Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

RÜŞVETİ ALAN DA VEREN DE CEHENNEMLİKTİR

Muharrem Günay 22 Nisan 2014 Salı 03:00:00
  Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) de, “Rüşveti alan da veren de Cehennemliktir.” buyurarak rüşvet almanın veya vermenin kişinin cehenneme girmesine sebep olacağını açık bir şekilde belirtmiştir. Hemen hemen bütün hadis kitaplarına girmiş bulunan ve Tirmizî tarafından sahîh olduğu teyîd edilen bir hadis-i şerifte Hz. Peygamber (s.a.v.)’in rüşvet alana, rüşvet verene (ve hatta verenle alan arasında aracılık yapana) lânet ettiğini görmekteyiz. (Tirmizî, Ahkâm, 9; Ebu Dâvud, Akdiye, 4.)
Hz. Peygamber (s.a.v)’in, Muâz İbnu Cebel (r.a.)’i Yemen’e vali tayin ederken, konunun önemini vurgulayacak bir tarzda, rüşvetle alakalı olarak verdiği talimat, memur atamalarında bu hususun özellikle hatırlatılmış olacağını ifade etmektedir. Hz. Muâz (r.a.)’ın anlattığına göre Yemen’e vali olarak görevlendirildikten sonra, (daha yola çıkmadan) Peygamber (s.a.v.), O’nu geri çağırtır. Peygamber (s.a.v.)’in huzuruna girince: “Seni niye geri çağırdım biliyor musun?” diye sorar ve ekler: “Benim iznim olmadıkça hiçbir şeye dokunmayacaksın. Zîra bu gulûldür (devlet malından çalmak ve ihanet). Kim gulûlde bulunursa Kıyamet günü çaldığı şeyle birlikte gelir. İşte bunu hatırlatmak için çağırdım. Haydi, işine git.” Buyurdular. (İbrahim Canan, Kutub-i Sitte Tercüme ve Şerhi, Akçağ Yayınları: 14/89.)
Buhârî’de gelen bir rivayetten de, zekât memuru olarak görevlendirilen memurların dönüşlerinde (aldıkları ve sarf ettikleri hakkında) ‘muhasebe’ edildiklerini anlamaktayız. (Kütüb-i Sitte Tercüme ve Şerhi, İbrahim Canan.)
Rüşvet konusunda sıkça geçen deyimlerden biri ‘gulûl’dür. Hadislerde rüşvetin bazı çeşitlerinin fenalığını belirtmede gulûle teşbih edilmiş olmasına bakılırsa bu kelimenin ifade ettiği anlamın, o zamanın Araplarınca daha iyi bilindiği, herkesin kötü gördüğü bir şey olduğu anlaşılmaktadır. Gulûl, lügat olarak hıyanet manasını taşırsa da, şer’i örfte ganimet gibi (devlete, kamuya ait mala karşı yapılan hırsızlık ve) ihanete isim olmuştur. Rivayetlerden Hz. Peygamber (s.a.v.)’in sık sık, gulûl konusunu el alıp, bunun din açısından önemini zihinlere yerleştirmeye özel bir çaba sarfettiği anlaşılmaktadır.
Bu söylediklerimizi, gulûlden men edici hadislerin çokluğu te’yîd ettiği gibi, Müslim’de gelmiş olan şu rivayet de açık olarak ifade etmektedir. Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: ‘Bir gün Rasûlullah (s.a.v.) aramızda ayağa kalkarak gulûlü andı. Onun (din nazarındaki ehemmiyetini) büyüttü. Onun hâsıl edeceği, sebep olacağı netîceleri de büyüttü, sonra şöyle buyurdu: ‘Sakın sizden birinizi Kıyamet günü, boynunda böğürmesi olan bir deve olduğu halde gelerek: ‘Yâ Rasûlallah beni kurtar!’ derken, kendimi de: ‘Senin için bir şeye mâlik değilim; ben sana teblîğ ettim.’ diye cevap verirken bulmayayım! Sakın sizden birinizi Kıyamet günü boynunda kişneyişi olan bir at olduğu halde gelerek: ‘Yâ Rasûlallah beni kurtar!’ derken, kendimi de ‘senin için hiçbir şeye mâlik değilim, ben sana teblîğ ettim.’ derken bulmayayım! Sakın sizden birinizi boynunda meleyişi olan bir koyun olduğu halde gelerek: ‘Yâ Rasûlallah beni kurtar!’ derken, kendimi de ‘senin için bir şeye mâlik değilim, ben sana teblîğ ettim.’ diye cevap verirken, bulmayayım! Sakın sizden birinizi Kıyamet günü boynunda çığlığı olan bir kimse olduğu halde gelerek ‘Yâ Rasûlallah! Beni kurtar’ derken, kendimi de: ‘Senin için hiçbir şeye mâlik değilim, ben sana teblîğ ettim!’ diye cevap verirken bulmayayım. Sakın sizden birisi boynunda dalgalanan elbiseler olduğu halde gelerek: ‘Ya Rasûlallah beni kurtar.’ derken, kendimi de: ‘Senin için hiç bir şeye mâlik değilim, ben sana teblîğ ettim’ diye cevap verirken bulmayayım. Sakın sizden birinizi Kıyâmet günü boynunda altın, gümüş olduğu halde gelerek: ‘Yâ Rasûlallah beni kurtar!’ derken kendimi de: ‘Senin için hiçbir şeye mâlik değilim, ben sana teblîğ ettim’ diye cevap verirken bulmayayım!”
Hz. Peygamber (s.a.v.)’in bir cümle ile ifade edilecek bir konuyu, hemen hemen aynı kelimeleri taşıyan altı ayrı cümle ile altı defa tekrar ederek ifade buyurması gulûlün (kamu malına tasalludun, rüşvet ve haksız kazancın) önemini büyütmek ve zihinlerde yerleştirmek içindir.
Bu rivayette at, sığır, koyun gibi değeri yüksek olan hayvanlar zikredilerek gulûlden men edilirse de, başka rivayetlerde ayakkabı bağı, iğne, iplik ve hatta bunlardan da değersiz devlete ait şeyleri çalmanın aynı şekilde ihanet olduğu, ganimetten böyle değersiz bir şey çalmış olarak cephede ölen bir askerin şehitlik mertebesini kaybedeceği belirtilir. Hz. Peygamberimizin kamu malından aşıranların cenaze namazlarını kıldırmadığı “ve arkadaşınızın cenaze namazını siz kılın” dediği hemen hemen bütün siyer ve hadis kitaplarında geçmektedir. (Buhâri, Megazî. 38; Müslim, İman, 183 (1/108); Ebu Davud, 3/68.)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER