Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SADAKAT MI, LİYAKAT MI?

İki ayrı şehirde, iki ayrı belediye başkanının uygulamalarına bakın, kararı siz verin.
İstanbul’da 2 ay arayla yapılan iki seçimi de kazanarak göreve gelen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu çalışma arkadaşlarını belirlemeye başladı. Ulaşımdan sorumlu Genel Sekreter Yardımcılığına ODTÜ Şehir ve Bölge Planlama Mezunu, raylı sistemler uzmanını, Park Bahçeler Yeşil Alanlar Daire Başkanlığına Yüksek Mimar Kenstsel Tasarım Programı Doktorası olan bir Profesörü, Raylı Sistemler Daire Başkanlığına ise İTÜ İnşaat Mühendisliği mezunu, Ulaştırma Mühendisliği Yüksek Lisans mezunu bir Doçenti atadı.
Afyonkarahisar Belediye Başkanı sayın Mehmet Zeybek de arkadaşlarını belirliyor. Geçtiğimiz günlerde Belediyemizin en büyük iştiraki olan Yüntaş Genel Müdürü Mehmet Sarlık görevden alınarak, yerine Selim Arıcı atandı. Kendisini tanımam ancak medyadan takip ettiğimiz kadarıyla sayın Arıcı emekli Emniyet Müdürü ve AKP İl Başkanlığı Medya ve Tanıtım Başkanı imiş. Bir Afyonlu olarak sayın Arıcı’nın atandığı görevde başarılı işlere imza atmasına en çok ben sevinirim. Ancak Afyonkarahisar’ı iyi tanımayan birisinin sırf AKP yöneticisi diye belirli makamlara getirilmesini de doğru bulmuyorum. AKP kadrolarının hiç ağızlarından düşürmedikleri 15 Temmuz kalkışmasına giden süreci, ülkemizin içinde bulunduğu darboğazda politika ve iş üretemeyen yandaş devlet kadrolarını hiç unutmayalım. Kamuda liyakat sahiplerine sahip çıkmazsanız, kadroları partililerle doldurursanız, iş değil, sadece yandaş üretirsiniz. Belediyeye ait şirketler, yandaşlar tarafından değil, işinin ehli profesyonel kadrolar tarafından yönetilmelidir. Liyakat değil de Sadakat temelli görevlendirmeler kurumlara zarar verir. En büyük zararı da Afyonlular çeker.
***

DÜN YEDİĞİ HURMALAR, BUGÜN SENİ TIRMALAR

Ahmet Davutoğlu, 5 yıl süren bakanlığı ve 2 yıl süren başbakanlığı döneminde ülkemizin ne kadar özgür bir ülke olduğunu, basınımızın ne kadar özgür olduğunu sürekli dile getirdi. Başbakanlığı döneminde Fredoom House’nin Türkiye’yi basın özgürlüğü alanında “özgür olmayan” ülke statüsüne düştüğü raporuna sert tepki göstererek “Gazetecilerimizin özgür denilen ülkelerde daha özgür” olduğunu ifade etmiş, “hepimizin bu rapora eleştiri getirmemiz zorunluluğundan” bahsetmişti. “Tek Adam” istediği için Başbakanlık görevini bırakan Davutoğlu gün geçti, devran döndü, uzunca bir dönem sustuktan sonra konuşmaya karar verdi. Ancak eleştirilerini ifade edebileceği, konuşacağı gazete ve TV kalmamış. Evet hepimizin son derece özgür olduğumuz, gazetecilerin özgürce işlerini yapabildikleri bu ülkede sayın Davutoğlu bir çift söz söyleyeceği kanal bulamamış. Hayret!
Geçtiğimiz hafta Rus haber Ajansı Sputnik’e bağlı olarak Türkiye’de yayın yapan RSFM’de çalışan gazetecilerin Davutoğlu ile röportaj isteği Sputnik kanalı tarafından kabul edilmeyince, 3 gazeteci kendi özel kanallarında internet üzerinden mülakat yapar. Davutoğlu burada AKP eleştirilerine devam eder. “Referandum sürecinde yeni anayasa paketiyle ilgili görüşlerimi anlatabilmek için çok girişimde bulundum. Sesimi duyurmaya çalıştım, ama benimle röportaj yapacak kimseyi bulamadım.” der. “Özgürce konuşulmayan bir yerde en basit problemler bile çözülemez” der. Ne yazık ki, Davutoğlu’nun özgür Türkiye’sinde bu mülakatı yapan gazetecilerin görevine ertesi gün son verildi. “Tek Adam” rejiminin, dış politikadaki “stratejik derinlik” kavramının, dış politikada ABD ile Rusya arasındaki git-gellerin acı sonuçları bunlar.
Öte yandan zor şartlara rağmen görevini layıkıyla yapmaya çalışan bütün basın mensuplarının 24 Temmuz Basın Bayaramı kutlarım.
Son Söz; “Özgürlük olmayan bir ülkede ölüm ve yok olma vardır. Her ilerlemenin ve kurtuluşun temeli özgürlüktür.’’ Mustafa Kemal Atatürk

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER