24 Ocak 2012 Salı 02:00:00
Afyonkarahisar şehir içi ulaşım fiyatlarına geçtiğimiz günlerde zam yapıldı. Zamlı fiyatların uygulanmasına -arada aksamalar olsa da- başlandı.
Uzun tartışmalardan sonra sağlanan uzlaşmanın ardından her kesimden değişik yorumlar yapılıyor.
Ulaşım sektöründen en fazla etkilenen kesim olan vatandaş cephesine baktığımızda otobüs ve minibüs kullanan Afyonkarahisarlılar, “Ben asgari ücretliyim. Devlet benim maaşıma yüzde 5 zam yaptı. Ama bir bakı-yoruz, ulaşım ücretlerine yüzde 35 zam yapılmış. 4 kişilik bir ailenin günde iki sefer toplu taşıma aracına bindiğini düşünün. Bu adaletli mi? Zam yapılırken asgari ücretli neden düşünülmüyor?” diye durumunu özetliyor.
Yılların çilekeş esnafı, dolmuş şoförünün cephesinde bakıldığında, minibüsçü vatandaş, “Bizim masraflarımızı yapılan zamdan sonra uyguladığımız 1.35 lira bile karşılamayabilir. Kaldı ki hâlâ 1 lira olsun isteniyor. 8 yaşındaki çocuğuma 1 lira versem ‘Bununla bir şey alınmıyor, bir 1 lira daha ver’ diyor. Kış geldi. Kar lastiği alsak bin 200 lira masrafı olacak. Bizim fiyatlara yapılan son zamdan bu yana akaryakıta gelen zammın haddi hesabı yok. Kırıcı rekabet deseniz ona keza. İşin içinden çıkıyoruz ama ha-limizi bir Allah biliyor, bir de biz biliyoruz. Esnafımızın yüzde 90’ı bankalara, kredi borcuna çalışıyor.” diye dert yanıyor.
Tüm bu serzenişlerin muhatabı konumunda olan şehrin yöneticilerine baktığınızda ise oradan da “Bölgemizdeki en ucuz ulaşım bedeli ilimizde uygulanıyor. Afyonkarahisar, kendisine komşu ve aynı standartlardaki illere göre ulaşım yönünden vatandaşın en avantajlı olduğu şehir. Esnaf mağdur, onları düşünmek zorundayız. Vatandaş haklı, onları da düşünmek zorundayız. İşin çözümü için orta yolu böyle bulabildik” yanıtını alıyoruz.
Hemen aklınıza rahmetli Nasrettin Hoca’nın hikayesi geldi değil mi? “Sen de haklısın, sen de haklısın, sen de” diye biten hikaye tam da bu günler için anlatılmış sanki.
Zam konusunda yukarıda görüşlerini aktardığımız tüm kesimler haklı. Ancak şehir içi ulaşımın sağlıklı bir hale gelmesi açısından olaya yaklaştığınızda bu görüşlerin hiç birinin konuya bir faydası olmadığını görüyorsunuz.
Eldeki bu imkanlarla, günümüzün mevcut şartları ile şehir içi trafikteki “arapsaçı” durumun çözülmesi çok zor gibi görünüyor. Ne dersiniz “ben de haklıyım” değil mi?
Afyonkarahisar şehir içi ulaşım fiyatlarına geçtiğimiz günlerde zam yapıldı. Zamlı fiyatların uygulanmasına -arada aksamalar olsa da- başlandı.
Uzun tartışmalardan sonra sağlanan uzlaşmanın ardından her kesimden değişik yorumlar yapılıyor.
Ulaşım sektöründen en fazla etkilenen kesim olan vatandaş cephesine baktığımızda otobüs ve minibüs kullanan Afyonkarahisarlılar, “Ben asgari ücretliyim. Devlet benim maaşıma yüzde 5 zam yaptı. Ama bir bakı-yoruz, ulaşım ücretlerine yüzde 35 zam yapılmış. 4 kişilik bir ailenin günde iki sefer toplu taşıma aracına bindiğini düşünün. Bu adaletli mi? Zam yapılırken asgari ücretli neden düşünülmüyor?” diye durumunu özetliyor.
Yılların çilekeş esnafı, dolmuş şoförünün cephesinde bakıldığında, minibüsçü vatandaş, “Bizim masraflarımızı yapılan zamdan sonra uyguladığımız 1.35 lira bile karşılamayabilir. Kaldı ki hâlâ 1 lira olsun isteniyor. 8 yaşındaki çocuğuma 1 lira versem ‘Bununla bir şey alınmıyor, bir 1 lira daha ver’ diyor. Kış geldi. Kar lastiği alsak bin 200 lira masrafı olacak. Bizim fiyatlara yapılan son zamdan bu yana akaryakıta gelen zammın haddi hesabı yok. Kırıcı rekabet deseniz ona keza. İşin içinden çıkıyoruz ama ha-limizi bir Allah biliyor, bir de biz biliyoruz. Esnafımızın yüzde 90’ı bankalara, kredi borcuna çalışıyor.” diye dert yanıyor.
Tüm bu serzenişlerin muhatabı konumunda olan şehrin yöneticilerine baktığınızda ise oradan da “Bölgemizdeki en ucuz ulaşım bedeli ilimizde uygulanıyor. Afyonkarahisar, kendisine komşu ve aynı standartlardaki illere göre ulaşım yönünden vatandaşın en avantajlı olduğu şehir. Esnaf mağdur, onları düşünmek zorundayız. Vatandaş haklı, onları da düşünmek zorundayız. İşin çözümü için orta yolu böyle bulabildik” yanıtını alıyoruz.
Hemen aklınıza rahmetli Nasrettin Hoca’nın hikayesi geldi değil mi? “Sen de haklısın, sen de haklısın, sen de” diye biten hikaye tam da bu günler için anlatılmış sanki.
Zam konusunda yukarıda görüşlerini aktardığımız tüm kesimler haklı. Ancak şehir içi ulaşımın sağlıklı bir hale gelmesi açısından olaya yaklaştığınızda bu görüşlerin hiç birinin konuya bir faydası olmadığını görüyorsunuz.
Eldeki bu imkanlarla, günümüzün mevcut şartları ile şehir içi trafikteki “arapsaçı” durumun çözülmesi çok zor gibi görünüyor. Ne dersiniz “ben de haklıyım” değil mi?