Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan Tahsin Günek

İMARET CAMİİ BİR ZAMANLAR CEPHANELİK OLARAK KULLANILMIŞTI

Afyonkarahisar’ın önde gelen dini yapılarından olan ve halk arasında İmaret Camii olarak bilinen Gedik Ahmet Paşa Camii Osmanlı Dönemi yapılarından olup 1472-1475 yılları arasında Fatih Sultan Mehmet’in Vezirlerinden Gedik Ahmet Paşa tarafından yaptırılmıştır.
Cami yapıldıktan sonra meydana gelen bazı depremlerde gördüğü zararlar nedeniyle 1668 ve 1795 tarihlerinde etraflıca onarımdan geçirilir.1 Eskiyen harap olan kısımları nedeniyle de değişik tarihlerde tamir edilerek günümüze kadar gelir.
Caminin Milli Mücadele Döneminde Yunanlılar tarafından işgal edilerek hapishane olarak, Milli Mücadele’den sonra ise 1922-1939 yılları arasında ihtiyaçtan dolayı askeriye tarafından mühimmat deposu olarak kullanıldığı bilinmektedir.2
Gedik Ahmet Paşa Camisinin belirtilen yıllarda cephanelik olarak kullanılması çevrede yaşayan halkta bir tedirginlik ve endişeye yol açmış, yine caminin yakın çevresinde yaşanan yangın felaketleri de bu endişeleri arttırmıştır. En sonunda bu durum Türkiye Büyük Millet Meclisinde 1937 yılı bütçe görüşmeleri sırasında gündeme gelir.
Cephanelik Olarak Kullanılmakta Olan Cami 1937 Senesi Bütçe Görüşmelerinde Gündeme Geliyor…
Tarihler 1937 senesi Mayıs ayını göstermekte ve mecliste 1937 senesi bütçesine ilişkin görüşmeler hararetle devam etmektedir. Meclisin 27 Mayıs 1937 tarihli 66. Birleşiminde görüşülmekte olan Vakıflar Umum Müdürlüğü bütçesi münasebetiyle Afyonkarahisar milletvekili Cemal Akçın söz alır. Akçın o sırada Vakıflar Umum Müdürlüğü bütçesine ilişkingörüşmeler nedeniyle mecliste bulunan aynı zamanda 1927-1931 yılları arasında Afyonkarahisar Valiliği görevinde de bulunmuş olan Vakıflar Umum Müdürü Fahrettin Kiper’e (1879-1965) hitaben:
“— Bendenizin müdiri umumiden bir ricam var. Afyon’da Gedik Ahmed paşa namile bir cami vardır. Zannederim bunu Sinan’ın çıraklarından birisi yapmıştır. Oldukça kıymeti mimariyesi vardır. Bu cami de uzun zamandan beri ciheti askeriyenin cephanesivardır. Geçenlerde müdiri umumi bey, iyi hatırlarlar, o vakit orada bulunuyorlardı, bir yangın çıktığı zaman memleket büyük bir tehlike geçirmiştir. Şimdi bendeniz ümid ediyorum ki, caminin ciheti askeriyece tahliyesine imkân vardır. Müdiri umumi beyden ehemmiyetle rica ediyorum, caminin kıymeti mimarisini muhafaza için bunun tahliyesini temin buyursunlar.” diyerek konuşmasını tamamlar.3
Konu iki gün sonra bu defa Milli Müdafaa Vekâleti 1937 yılı bütçesi münasebetiyle, meclisin 29 Mayıs 1937 tarihli 68. Birleşiminde konuşmak üzere söz alan bir başka Afyonkarahisar milletvekili Berç Keresteciyan (Türker) tarafından gündeme getirilir. Berç Türker, Balıkesir Milletvekili ve Milli Müdafaa Vekili General Kazım Özalp’e hitaben şunları söyler:
“Sayın vekilimizden dairei intihabiyemi hayati bir meselede tehdid eden, endişeye düşüren bir vaziyetin ıslahını rica edeceğim. İstirdadı müteakib Afyon’da Gedik Ahmed paşa vakfından İmaret camiinde o vakitten beri cephane bulunmaktadır. Bu cephanenin orada bulunması şehir halkını bihakkın endişeye düşürmektedir. Caminin vaziyetini arz edersem, endişede haklı oldukları yerinde görülür sanırım.
Cami ortadadır, caminin yanında 40 – 50 adım ötesinde bir ilkokul vardır. İlkokulun mevcudu 400 dür, zannederim. Caminin yine bir tarafında cami müştemilatından vakfa aid bir hamam vardır, bu da 40-50 adım ötededir. Hamamın külhanı da buradadır. Caminin etrafında kesif bir halk vardır. İşlek bir cadde üzerindedir. Bu vaziyetteki bir yerde tehlikeye maruz bulunmak her an mevcuddur. Bu itibarla Sayın vekilimizden bu caminin biran evvel tahliyesini rica edeceğim. Maruzatım bundan ibarettir.”4 Diyerek eski ve mimari değeri de bulunan caminin aynı zamanda cephanelik olarak kullanılmaya devam etmesinin ortaya çıkardığı tehlikeyi ve halkta uyandırdığı endişeyi aktararak konuya çözüm bulunmasını ister.
Milli Müdafaa Vekâletinin 1937 yılı bütçesi münasebetiyle mecliste milletvekilleri tarafından kendisine yöneltilen talep ve sorulara cevap vermek üzere Milli Müdafaa Vekili General Kazım Özalp 29 Mayıs 1937 tarihli 68. Birleşimde söz alarak kürsüye gelir ve bakanlığıyla alakalı talep ve sorulara ilişkin olarak “Arkadaşlarımın suallerine ayrı, ayrı cevab vermeğe çalışacağım.” Diyerek konuşmasına başlar. Sıra Afyonkarahisar Milletvekili Cemal Akçın’ın daha önce görüşmelerde gündeme getirdiği Gedik Ahmet Paşa (İmaret) Camisine ilişkin talebine geldiğinde:
“Afyon mebusu Cemal arkadaşımız, Afyonkarahisar’daki camiin tahliye edilmesini arzu ediyorlar. Filhakika cephanelerimiz bazı kasabalarda camilerde muhafaza edilmektedir ve müsaid olan camilere konulmuşlardır. Tabiidir ki bu tedbire, külliyetli miktarda cephane bulunub da, cephaneliklerin yetmediği yerlerde müracaat edilmiştir. Bir de malumu aliniz cephaneliklere cephaneler, askeri mütaleata müsteniden konur. Olabilir ki, her hangi bir yerde müsaid cephanelik olduğu halde askeri mütaleata onu, kullanacak yakın yerlerde bulundurmayı istilzam eder, işte bundan dolayıdır ki bazı yerlerde cami gibi binalar dahilinde cephanelerimiz muhafaza ediliyor. Bunların daha muntazam yerlere alınması ve cephaneliklere konulması için tedbirlerimiz başlamıştır, Maliye vekâletide bu hususta tetkikat yapmaktadır.”5 şeklinde bir cevap verir.
Gedik Ahmet Paşa Camisi yapılan girişimlerden sonra da yaklaşık iki yıl daha cephanelik olarak kullanılmaya devam eder. Takvimler 1939senesini gösterdiğinde camii boşaltılarak onarımına başlanır. Caminin boşaltılması ve tamiratına başlanmasında eski Afyonkarahisar Valisi ve Vakıflar Genel Müdürü Fahrettin Kiper’in çok gayreti olduğunu Süleyman Gönçer’in Taşpınar Dergisindeki yazısından anlıyoruz. Gönçer şöyle diyor:
“Maarif Vekâletinin, Antikiteler ve Müzeler Direktörlüğünün de katışan himmetleriyle cami boşaltılmış, Evkaf Umum Müdürlüğü tarafından onarımınada başlanmıştır. Büyük fedakârlıklarla başlanan onarım için her şeyden önce bütün Afyonlular adına Evkaf Umum Müdürü Bay Fahrettin Kiper’e şükranlar sunarım.” 6
Vakıflar Umum Müdürlüğünce camide yapılan tamirat için 250 bin lira sarf edilmiş ve tamir işleri yaklaşık olarak yedi yıl sürmüştür.7
Bir Kısım Camiler Neden Askeri Amaçlarla Kullanılmak Zorunda Kalınmıştı?
Zorunlu hallerde ihtiyaçtan dolayı kimi dini yapıların geçici olarak her dönemde kullanıldığı görülmektedir. Camilerin depo, ambar ve diğer askeri amaçlarla kullanılmasına ilişkin olarak Prof. Dr.İlber Ortaylı:
“Türkiye iki cihan harbinin birincisine savaşan güç olarak katıldı. İmparatorluk bu savaşta ilk defa umumi seferberlik ilan etti. Askerlikten muaf tutulan medreseliler ve gayrimüslimler bile silâhaltına alındı. 1.5 milyon asker bu devletin gördüğü bir kalabalık değildi. Toplanan askere ne silah, ne kalacak yer, ne de tayın verilebildi. Medreseler, camiler, zaten harap halde olan vakıf eserler ve İstanbul halkı askeri barındırıp beslemekle görevlendirildi. Zaten 1912-13 kışında Balkan felaketini yaşayan Türkiye’nin İstanbul, Bursa ve Edirne gibi şehirleri perişan muhacir dalgalarını barındırmak zorunda kalmıştı. Camiler cami olmaktan çıktı. Başka ne yapılabilirdi ki?
1939’da Türkiye cihan harbine girme hatasını işlemedi. Ama savunma tedbirlerini aldı, almak zorundaydı. Gene 18 milyon tahmin edilen nüfusun 1 milyonu silâhaltına alındı. Askere alınan bu gençlerin iktisadi hayatta yarattığı eksiklik ve çöküntü malum. Dağları ve şehirleri asker kaçaklarının doldurmaması ve bunların karınlarını doyurmak için soygun yapmamaları insanlarımız için büyük fazilet, idare açısından da büyük başarıdır. Tabii ki birtakım camiler gene kışla olarak kullanıldı. Köylünün mili savunma için katırı öküzü toplandı, barındırılacak yer yoktu, nereyi buldularsa koydular. Bürokrasi o gün de bugün de ucuzcu, kolaycıdır.” 8 Şeklindeki tespitlerini yazısında sıralıyor.
Görüldüğü gibi, yıllarca peş peşe çıkan Trablusgarp, Balkan Savaşları, Birinci Dünya Savaşı ve akabinde verdiğimiz Milli Mücadele sonucunda ortaya çıkan büyük insan kaybına ve çok önemli ekonomik maliyetlere katlanılarak bedeller ödenmiş, ama nihayetinde vatan kurtulmuş ve bağımsızlığımız kurtulmuştur.
Bağımsız Türkiye, savaş sonrası doğrulup ayağa kalkmaya çalıştığı sıralarda bu seferde yaklaşmakta olan İkinci Dünya Savaşı arifesinde başta Avrupa olmak üzere, tüm dünyada yaşanılan ve ardı arkası kesilmeyen önemli siyasi ve askeri gelişmelerle ve bunların yansımalarıyla karşı karşıya kalmıştır. Ülkenin bağımsızlığı ve vatanın korunması için silâhaltına alınan vatan evlatlarının barındırılması ve savaş malzemelerinin depolanıp korunması gerekliliğinin ortaya çıkardığı mecburiyetler sonucunda bir kısım camiler kışla, depo, ambar, cephanelik gibi amaçlarla kullanılmak zorunda kalınmıştır. Savaş tehlikesinin ortadan kalkmasıyla birlikte bu binaların önemli bir kısmının devletimizin ilgili kurumları tarafından en iyi şekilde tamir, restore ve diğer işleri yaptırılmış ve tekrar asli kullanım şekillerine dönmüşlerdir.
Dip Notlar:
1 Süleyman Gönçer, “Üç Mimari Abidemiz”, Taşpınar Dergisi, Cilt:4, Sayı:48, , 29 Birinciteşrin 1936, s.246
2 Mustafa Karazeybek, Zelkif Polat ve Yusuf İlgar, Afyonkarahisar Vakıf Eserleri, Yıl:2005, Cilt:1, s.17
3 Cemal Akçın (Afyonkarahisar) : Vakıflar Umum Müdürlüğü 1937 yılı bütçesi münasebeti ile sözleri, (TBMM Zabıt Ceridesi, Cilt:18, 27 Mayıs 1937, İ:66, C:1, s.296)
4 Berç Türker (Afyonkarahisar) : Millî Müdafaa vekâleti 1937 yılı bütçesi münasebetile sözleri, (TBMM Zabıt Ceridesi, Cilt:18, 29 Mayıs 1937, İ: 68, C:1, s.398)
5 M. M. V. General Kazım Özalp ( Balıkesir) : Millî Müdafaa vekâleti 1937 yılı bütçesi münasebetile sözleri, (TBMM Zabıt Ceridesi, Cilt:18, 29 Mayıs 1937, İ: 68, C:1, s.399-400)
6 Süleyman Gönçer, “Gedik Ahmet Paşa Camiinin Tezyinatı”, Taşpınar Dergisi, 19 Mayıs 1939, Cilt:7, Sayı:74, s.43
7 Taşpınar Dergisi, “Afyon’da Büyük Türk Abidesi, Gedik Ahmet Paşa Camii”, Kasım-Aralık 1946,Sayı:142-143, s.373
8 İlber Ortaylı “Cami Olmaktan Çıkan Camiler”, Milliyet Gazetesi, 29 Nisan 2012 https://www.milliyet.com.tr /yazarlar/ilber-ortayli/cami-olmaktan-cikan-camiler-1534099 erişim:23/10/2020

Yazıda geçen bazı eski Türkçe kelimelerin bugünkü karşılıkları
Müdiri Umumi: Genel Müdür
Daire-i intihabiye: Seçim bölgesi
İstirdâd etmek: Geri almak
Bihakkın: Gerçekten
Müştemilat: Eklentiler
Kesif: Yoğun
Mütaleat: İnceleme, araştırma
Müsteniden:Dayanarak, güvenerek
İstilzam: Gerekme, gerektirme.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti