Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

SOSYOLOJİK BİR KAVRAM OLARAK MİLLET (3)

Muharrem Günay 18 Ekim 2010 Pazartesi 03:00:00
  Z. GÖKALP’ te milleti kültürel bir zümre olarak kabul eder ve şöyle der:
“Millet, dilce müşterek olan, yani aynı terbiyeyi almış fertlerden meydana gelmiş bulunan kültürel bir zümredir” der ve şöyle devam eder: “Bir adam kanca müşterek bulunduğu insanlardan ziyade, terbiyece ve ana dilce müşterek bulunduğu insanlarla beraber yaşamak ister. Çünkü insani şahsiyetimiz, bedenimizde değil, ruhumuzdadır. Maddi meziyetlerimiz ruhumuzdan geliyorsa, manevi meziyetlerimiz de terbiyesini aldığımız cemiyetten geliyor.“ (Z. GÖKALP. Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri s.227)
GÖKALP’e göre millet, coğrafi, ırki ve kavmi bir zümre değildir. Yine millet bir imparatorluk içerisinde yaşayanların toplamı da değildir. GÖKALP‘e göre millet, iradi bir kavramda olamaz. Çünkü her ferdin milliyeti, onun keyfine, iradesine tabi bir şey değildir. Görünüşte fert kendisini şu yahut bu millete mensup kabul etmekte hür zanneder. Hâlbuki fertte böyle bir hürriyet yoktur. Bir millete mensup olmak bir noktada kader işidir. Fert bir millet içerisinde hayata gelir ve o milletin terbiyesini alarak yetişir ve o kültürel zümreye dâhil olur. Yani bir noktada Türklük bir kader işidir. GÖKALP’e göre millet eğer coğrafi bir zümre olsaydı bu gün İran’da yaşayan Türklerle Farsların bir millet olmaları gerekirdi. GÖKALP’ in fikirlerinden öğrendiğimize göre millet, ırki ve kavmi bir zümre de değildir. Çünkü tarihten önceki devirlerde bile saf ve karışmamış bir ırk bulmak mümkün değildir. Millet kavmi bir zümre de olamaz, çünkü milletler akraba veya çeşitli kavimlerin tarih içerisinde karışıp kaynaşmasından ve kültürel bir zümreyi oluşturmasından meydana gelmiştir. Millet aynı zamanda bir imparatorluk içerisinde müşterek bir siyasi hayatı yaşayan insanların toplamı da olamaz. Çünkü imparatorluklar çok ulusludurlar.
Ziya Gökalp’e göre Türkçülük, Türk milletini yükseltmek demektir. Yükseltmek ilimde, kültürde, dinde, teknolojide, sanat vs alanlardadır. Bir milletin yükselmesi başka bir milletin gözyaşlarıyla değil, milleti oluşturan fertlerin el ele, gönül gönüle vererek çalışmasıyla olur. Gökalp Türkçülüğün Esasları’nın 23’ncü sayfasında : “Türküm diyen her ferdi Türk tanımaktan, yalnız Türklüğe hıyaneti görülenler varsa cezalandırmaktan başka çare yoktur” demektedir. Ziya Gökalp’in milliyetçilik anlayışını ortaya koyduktan sonra onun Türkleşmek-İslamlaşmak-Muasırlaşmak terkibinden bahsetmemek elbette olmaz. Gökalp bu terkibini Türkçülüğün Esasları’nda şöyle açıklamaktadır:
“Türk milletindeniz dediğimiz için dilde estetik, ahlakta, hukukta, hatta dini hayatında ve felsefede Türk kültürüne (Türk zevkine, Türk vicdanına göre) bir orijinallik, bir şahsilik göstermeye çalışacağız. “İslâm Ümmetindeniz” dediğimiz için, bize göre en mukaddes kitap Kur’an- Kerim, en mukaddes insan Hazret-i Muhammed, en mukaddes mâbed Kâbe, en mukaddes din İslâmiyet olacaktır. “Batı medeniyetindeniz” dediğimiz için de ilimde, felsefede, fenlerde vesair medeni sistemlerde tam bir Avrupalı gibi hareket edeceğiz.”(Türkçülüğün Esasları 73,74)
GÖKALP’ e göre ırkça Türk olmadıkları halde terbiyece ve kültürce tamamıyla Türk ruhuna sahip, saadetlerimiz gibi felaketlerimize de ortak olan ve dince müşterek olan insanlar da Türk’türler.
Z.GÖKALP, Diyarbakır’ın, Doğu ve Güney doğu illerimizin Türklükleri ile bilgiler verdikten ve kendisinin soyca Türk olduğunu belirttikten sonra, “Bununla beraber, dedelerimin bir Kürt yahut Arap muhitinden geldiğini anlasaydım, yine Türk olduğuma hüküm vermekte tereddüt etmeyecektim. Çünkü milliyetin yalnız terbiyeye dayandığını da sosyal incelemelerle anlamıştım“ diyor. (Gökalp, Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri, 231)
Terbiye ve terbiyenin “Milli Terbiye“ olması konusunda GÖKALP ve ATATÜRK aynı fikirdedirler. Terbiye konusunda Atatürk şöyle der:
“Terbiyedir ki bir milleti hür, müstakil, şanlı, yüce bir toplum halinde yaşatır veya bir milleti esaret ve sefalete terk eder.” (H.TANYU Atatürk ve Türk Milliyetçiliği, 129)
“Şimdiye kadar takip olunan tahsil ve terbiye usullerinin milletimizin medenileşmesinde en mühim bir amil olduğu kanaatindeyim. Onun için bir milli terbiye_ eğitim programından bahsederken, eski devrin hurafelerinden ve milli yapımıza uymayan yabancı fikirlerden, doğudan ve batıdan gelen bil cümle tesirlerden tamamen uzak seciye-i milliye (milli kültürümüzle) ve tarihimizle mütenasip-uyumlu bir kültür kastediyorum. Çünkü milli davamızın gelişmesi ancak böyle bir kültür ile temin olunabilir. Lalettayin (rast gele) bir ecnebi kültürü şimdiye kadar takip olunan yabancı kültürlerin tahrip edici neticelerini tekrar ettirebilir. Kültür (Harasat-i fikriye) zeminle mütenasiptir. O zemin, milletin seciyesidir-kültürüdür.” (TANYU,119 ) (Devamı yarın)

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti