Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep; Ya Hu -282- ESMA KESRETİNE GİRMEK

“Daima bir yeri tutup bir yerden başlayın” prensibi gereği biz şimdi bir yere tutunup ilerlemeye çalışacağız. Tutunacağımız şey kişideki “Aliymun bi zatis’sudur” esmasıdır. Bu esmanın varlığı sebebiyle, siz “ben de içimden geçeni biliyorum, ben de kendim için aliymun bi zatis’sudurum” diyebiliyorsunuz. Kaydı oluşturan esmalar kişinin kaydında tek esma gibidir, kaydınızı oluşturan tüm esmalar “sizi kul yapan tek esma” olur.
Kişinin kaydında bir “B” kaydı bir de “A” kaydı vardır. Esas kayıt yani esas esma “B” kaydıdır, “B” formudur. Kaydınızdaki “A” kaydı, “B” kaydının izdüşümü olup onun illegal kopyasıdır. Kaydın bu kopyası, sahtesi, korsanı da ahseni takvim olan esası da bir esma kompozisyonudur. İşte siz, kaydınız olan o kompozisyonun tek esma oluşturması nedeniyle o esmaya kendi adınızı verirsiniz. O tek esma esmalardan oluşan bir esmadır. Tüm esmalardan oluşan o kompozisyon tek başına bir esma olur ki sizi kul yapan o tek esmadır. Eğer bu fark edilmezse kişi esma kompozisyonundaki bazı esmalara karşı çıkar. Şöyle: Esma kompozisyonu “esma-i külleha”dan gelen bir kompozisyondur ve o esmalar hepsi birer cüzdür. Bu yüzden, kayıttaki tüm esmalara zahir gözüyle “cüz” deriz. İlmî suret böyle meydana gelir, cüz olmasa ilmî suret olmaz. Ancak cüzle ilgili bir yanlış anlaşılmayı da bir iki cümleyle izale etmeye çalışalım. Cüz tabiri kendisiyle ilgili bazı tartışmalara, yorumlara, farklı bakışlara sebep olmuştur. Aynı şey “irade” için de geçerlidir. Örneğin, “aliymun bi zatis sudur” özelliği bizde de var ve biz bunu Allah’ın “aliymün bizatissudur” esmasından bir cüz kabul ediyoruz. Tamam. Peki, iş “mürid” esmasına yani “irade”ye gelince bazıları neden “bende cüzi irade yok” diyor. Lütfen o tuzağa düşmeyin, o bir hayaldir. Cüzi iradesi olmayan kul olmaz. Eğer kişi kulsa, “BEN” diyorsa, bütün esmaların onda cüzü vardır ve buna irade de dâhildir. İster “A” takdiminde olsun ister “B” takdiminde, “BEN” diye kendini takdim ettiğin birşey varsa, bakın bir koşul söylüyoruz, kendini “BEN” diye takdim ettiğin bir kayıt varsa diyoruz, işte o cüzdür. Kulun kaydındaki her esma ve esma birleşimleri birer cüzdür. Eğer kula “A” ve “B” yapılardan kurtulmak nasip olursa kayıt kalmaz. Sadece kaydın/cüzün izi, kokusu kalır ki o başka bir haldir. Bunu okuyunca hemen o hali hayalleyip oraya tutunursanız amel yapamazsınız. Tırmanabilmek için, ilerleyebilmek için idrakinize göre o an tutabileceğiniz bir yere tutunmalısınız.
Anlaşılması gereken ve tartışmak gerekiyorsa tartışılması gereken yere gelelim: Cüzler muhtar mıdır? Mesele budur, bunu tartışırsanız doğruyu bulusunuz. “Cüzi irade vardır-yoktur” tartışmasına giren yanılır. Cüzî irade olmadan olmaz. “Allah’ta var olana” nasıl yok deriz? Küllî irade var, onun sendeki kısmı cüzi irade! “Var” diyorsan o cüzdür. “BEN” diyorsun ya! İrade’nin küllünün sendeki kısmına “BEN” diyorsan, kavrayabildiğin ve “BEN” dediğin o yanına cüz denir. Ama önemli olan şudur: “Cüz” demek “müstakil” demek değildir. Bu yüzden, “cüzî irade muhtardır” dersen şirke girersin. “Cüzî irade” vardır ama müstakil ve muhtar değildir. Kulluk yapmak için gerekli “BEN” deyişe yasal yanlış demiştik, Sahibi izin verdiği için! “Anlayabilmen için bu kadar yanlışa izin var” diyor. Aksi halde kul ortaya çıkmaz, kul yasal yanlışla ortaya çıkar. Bu “BEN” deyiş yanlış ama yasaldır ve “tahir” sınıfındadır Bir de yasal olmayan yanlış var. Kişinin kendindeki “Asi” Takdim Formu’na “BEN” demesi! Yasal olmayan bu hal necistir, şımarık haldir, haddi aşmaktır.
Şimdi “aliymün bizatissudur” esmasını anlamada bizim için zahir olana dönelim: Sizde ve her ilmî suret boyutunda aynı anda, her biri için ayrı ayrı ve birini diğerine karıştırmayan bir “aliymun bi zatis sudur” var. Sizde ve her ilmi surette! İlmî suret denilince yalnız insanı düşünmeyin. Aliymun bi zatis sudur hem sizde hem de her ilmî suret boyutunda var. Bütün ef’al âleminde… Ef’al âlemini “tek bir ilmî suret” olarak düşünün, aynı anda hem onda hem de her bir ilmi suret için ayrı ayrı ve birini diğerine karıştırmayan bir “aliymun bi zatis sudur” var.
“Aliymun bi zatis sudur”u anlamak önemli, çünkü bu esma bizim somut yakalayabildiğimiz en önemli esmalardandır. Eğer bu esmayı somutlaştırıp yakalayabilirsek, bütün esmaları çözecek ipucunu yakalayıp esma âlemine hızla girebiliriz. Esma kesretine girmek çok önemlidir. Çünkü kişi tanrı kesretinden, yani insan kesretinden (zulmani kesretten) esma kesretine geri dönüşsüz girerse velayet kapısından girmiş olur. Esma kesreti velayet içerir, o yüzden esma kesretinin bir yerinden tutmak lazım.
Bu bakışla “aliymun bi zatis sudur”u düşünün ve “ben de içimden geçeni bilirim” derken neyi kastediyorsanız onu yakalayın. “Ben de içimden geçeni bilirim” halini her yaratılan için düşünün; dünyadan gitmiş, gelecek tüm ilmi suretler ve her detayında. En küçük alt yapısı neyse; molekül, atom ve atom altı parçacıklar, çünkü onlar da birer varlık. Tümündeki her detayı hem ayrı ayrı bilen, hem de bütün onları ef’al âlemi olarak tek düşündüğünüzde o halini bilen… Ef’al âleminin tek bir bütün olarak içinden geçeni bilen, ondaki detayların hepsini aynı anda bilen ve karıştırmayan ve bu olayın kendisine yük olmadığı bir düşünceyi düşünün… Bunu düşündüğünüzde, “Allah aliymun bi zatis’sudur” derken ne denmek istendiğini anlamaya başlamış oluruz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti