Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

TÖRE – KANUN VE ADALET-2

Muharrem Günay 4 Temmuz 2015 Cumartesi 03:00:00
  (Dünden Devamı)
Türk milletinin dünya görüşünün ve hayat felsefesinin gerçek anlamda anlaşılması için töre’nin bilinmesi ve incelenmesi şarttır. Kut, töre, Kutadgu Bilig ve eski Türk dini üzerinde önemli çalışmalar yapan Said Başer bu konuda şunları söylemektedir:
Töre nasıl tesbit edilebilir? Kendimize bu suali sorduğumuz zaman verilecek cevap bellidir: Bütün kaynakların o gözle değerlendirilmesiyle ! Fakat bunun için de elimizde nisbilikten uzak, gerçek bir ölçü bulunmalıdır. Zira nelerin töreye gireceği, nelerin töre ile alakası olmadığını tayin edebilmeliyiz ki, kaynakları o ölçüler içerisinde Gerçek yerlerine oturtup, onlardan bir takım hükümler çıkarabilelim.
Bizim Kutadgu Bilig üzerinde durmamız bu sebeptendir. Zira Kutadgu Bilig Türklerin İslamiyet’e yeni girdikleri zamanlarda yazılmıştı. (1069-1070) Orijinal Türk telakkilerinin kaybolmadığı, bozulmadığı bir coğrafyada- ve bilhassa Türk devlet anlayışını anlatmak bakımından- bu işe en ehil bir kalem tarafından telif edilmişti. Eseri Balasagunlu Yusuf Has Hacib Karahanlılar gibi asli Türk ölçüleriyle kurulmuş bir devlette, en mühim devlet vazifelerinden biri olan “Has Haciplik” makamındayken kaleme almıştı. İslâmi tesirler henüz dil, hayat tarzı ve devlet kuruluşuna temel olan kaidelere tam manasıyla nüfuz etmemişti. Ayrıca eser kadim bir Türk beldesinde, Kaşgar’da yazılmıştı. Eserdeki mevzular tamamen orijinal Türk nizamı dikkate alınarak ve Türk mantalitesiyle işlenmişti. Tabiatiyle artık Kutadgu Bilig şunu mu anlatır, bunu mu, tartışmasının aşıldığı kanaatindeyiz. Merhum hocam Prof. Dr. İbrahim Kafesoğlu’nun Kutadgu Bilig hakkında son zamanlara kadar ileri sürülen görüşlere verdiği cevapların doğruluğu anlaşılmıştır. O’na göre eser :
“Türklerin manevi tarafını, siyasi ve idari görüşünü ortaya koymakta… Türk devletinin siyasi- içtimai bünyesini tanımamızı sağlamaktadır.
Kutadgu Bilig’in metin ve bu günkü dilimize çevirisini neşreden Reşit Rahmeti Arat merhum, metin kısmının ön sözünde :”Yusuf bu eseriyle insan hayatının manasını tahlil ve onun cemiyet ve dolayısıyla devlet içindeki vazifesini tayin eden bir felsefe, bir hayat felsefesi sistemi oluşturmuştur” demektedir. Gerçi Kutadgu Bilig’deki fikirler Yusuf Has Hacib’in şahsi düşünceleri olamazlar. Çünkü Yusuf Has Hacib, kitabını bütün milleti alakadar eden ve devrin hakanına töre hükümlerini ve eski Türk ananelerini hatırlatan bir üslupla yazmıştır. Bu eser, yalnız zihinde mevcut nazariyatın bir ifadesi değil, Türk topluluğunda tatbik sahası bulan hak, adalet, devlet kavramlarının açıklanmasıdır.
Eğer kitapta bir felsefe varsa -ki vardır- bu Türklerin milli hayat felsefesidir. R.R. Arat’a göre Yusuf Has Hacib, “Geçmişteki ideal bir cemiyeti tasvir yoluyla kendi zamanını tenkit ediyor, ıslahı için yol gösteriyordu.”(S.Başer KBKT:VI-VII)
Kutadgu Bilig’deki kahramanlardan Kündogdı adındaki hükümdar “töre” yi temsil etmektedir. Eserden anladığımıza göre, Kündogdı adını veren bir “bilge” (âlim)dir. (beyit 824) Töre güneş gibidir, dünyayı aydınlatır ve ısıtır. Kündogdı adındaki hakan da icraatlarıyla töre gibi olmalı dünyayı aydınlatmalı ve ısıtmalıdır. Bu durum Kutadgu Bilig’de şöyle anlatılmaktadır:
„Güneşe bak, küçülmez, bütünlüğünü daima muhafaza eder; parlaklığı hep aynı şekilde kuvvetlidir.“ (b. 825)
“Benim tabiatım da (yani törenin tabiatı) ona benzer, doğruluk – adalet ile doludur ve hiç bir vakit eksilmez.” (b. 826) “İkincisi- güneş doğar ve bütün dünya aydınlanır; aydınlığını bütün halka eriştirir, kendinden bir şey eksilmez.” (b. 827)
“Benim de (yani törenin) hükmüm böyledir, ben ortadan kaybolmam; hareketim ve sözüm, bütün halk için aynıdır.” (b. 828)
“Üçüncüsü, bu güneş doğunca yere sıcaklık gelir; o zaman binlerce renkli çiçekler açılır.” (b. 829)
“Benim bu kanunum (törem) hangi memlekete erişirse, o memleket baştanbaşa taşlık ve kayalık dahi olsa, hep düzene girer.” (b.830)
“Güneş doğar, temiz veya kirli demeden, her şeye aydınlık verir; kendisinden bir şey eksilmez.” (b. 831)
“Benim de (yani törenin) hareketim tıpkı böyledir; herkes benden nasibini alır.” (b. 832)
“Bir de güneşin burcu sabittir; bu sabit dediğim, temeli sağlam olduğu içindir. ” (b. 833)
“Güneşin burcu arslandır ve bu burç yerinden kımıldamaz (yani töre sağlamdır, taviz vermez); kımıldamadığı için de evi bozulmaz.” (b. 834)
“Benim tavır ve hareketime bir bak, benim de parlaklığım (törenin parlaklığı, kıymeti) katiyyen değişmez.” (b. 835)
Kutadgu Bilig’de töre, hükümdar rolünde ve Kündogdı adıyla karşımıza çıkarken, “kut” vezir rolünde ve Aytoldı adıyla karşımıza çıkmaktadır. Daha önce Yüce Tanrı’nın töreye uygun hareket edenlere “kut” verip, onları hakanlık makamına getirdiğini belirtmiştik. Kutadgu Bilig’de bu durum şu şekilde açıklanır:
“Aytoldı dedi (yani kut dedi): Ey Devletli Hükümdar ülkelere hakim ol, iyi adın dünyaya yayılsın. ” (b. 836)
“Ben de (yani Tanrının bağışladığı kut olarak) bu uzun yolu yürüyüp ve çok zahmet çekip, yorularak sana geldim. ” (b. 837)
“Bu tabiat ve faziletlerinden dolayı (yani töreye uygun hareket etmenden dolayı), büyük bir arzu ile senin hizmetine geldim.” (b. 838) Yani töreye uygun hareket etmenden dolayı beni sana Yüce Tanrı gönderdi. Seni kutladı ve bağış verip hakanlık makamına oturttu denilmektedir. (Son)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER