Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU

TOPUN AĞZINDAKİ ÜLKE MOLDOVA VE GAGAUZYA -9-

CUMHURBAŞKANI STEPAN TOPAL
Moldova’nın bağımsız bir cumhuriyet olarak dünya coğrafyasında yer almasından sonra kurulan Gagauzya’nın ilk ve tek cumhurbaşkanı olan Stepan Topal ile, birçok defa biraraya geldim. Ne yazık ki, o cumhuriyeti tanıyan hiçbir ülke olmadığı için, cumhuriyet sözcüğü yerini otonomi sözcüğüne bıraktı.
Kuruluşta Gagauzya Başkanı Stepan Topal, Halk Meclisi Başkanı Mihail Kendigelen, Kültür ve Eğitim İşleri Bakanı Mariya Maruneviç idi. Topal’dan sonraki Gagauzya Başkanları Dimitri Kroytor, Georgi Tabunşçik, Mihail Formuzal ve İrina Vlah’tır. Ben bütün Gagauzya Başkanlarıyla defalarca görüşerek, elimden geldiğince bu kardeş yurtta yaşayan insanlara yardımcı olmaya çamlıştım.
CUMHURBAŞKANI MİRCEA SNEGUR
Dostum Mihai Cimpoi, Yazarlar Birliği Başkanlığı görevinin yanı sıra, cumhurbaşkanı Snegur’un partisinde, siyaset yapıyordu. Milletvekili seçilmişti ve dilediğinde Cumhurbaşkanıyla görüşebilme olanağı vardı. İsteğim üzerine bir gün beni Cumhurbaşkanına götürdü. Snegur, babacan tavırlı, tam bir halk adamı görünümündeydi. Uzun uzadıya Türkiye-Moldova ilişkilerinden söz etti. Özellikle, T.C.’nin, Moldova’nın bağımsızlığını ilk tanıyan ülkelerden birisi olmasının yarattığı olumlu havayı vurguladı.
Gagauzlar’dan söz ederken de şöyle dedi: “Biz Gagauzlar’la kardeşçe yaşamak istiyoruz. Bugünlerde durum iyidir, ama aralarındaki ayrılıkçılar, zaman zaman zihinleri bulandırıyor! Biz onların kültürlerini, dillerini korumalarına yardımcı oluyoruz..”
O arada Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof.İon Borşeviç söze girerek şunu söyledi: “1989’da cumhurbaşkanımız, parlamento başkanı idi. Dedi ki:En çok asimile olan dil Gagauz dilidir; Gagauz dilinin yaşaması. Moldovanların yardımı ile olmuştur.”
CUMHURBAŞKANI PERU LUÇİNSKİ
Rektör Stepan Varban’la birlikte, Snegur’dan sonraki Cumhurbaşkanı Petru Luçinski tarafından, kabul edildik. Kabul salonundaki yuvarlak masanın etrafına oturduktan sonra Luçinski “Hoşgeldiniz” dedikten sonra, Büyükelçi Todor Angheli ile birlikte kurduğumuz ve başkanlığını yaptığım Türkiye-Moldova Dostluk Derneği’ne değinerek, iki ülke ilişkileri açısından çok yararlı bir iş yaptığımızı söyledi. O görüşmede cumhurbaşkanı özetle şunları söyledi:
“Gagauzlar Türkçe konuşuyorlar. Özerklikleri var; üniversiteleri var. Hiçbir şeyleri olmasa bile, üniversiteleriyle kendilerini dünyaya tanıtabilirler. Gagauzlar tahsil için ve başka nedenlerle Türkiye’ye gidiyorlar. Bazı çevreler onları islâmiyete davet ederek, baskı yapıyorlar. Bunu Sayın Süleyman Demirel ile de konuştuk; o da buna karşıdır. Onlar gelenek ve görenekleriyle olduğu gibi, dinleriyle ve başka inançlarına da sadık kalmalıdırlar. İkinci Dünya Savaşından sonra Türkiye atılım yaptı. Sosyal, ekonomik ve kültürel alanda gelişti. Bunu disiplinle sağladı. Disiplin olmasaydı gelişme kolay olmazdı. Moldova, Türkiye’yi örnek almaktadır.”
O akşam Moldova televizyonunun ana haber bülteninde, cumhurbaşkanının beni kabulü ile ilgili görüntülü bir haber de yayınlandı.
ÇADIR VE ANA DİLİ YORTUSU
Gagauzya’nın Komrat’tan sonraki ikinci büyük kenti Çadır’da her yıl “Ana Dili Yortusu” düzenlenmektedir. Bunlardan birisine ben de katılmıştım. Açış konuşmasını Halk Meclisi Başkanının yaptığı toplantıda sırayla Dionis Tanasoğlu, Mina Köse, Stepan Kuroglu, Mariya Maruneviç, Afanasi Karaçoban, Stepan Bulgar, Tudora Arnaut, Olga Radova, Nikolay Babaoğlu, Gavril Gaydarcı, Todur Zanet, Kostantin Vasilioğlu, Petri Yalancı, Andrey Çeşmeci ve Dimitri Kambur konuştular ve şiirlerini okudular. T.C.Kişinev Başkonsolosu ile bana da söz verdiler.
Burada Tudora Arnaut “Biz Türküz”, Olga Radova “Türkiyem” şiiri okudular. Nikolay Babaoğlu konuşmasında, “gelecek, Türk asrı olacaktır” dedi. Ve yortuyu, “Türklüğün bayramı” olarak nitelendirdi. Dimitri Kambur’un konuşması daha ilginçti: “Kim Gagauzları sevmiyorsa, ölsün de kurtulsun!”
Konuşmalar ve şiirlerden sonra Kazayak’tan gelen “Sevda” adlı kadınlar topluluğu, Gagauz türküleri okudu; Çeşmeköy folklor ekibi gösteri yaptı. Gösteriyi sunan Dimitri Kambur’un esprileri, seyredenleri kırdı, geçirdi! Orada öğrendiğime göre, bu ekip, Türkiye’ye giderek Sultanhisar-Nisa Festivaline katılmış. Volkaneş kasabası ile Sultanhisar kasabası da kardeşleşmişler. Leonid Urum adlı kişi de, tanınmış şairlerin şiirlerini, musiki eşliğinde seslendirdi.
***
Çadır, Komrat’a nazaran bana daha Gagauz geldi. İnsanlar da daha güleryüzlü ve sempatiktiler. Kent içindeki Gençlik Parkı, ferah, dinlendirici bir yer. Kadına duyulan saygıdan olsa gerek, kent merkezine bir “Kadın Heykeli” dikmişler. Gagauzlar’ın millî ve ruhani lideri olan Mihail Çakır’ın, küçük bir park içindeki büstü var.
Çadır’lılar ile, Komrat’lılar arasında, kimi zaman gizli, kimi zaman açık bir rekabet var. Gagauzya başkentinin, buraya alınmasını isteyenlerin sayıları az değil.
Çadır Belediye Başkan Yardımcısı İvan Çeban bizi Tomay Köyündeki gzel bir restorana götürüp yemek vermişti. Çadır’a dönünce de alınan paralarla inşa edilen Avengelist kilisesini ziyaret etmiştir. Burada bizim de bir kolejimiz vardı.
Rektör Yardımcısı Petr Arnaut bizi doğum yeri olan Çokmeydan (Karlık) köyüne götürdü. Köyde önce şarap fabrikasını gezdik, sonra da evine gittik. Burada karısı Anna, oğlu Victor, kızları Mariya ve Lena’yı tanıdık. Açtıkları sofraya oturup yemek yedik.
Bir başka gün önemli bir olay için bir daha Çadır’a gittik. Dionis’in babası Şair Nikolay Tanasoğlu (1895-1970)’nun adı, törenle, Kültür Evinin yanındaki sokağa verildi. Törende konuk olarak ben de bir konuşma yaptım.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti