesveseye hızla sahip çıkar. Kaynağını incelemez, “o fikir benim” der ve hemen vesveseyi sahiplenir, sonra da onu kendinde yanlış bir amele çevirir.
Ra’d Sûresi 6: “(İnsanlar) senden, haseneden (hayrdan) önce seyyie’yi (batılı) acele isterler.”
Bir de böyle “bâtılı acele istemek” özelliği vardır; batılı acele isterler. “Hayrı sonra da yaparız, o sonra da olur, hakikatleri sonra da dinleriz, şimdi söylemeseniz de olur, şu yanlışları bize biran önce verin” derler. Yapıları böyledir. Neden?
Şura Sûresi 18: “Ona (o saate, hesap gününe, cezalandırma, karşılık verme günlerine) iman etmeyenler onu acele isterler. İman edenler ise ondan müşfiktirler (o an için korkuyla ürperirler). Ve bilirler ki o gün kesinlikle Hakk’tır. Dikkat edin, o saat hakkında tartışanlar, muhakkak uzak bir dalal (sapıklık) içindedirler.”
Acele etme sebepleri, o güne iman etmemeleridir, o günün onların umurlarında olmamasıdır. Ahiretin umurda olmaması, onu umursamamak aceleyi getiriyor. Neyle ilgili bir acele? Tersini yapmakla ilgili… Tersini yapmakta aceleci oldukları için “gelecek gün”e de acele ediyorlar! Ve ayet uyarıyor: Dikkat edin, o saat hakkında tartışanlar, muhakkak uzak bir dalal (sapma) içerisindeler. Çünkü inanmayanlar vesveseye öyle bir dalar ki, “hesap” diye bir şey düşünmezler. Böylece, onların vesvesedeki acelecilikleri hayat için aceleye dönüşür ve geri dönemeyecekleri bir sapıklık içine düşerler…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti