Üzüm suyu, şıra. Mısır ve buğdayın mayalanmasıyla edilen içeceğe Boza deriz. İçimleri hoştur.
Şerbet; Şeker ve gül suyu ile yapılan, bir nevi şıra’dır. Tatlıdır kokuludur. Soğuk içilirse, bedene rahatlık verir. Renkli gelin şekeriyle yapılırsa, pembemsi renk alır. Şimdilerde unutulmuş gibidir. Çocukluğumuzda şekerleme çeşitleri bugünkü kadar çok değildi. İçecekler ayran, gazoz ve şerbet idi.
Çocuklara uslu durursan sana şeker vereceğiz denirdi. Zamanla nane şekeri boncuk, tesbih şekeri üretildi.
Şerbet ise camilerde dua sonu, şekerleme yerine dağıtılırdı. Elde ibrik veya sırtta taşınan musluklu bidonlarla bardağa konur dağıtılırdı. Bu günkü gibi cam bardak çok olmadığından tek bardakla herkese sunulurdu. Sırttaki bidon eğilerek musluktan akması sağlanırdı. Bu da sağlıklı değildi. Zamanla şerbetin yerini, kaymaklı şeker, fıstıklı fındıklı cevizli lokum üretimine geçildi. Dolayısıyla kağıda sarıldı. Gazoz meyva suları, şerbet’in yerini tutamadı. Fakat ortadan kalktı. Adı anılarda kaldı.
Bizim çocukluğumuzda, okul tatillerinde kunduracı, bakkal terzi berber marangoz çıraklığına gönderilir, bir meslek öğrensin istenilirdi, ilk okuldan sonra okumayacaksa çıraklık şarttı.
Bayramlarda çıraklar kalfaları ile, usta ziyaretine gider. Büyüklerin eli öpülür. Öğleyin ikram edilen yemeği yenilir, hediyesini alır sevinerek herkes evine dönerdi. Hediye, para, çevre (mendil), yün çorap olurdu. Verilen paraya ŞERBETLİK denirdi çocuklar o parayla şerbet içsin içi rahatlasın istenirdi.
Bu anımsamadan olacak, seçim dolayısı ile bir parti Ramazan’da ve Kurban bayramında biner lira, diğeri cumhuriyet, on dokuz mayıs bayramında gençlere beş yüz lira dağıtacak. Bir diğer parti borçluların borcunu üstüne alacak.
Şerbetliğe göre biraz fazla ama biraz rahatlatacak.
Piyangoda ne çıkarsa şansımıza, bahtımız açık olsun. Sandığı ziyaret edip bir deneyeceğiz.
YAZARLAR
TÜMÜ