Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

Edep ya Hu -248- BİR İNANAN ANCAK BATILLARI REDDEDEREK İLERLEYEBİLİR

İnkârcıları ve münafıkları açık eden husus onların konuşmaları, heva ve hevesleri, tüm fiillerini içeren hayat tarzlarıdır. Bu gerçeğe işaret eden bir hadis vardır. Rasulullah (SAV) Efendimiz buyurmuşlardır ki:
“Münafıklar Kafirun Sûresi’ni okuyamazlar.”
“Okuyamazlar” nedir acaba? “Okuyamazlar” demekten maksat, sureyi okurken harf veya kelime hatası yapmak, okurken bir kelimeyi, bir yeri hatırlayamamak gibi şeyler değildir. Ana dili Arapça olmayanların sureyi okurken, özellikle yeni öğrenir ve ezberlerken çeşitli hataları yapmaları çok doğaldır. Böyle yanlış anlama ve yanlış yorumlar sebebiyle sureyi okurken hata yapan kardeşlerimiz kendileri için “yoksa ben münafık mıyım?” diye gerçek dışı evhamlara kapılmaktadırlar. Ana dili Arapça olanların ise sureyi çok rahat okuyabilecekleri de bir gerçektir. Hatta ana dili Arapça olan ama inkârcı olanların eline verirseniz sureyi gayet doğru okuyabilir. O halde hadis ne demek istiyor?
Öncelikle: Kafirun Sûresi “Kul ya eyyühel kâfirun: De ki ey kâfirler!” diye başlayarak doğrudan inkârcılara hitap etmektedir. Münafık da bu hitabı kendisine alır. Aynı hangi suredeki gibi? Tebbet Sûresi’ndeki gibi. Bir şahsa hitap eder. Onu Tebbet Sûresi’ni o şahsın okuduğunu biliyoruz hadislerden. Doğrudan ona hitap eder. Dolayısıyla Kafirun Sûresi’ni de münafık okuduğu zaman içerisinden “ya eyyühel kâfirun!” deyince kendisine hitap ettiğini bilir. Bir inanan gibi okumaz. Kendisine seslenildiğini bilir, rahatsız olur. “Okuyamazlar”dan maksat, Kur’an’ın kast ettiği manada ve niyette okuyamazlar. Çünkü işlerine gelmez. Hayat tarzları bu niyetlerle okumaya müsaade etmez. Kafirun Sûresi inananlar için, Amentü Billahi beyanı ve bu beyana uygun hayat tarzı üzerine kuruludur ve Amentü Billahi beyanına uygun olmayan hayat tarzlarını reddeder. Ancak inkârcılara da “siz de Amentü Billahi hayat tarzını reddedersiniz” demektedir. Bir reddediş vardır, Kafirun Sûresinde. İnananlar inkârcıların hayat tarzlarını reddederler ve Kafirun Sûresi der ki inkârcılara, buna münafıklar da dâhildir: “Siz de inananların hayat tarzlarını reddedersiniz” der. İşte münafık, bu reddedişi tasdikleyen bir okumaya katılır yani kendisinin reddettiği kısımlara içinden evet der. Ama inananların reddettiği kısımlara “evet” demez. Dolayısıyla Kafirun Suresini ancak kendisine uygun amaçla okur, Kur’an’ın okumayı tavsiye ettiği niyet ve amaçla okuyamaz.
Kafirun Sûresi aynı zamanda evrensel bir bildirgedir, evrensel bir barış bildirgesidir. Özellikle 6. ayeti bu konuyu vurgular. Kafirun Sûresi’nin 6. ayetinde “leküm diynüküm veliye diyn: Sizin dininiz size, benim dinim banadır” deklarasyonu vardır. Unutmayın ki Diyn, bir hayat tarzıdır. İslam, Allah’ın razı olduğu hayat tarzıdır. Allah İndinde tek hayat tarzı İslam’dır. Bu ayetteki mana o zaman şöyle devam eder: Sizin hayat tarzınız size, benim hayat tarzım banadır. Yani herkes dilediği şekilde, tercih ettiği şekilde yaşasın. Bu durumda oluşacak olan bu barış ortamı aslında inananları korur, onları korumayı amaçlamaktadır. Çünkü bozguncu, bozucu olan hep inkârcılardır. Münafıklar hiçbir zaman inananlarla barışı istemezler ve sevmezler. Münafikun 7 ve 8. ayetlerden öğreniyoruz ki münafık gücü yeterse, gücü yettiğinde inanana karşı insafsızdır. O noktaya gelinceye, gücü eline alıncaya kadar sanki onunla birlikte yaşıyormuş gibi gözükür ama gücünün yettiği anda onlar inanana karşı çok insafsızdır. Bütün bunları fark etmiş olarak dileyelim ki; İnşaAllah inananlar olarak Kafirun Sûresi’nin manasını öğrenebilir, değerini anlayabiliriz (âmin).
Konu bu noktada iken, konu dışı gibi ama şunu vurgulayalım. Dünya hayatı imtihanından maksat, ahiret hayatındaki pozisyonların belirlenmesidir. İslam Dini’nin dünya hayatını yönettiği zannedilir. Hayır. Dünya hayatında inkârcılara da münafıklara da inananlara da şeytana da cinlere de mühlet verilmiştir. Bu çok önemli bir şeydir: Mühlet verilmesi! Bununla ilgili detaya çok fazla girmiyorum. Hepsine mühlet verilmiştir… Bu yüzden, Allah’ın (Malik’el Mülk olarak) “yöneteceğim” dediği hayat ahirettedir. Yani doğrudan Allah’ın hükmü ve gücü hayatı orada yönetir. Dünyada Allah’ın hükmü ile bir yönetim var gibi düşünülünce sanki inkârcılar ve münafıklar kendilerini Allah’a karşı bir başarı elde ediyorlarmış gibi sanıyorlar. Veya şeytanı böyle sanıyorlar, inkârcıların böyle tezleri var, şeytan Allah’a karşı galebe çalıyor zannediyorlar. Hayır! Allah dünya hayatında mühlet verdi. O mühlet süresi içerisinde sorumlulukları kendisine ait olmak üzere insanlar Muhtariyeti Tercih Gücü yetkileriyle Hakk ve batıl arasında gayet özgür tercihler yaparlar. Esas yönetilecek hayat ahirettedir, yani Allah’ın güç, kuvvet, hüküm ve kudretinin asıl hissedileceği yer ahiret hayatıdır.
Dolayısıyla dünya hayatı imtihanından maksat, ahiret hayatındaki pozisyonların belirlenmesidir. Bu pozisyonlar insanların Kazanılmış Değişimlerine göre belirlenir. Kazanılmış Değişimlerin gerçekleşebilmesi için barış ortamı olması ve baskıların olmaması çok önemlidir. Özellikle Hakk yolda Kazanılmış Değişim için bu böyledir. Baskı olmamalı ve barış, sevgi ortamı hâkim olmalıdır. İşte Kafirun Sûresi bu ortamın oluşması için de barışı önerir.
Ayrıca, Kafirun Sûresi Kazanılmış Değişimlerin gerçekleştirilebilmesi için de bir yöntem göstermektedir. Çok önemli bir noktayı ele alıyoruz, lütfen dikkat buyurun. Kafirun Sûresi, Kazanılmış Değişimlerin gerçekleştirilebilmesi için özellikle de bu kazanılmış değişimi Hakk yolda gerçekleştirmeyi tercih etmişler için bir yöntem belirler: Kazanılmış Değişimler reddetmek üzerine kuruludur! Çok önemli! Kazanılmış Değişimler reddetmek üzerine kuruludur. Kazanılmış Değişim Ret ederek gerçekleştirilir. Yani Nefs Terbiyesi dediğimiz de kabuller üzerine değil, reddedişler üzerinden ilerler ve çalışır. Kabuller yalnızca hangi alanda yani Hakk mı batıl mı alanında Kazanılmış Değişim isteniyor, bunu belirler. İlerleme ise reddedişlerle olur.
Hakk yolda Kazanılmış Değişimi tercih eden bir inanan ancak batılları reddederek ilerleyebilir. Batıl yolda Kazanılmış Değişimi tercih eden de Hakk bilgi ve uygulamaları reddederek ilerler. Bu yüzden Kafirun Sûresi’nde reddedişler vardır. Bu kısım inananlar için çok önemlidir ki birçok kabullere sahip olup ama reddedişlerin olmaması veya seçici reddedişlerin olması ilerlemeyi bozar, ilerlemeyi engeller. Bir kişi kendisini ilerleme konusunda öyle test eder: Şunu biliyor muyum, şunu kabul ettim mi, şunu öğrendim mi, onu da kabul ettim mi” gibi kabullerle ilerleme olmaz. İlerleme, reddedişlerle olur. Kişi birçok şeyi biliyor ve kabul etmiş, hepsini tasdik etmiş ama hayatına bakıyorsunuz hiçbir reddediş yok. Olmaz!
Reddediş, zihni bir başlangıçtır, reddedilenlerin terk edilmesi ise bu işin fiilidir. Dikkat edin, bu yöntemi batıl yolda Kazanılmış Değişimi tercih etmiş olanlar tavizsiz uyguluyorlar. Onların hayat tarzı bu… Onlar farkında, bu işin farkında olmayanlar maalesef inananlar. Bütün bu sebeplerden münafık Kafirun Sûresi’ni okuyamaz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti