Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep; Ya Hu -293- SİZDEN BİRİ ARZU EDER Mİ Kİ…

İnfak etmenin gerçek manası içerisinde eşlerin birbirlerine davranışları, ebeveynlerin çocuklarına davranışları ve birbirlerine verdikleri de vardır. Eşlerin birbirlerini nankörlükle suçlamaları veya ebeveynlerin çocuklarını nankörlükle suçlamaları, hep suçlayan kişinin ilahlık hissiyatıyla infak ediyor olması sebebiyledir.
Bir inananın, başka bir inanana selam vermesi de infak kapsamındadır. Ancak bir selam verenin “görüyor musun nankörü, bir de selam verdik” değerlendirmesi yapması da günlük yaşantıdaki basit örneklerdendir.
İnfaklarınızı ilahlık hissiyatınız adına yaparsanız veya infaklarınızdan sonra ilahlık hissiyatınızın zannları devreye girerse, Bakara Suresi 264’teki Allah misaline göre yaptıklarınız boşa gider ve size kazanç sağlayacak sistemi iptal edersiniz. İşte sizin bu haliniz üzerinde bir miktar toprak bulunan kayanın haline benzer ki sağanak bir yağmur ona isabet eder, onu dümdüz, sert bir kaya halinde bırakır. Böylece kazandıklarını kaybeder. Bu halleriniz kâfirlerin hallerine benzediği için kâfirlere yapılacak muameleler size de yapılır ve Allah hidayetinize yardımcı olmaz.
İnfak ettiklerine nankör muamelesi yapan, başa kakan ve eziyet edenlerin ilahlık hissiyatları sebebiyle katılaşmış kalpleri Bakara-264’te Allah misalinde sert bir kayaya benzetilmiştir. Doğruya yakın başlayan infak sebebiyle infak edenin kazancı, bu kişinin kaya gibi sert ve katı kalbini yumuşatabilmek, katılıktan kurtarabilmek için faaliyete geçmiş, sert kayayı çoraklıktan kurtarmak ve bir ürüne zemin oluşturmak üzere üstüne gelen bir parça toprak gibidir. Ancak infaktan sonra infak edenin kalbine yaklaşan ilahlık hissiyatı zannları, sevapları iptal ettiği gibi sağanak yağmurda kayanın üzerinde yeşermek üzere hazır olan toprağı da sürüklemiş, yok etmiştir. Böylece, misaldeki kaya topraksız, sert bir kaya olmaya devam etti. İnfak edenin kaya gibi katı kalbi de sevabını yitirdi, çorak, sert ve katı kaldı, böylece infakçı ahiret hayatı için bir kazanç elde edemedi.
Bakara-266: “Sizden biriniz arzu eder mi ki hurma ve üzüm ağaçlarıyla dolu, arasından sular akan ve kendisi için orada her çeşit meyveden (bir miktar) bulunan bir bahçesi olsun da, bakıma muhtaç çoluk çocuğu varken kendisine ihtiyarlık gelip çatsın, bahçeye de içinde ateş bulunan bir kasırga isabet ederek yakıp kül etsin.”
Bu ayetteki Allah misalinde inananlara uyarıcı bir soru soruluyor. Misali böyle verilen bir bahçe o dönemde büyük bir servet ve o bahçeyle ilgili misalde verilen durum ve bahçenin başına gelenler ise o günün insanlarının en korktukları ve ürktükleri haldir. O günlerde günümüzde olduğu gibi bir sigorta sistemi, bir emeklilik sistemi, düzenli bir iş sistemi gibi sistemler yok. Yani bir felaket o zaman insan için çok korkunç. İşte böyle korkunç bir hali Allah misali bir soru ile insanların zihninde canlandırıyor. Onlar için çok önemli olan bir servet, bir geçim kaynağı, bir miras olarak bırakılacak olan önemli bir şeyin yok olması korkusu… Böyle bir felaketi Allah misali önce o kişinin zihninde canlandırıyor ve sonra diyor ki, “daha korkuncunun imanınızla ilgili başınıza gelebileceğini unutmayın”. Bu uyarıyı yapıyor. Zihninizde yakaladığınız bu korkunçluğu öyle bir hissedin ki… Ve bilin ki o korkunçluğun daha büyüğü imanınızla ilgili başınıza gelebilir.
Bakara-266’daki Allah misali üç şekilde değerlendirilebilir.
1) Dünya malı bakımından çok varlıklı bir inanan var ancak bu inananın sadrını ilahlık hissiyatı tam hâkimiyete almış. Bu inananın ihtiyarlık dönemleri başlamış fakat o hâlâ ilahlık hissiyatının kibriyle davranışlar sergiliyor. Oysa sorumlu olduğu çoluk çocuğu da var, yani sorumlu olduğu ahiret hayatı da söz konusu. Bir servet olan bahçe ise o ihtiyara dünya hayatında değerlendirmesi için verilen ömür nimetidir. Ancak Azrail’in içerisinde ölüm zorluğu ateşi bulunan, canları alan, kasırga benzeri görevi de ihtiyara ulaşmak üzeredir. İhtiyar ömür nimetini, bahçesinin yanıp kül olması gibi artık kaybetmiştir. İlahlık hissiyatına sımsıkı sarıldığı için Allah indinde cimri ve ömür nimetini de har vurup harman savurduğu için de müsrif sayılarak bu noktaya gelmiştir. İnanana bu benzetmelerle soruluyor: Böyle olmasını ister misiniz? Elbette istemezsiniz. “O halde Kur’an’ın aklı ile akledin. Hala imkânınız varken düşünüp akledebilmeniz için Allah size ayetleri evire çevire açıklıyor, size fırsat tanıyor ve mühlet veriyor.” Bize böyle bir uyarı yapılıyor. Ve bu konuda Ta-Ha Suresi 126. Ayet de şöyle uyarır: “Sen dünya hayatında unutursan ahirette de biz seni unuturuz.”
2) Amentü Billahi beyanında bulunmuş, ilahlık hissiyatından temizlenmek üzere hayat tarzı oluşturmuş inananlar için de bu ayet bir uyarıdır. Allah misali, esas infakta bulunarak bahsedilen servet değerinde bir bahçe gibi sevap kazanan inananların esas infaklarını pekiştirme gayretlerinde özenli, dikkatli, şeytanın oyunlarına karşı uyanık olmalarını öğütlüyor. İlahlık hissiyatının uyumadığını, her fırsatta devreye girebileceğini hatırlatıyor. İlahlık hissiyatını canlı tutabilecek her halini belirle ve onları reddet, terk et demek istiyor. Aksi halde o ilahlık hissiyatı seni o kadar zor, zayıf, zaaflarının hâkim olduğu bir anda senden bir kıvılcım rüzgârla alev alması, kocaman bir aleve dönüşmesi sonucu bu ateşi de barındıran bir kasırga olarak onardığın, temizlediğin, Allah için kazanımlarla donattığın sadrını öyle bir sarar ki bütün kazanımların yok olur, ahiretinin nasipleri elinden gider. İçinde Allah için olanları yakan bir ateş barındıran kasırga niteliğindeki… Burası özellikle tefsirler için, bu misalin açıklanması için özellikle de bu ayet için çok önemli esas noktadır. Bu nokta fark edilemediği için bu misaller tefsirlerde yeterince izah edilememiş. Hatta bazı tefsirlerde “zaten anlaşılıyor” deyip geçilmiş. İçinde Allah için olanları yakan bir ateş barındıran kasırga… Öyle bir kasırga ki bu! İçerisinde Allah için olanları yakıyor. “Allah için olanları yakan bir ateş barındıran kasırga” niteliğindeki ilahlık hissiyatını önemseyin! En iyisi onu temizleyin, sadrınızda esmek için fırsat kollamasın. Aksi halde, Allah’ın da ilahlık hissiyatlıları yakacak cehennemi vardır…
3) Üçüncü bakış açısı kâmil cömertler içindir, sadrlarını ilahlık hissiyatından temizlemiş, mutmain nefsler içindir. Böyle insanlar için ilahlık hissiyatı tehlikesi bulunmasa da kendi hallerine has tehlikeler vardır. Bu tehlikeler diğer nefs hallerine göre çok mikro gözükse de onlar için büyük önem taşır. Ayet onlar için de bu tehlikenin tedirginliği, uyanıklığı, korkusu ve daim Allah’a sığınışı halinde durmak gerektiğini misallendirmektedir. Bu insanlar için kayıp sayılabilecek şeylerin vasıfları da farklıdır…

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti