Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep; Ya Hu -301- CENNETE VE CEHENNEME NASIL KOŞULUR

Kınamak inananların çok özen göstermeleri gereken bir noktadır. Allah’ın yarattıkları kınanmaz. Allah’ın yarattıklarına yan gözle bakılmaz. Allah’ın yarattıklarına “işe yaramaz, kötü” denilemez. Bu kapsamda, bir kişi dünya hayatına, dünya malına yan gözle bakmakla Allah’a karşı edepsizlik yapmış olur. Allah’ın yarattıklarını kınamak bir kulun haddi değildir. Peki, neyi kınayacağız? Yalnızca şirk kınanır! Yalnızca şirk! Dolayısıyla bir inanan bir kınama yapacağı zaman bakmalı; ortada bir şirk var mıdır yok mudur? Bir kınama yapacaksa veya neyi kınıyorsa onun şirk yanını bulmalı, çünkü bir inanan ancak şirki kınayabilir… Özellikle, birincil şirk doğrudan Allah’a edepsizliktir, doğrudan Allah’a karşı yalan söylemektir, Allah’a karşı iftiradır. İşte bunu kınayabilirsiniz. Ama şirki kınıyorum zannederek Allah’ın yarattıklarını kınarsanız yanlış yapmış, Kur’an’ın söylemek istediğini de kaçırmış olursunuz.
“Kim dünya hayatını dilerse Biz ona orada gayretlerinin karşılığını veririz” manasındaki Hud-15, İsra-18, Şura-20 ayetlerine bu açıkladığımız bakışla yaklaştığımızda şöyle denilmektedir: Kim dünyada yaşarken Muhtariyeti Tercih Gücü Yetkisini batıldan yana kullanarak bir duniHi ilah olmayı tercih eder ve ilahlık hissiyatına kapasite oluşturmak üzere bir hayat tarzı oluşturursa biz ona gayretlerinin karşılığını veririz. O ilahlık hissiyatına kapasite oluşturduğunu zanneder. Bunun hırsına, yarışına ve hatta huzuruna girer. Bütün bu arayışları ona kolaylaştırırız. Böylece ilahlık hissiyatı kuvvetlenir, pekişir ahiretten bir nasipleri olmaz. Dünyadaki gayretleri de boşa gitmiş olur. Sonuçta da Enbiya-29’a göre bir duniHi ilah olarak cehennemle cezalandırılırlar. Yine İsra-19 ve Şura-20 ayetinde “kim ahireti, ahiret kazancını istiyorsa onun da kazancını artırırız” denir.
“Kim ahireti dilerse” ne demek? Ahireti dilemek dünyayı reddetmek değildir. “Ahireti dilerse” demek duniHi ilah olarak yaşamayı reddederse demektir. Dünyayı reddedersen, dünyayı ve imkanlarını kullanmazsan ahirete hazırlanamazsın ki! Dolayısıyla, yukarıdaki ayetlerde “kim Muhtariyeti Tercih Gücü Yetkisini kullanarak Hakk yolu tercih eder ve ilahlık hissiyatından temizlenir, “müstakilen var ve muhtar” iddiasını reddeder ve “Müstakilen VAR ve Muhtar” olan Allah’a teslim olursa Biz de ona yardım eder, destek veririz, onun ahiret kazancını kat kat artırırız” denilmektedir. İşte, böyle davrananlar için ayrıca Fetih Suresi 29. Ayette belirtildiği üzere Billahi anlamda iman etmiş ve bu imanına uygun amellerle hayat tarzı oluşturmuş olanlara cennet Allah’ın vadidir.
İsra Suresi-20 ayetinde “Hepsine, onlara da bunlara da (dünyayı isteyenlere de ahireti isteyenlere de yani duniHİ ilah olarak yaşamak isteyenlere de ilahlık hissiyatından temizlenip Allah’a teslim olmak isteyenlere de) Rabbinin ihsanından veririz. Rabbinin ihsanı kısıtlanmış değildir” açıklaması vardır.
DuniHi ilahların dünya hayatı olarak tercih ettikleri ilahlık hissiyatına bürünmek birincil şirki oluşturur. Bu birincil şirki oluştururken, bu ilahlık hissiyatına kapasite oluşturmak üzere üzerine bina ettikleri hayat tarzı ise onların ikincil şirklerini oluşturur. İşte Kur’an’ın kınadığı bu şirkler üzerine oluşturulan yaşantılardır.
Zümer-65, En’am-88, Nisa-48 ve Nisa 116 ve 117 ayetlerinde belirtildiği üzere Allah şirk günahlarını bağışlamayacağını, eğer özellikle birincil şirkten temizlenirlerse insanların diğer günahlarını dilediği kişiler için bağışlayacağını bildirmektedir. Bütün bu sebeplerden, Hadid-20 ile verilen Allah misalinin sonunda Mü’min-39, Ankebut-64, A’la-17 ve Duha-4 ayetlerinde de duyurulduğu gibi gerçek hayatın ahirette yaşanacağı; orada ise çetin bir azabın bulunduğu ve yine orada Allah’ın mağfireti ve rızasının bulunduğu bir uyarı olarak vurgulanmaktadır. Bütün bu Allah misallerinden sonra Hadid-21 inananlara hedeflerini göstermekte ve “yardımlaşarak ve yarışarak cennete koşun” demektedir; “Dünyada yaşarken ilahlık hissiyatınıza kapasite oluşturmanın peşinde koşmayın, yardımlaşarak ve yarışarak cennete koşun” demektedir.
İnsan dünyada yaşarken cennete nasıl koşabilir? Bu sorunun yalnızca bir cevabı vardır, cennete koşmanın şartları uzun bir liste değildir. Cennete koşmanın cevabı bir cümle idi, onu cahiller çoğaltıp uzun bir liste yaptılar. Cennete girmenin tek yolu var: İlahlık hissiyatından temizlenmek ve duniHi ilah olarak ölmemek! Bunu hiç unutmamak gerekiyor… Bu yüzden A’lü İmran-102 ile bize “Müslüman olarak ölün” denilmektedir. İşte o, budur. Cehenneme girmenin de tek sebebi vardır: Özellikle inkârcı duniHi ilah olmak ve bir duniHi ilah olarak ölmek. O halde, cennete dünya hayatında iken koşacakların (o koşanlardan olmak isteyenlerin) ilahlık hissiyatlarından temizlenmek için acele etmeleri ve adeta koşmaları gerekmektedir, bu ayet gereği böyledir. Cehenneme dünya hayatında iken koşacakların da inkârcı duniHi ilahlıklarını ve ilahlık hissiyatlarını kuvvetlendirmek ve pekiştirmek üzere acele etmeleri gerekmektedir. Ancak cehenneme koşanlar hiç bir öğüt ve uyarı olmaksızın zaten bir acele ve yarış içerisindeler, onların bu halleri otomatik pilota bağlanmıştır. İnananların cennete yardımlaşarak ve yarışarak koşmaları için ise özel bir gayret gerekmektedir. İşte bu özel gayreti Kur’an üç basamak olarak bize öğretir:
1) A’lü İmran133, Hadid-21 “Cennete (yardımlaşarak ve) yarışarak koşun.”
2) Bakara-148 “Hayrda (yardımlaşarak) yarışın.”
3) Maide-2 “Takvada yardımlaşarak (yarışın).”
1. Kural: Cennete koşun, yardımlaşın, yarışın… Yani: “Müstakilen varım ve muhtarım” iddiasını reddetmek, ilahlık hissiyatından temizlenmek için karar verin, çabuk olun, bu konuda sallanmayın. Bir yarış içerisindeymiş gibi bu kararınızda sabit durun ve bu karar kulvarından çıkmayın, bu kararı almış olanlar olarak birbirinize kararınızı, istikametinizi hatırlatın; unutmayın, unutturmayın.
2. Kural: Hayrda yardımlaşarak yarışın. Yani: Almış olduğunuz bu ilahlık hissiyatından temizlenme kararına uygun fiiller ortaya koyun ve Enfal-72 gereği bu konuda yardımlaşın ve birbirinizle “ben çabuk olacağım” yarışında olun, “ben çabuk tamamlayacağım” yarışında olun. Çünkü (dikkat edin) “Ben çabuk tamamlayacağım” kararının fiilleri ve sonuçları kişisel değildir.
3. Kural, Takvada yardımlaşarak yarışın. Bir inananın Allah’a karşı bir duniHi ilah olmaktan utanarak ilahlık hissiyatından temizlenme kararı ve bu karara uygun fiiller ortaya koyması, bir bütün olarak o inananın takvasını oluşturur, onu takva ehli yapar. İşte bu utanma halinizin derecesini, gayretini yükseltme konusunda da yardımlaşın ve yarışın. Takva başlığı altında olan bu yarışı diğer yarışlardan ayrılan incelik şudur: Cennete koşma kararlarını gördük. İkinci olarak hayrda yardımlaşmayı da gördük. İşte onları Allah’a karşı bir duniHi ilah olmaktan utanarak yaparsanız o zaman o işler takva elbisesiyle olur, o işlere takva libası giydirmiş olursunuz.
Bir işi takva yapan Allah’tan utanmaktır. Bu Kur’an’da çekinmek, korkmak gibi manalarda geçer ama hepsinin özü utanmaktır. Dolayısıyla “takvada yarışın” demek “hayr fiillerinde yarışın” demek değildir. “Cennete koşun”un şartını yerine getirirken de, hayrda yarışırken de onlara takva elbisesi giydirin demektir, yani Allah’tan utanarak yapın demektir. Allah’tan utanma derecenizi, gayretinizi ne kadar yükseltirseniz takvada o kadar ilerlersiniz. Ve böylece siz, duniHİ ilah olarak Allah’a karşı yapılan edepsizliklerden kurtulma yolunda birbirinizi tetikleyen, yükselten yardımlaşma ve yarışlarla bir an önce (ölüm gelmeden) Hakk yolda Kazanılmış Değişiminizi tamamlamış olursunuz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti