Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

Dilene dilene kazanıyorlar – Kocatepe Gazetesi

Murat Arısoy 4 Haziran 2014 Çarşamba 03:00:00
  Evden çıktım, Yeşil Camii’nin yanından gazeteye doğru gideceğim. Aile Sağlık Merkezi’nin önünde bir adam… Karşı kaldırımdan geldi, adeta nokta atışıyla beni buldu. Bir kart uzattı, “Buyur” dedi. Ne olduğuna bakmadan yürüdüm, belki de yanlış yaptım. O kadar insan varken, birisinin doğrudan size yönelmesinde iyi bir mesaj bularak, o kişinin isteğini yerine getirmeniz, en uygunu. Ama ben böyle davranmadım. Yüzümü çevirip ilerledim.
Hızımı biraz daha artırmam gerekiyordu; zira İkinci Dumlupınar Caddesi’yle Yeşil Camii’nin kesiştiği yerde bir kadın, kucağında çocukla “Allah rızası için para verin” deyip duruyordu. Sonra orta okul yaşlarında bir kız daha onlara yaklaştı. Sonrasında ne oldu bilmiyorum. Adımlarımı sıklaştırarak ve arkama bakmadan uzaklaştım.
Uzaklaştım, çünkü “Allah rızası icin para verin” diyen kişiye para verilse, bu sefer, “Bu neye yetsin. Bana ekmek al” demeye başlıyor. O isteğini yerine getiren oldu mu, taleplerin sonu gelir mi?
Bir de “takipçi”ler var. Yanınıza yaklaşıp sizinle aynı tempoda yürümeye başlıyor. İstekler, istekler, istekler…Para verseniz bir türlü, para vermeseniz başka türlü…
“Dilencilik” müessesesi, ilimizde hayli gelişmiş. Ambaryolu, Bankalar Caddesi, Yeşilyol, Kurtuluş, Saraçlar, Tuz Pazarı… Bazen Anıtpark önü… Merkezi caddelerde dilencileri görebiliyorsunuz. Her nedense Ordu Bulvarı’nda hiç dilenci görmedim. Karaman İş Merkezi civarında dilenene rastlamadım. Acaba bunda, Valilik Konağı’nın, Orduevi’nin, Belediye’nin etkisi var mıdır? Sahi, Emniyet Müdürlüğü önünde de dilenciden bahsetmek mümkün değil…
Bize deniliyor ki “Dilenci gördüğünüzde, polisi, zabıtayı arayın”. Tamam arayalım da… Gözümle gördüğüm hâli anlatayım: Zabıta, İmaret Camii önünde, dilenci olduğu her hareketinden belli olan bir kişiyle karşılaşıyor. “Sen ne yapıyorsun burada” diye soruyor. Dilenci de, “Kızım tuvalette onu bekliyorum” diyor. Zabıta buna karşılık, “İyi çok bekleme burada” deyip ilerliyor. Koca koca afişlerle duyurulan, “Dilencilikle mücadele ediyoruz” sloganları ile afişler asılan “büyük harekât”ın geldiği durum bu… “İyi çok bekleme…”
Afyonkarahisar’daki dilencilerin çoğunun şehir dışından geldiğini, kısa bir sohbette bile ben öğrenebildiysem; devletin yetkililerinin de bundan haberi vardır. Ancak neden önlem alınmaz. Her sabah bir otobüs dolusu dilenci geliyorsa, o otobüsü bulmak çok mu zor? Emniyet’in, zabıtanın, jandarmanın görevini gerçekten yapabilmesi için Başbakan’dan talimat mı gelmesi gerek?
Eğer dilenciler bir otobüsle Afyonkarahisar’a getiriliyorsa, bu işlem her gün gerçekleştiriliyorsa, sabah gelen otobüs akşam geri gidiyorsa… O kadar güvenlik kamerasına rağmen nasıl saptanamıyor?
O otobüs, Ankara’ya, İstanbul’a, İzmir’e, Soma’ya gidecek ve eylem yapacak öğrencilerle dolu olsa, plakasından tutun, şoförünün siciline kadar her şeyi rapor hâline getirilmez miydi? Bununla kalsa iyi, o otobüsün bir kilometre ilerlemesine müsaade edilir miydi?
Gerçekten şehir dışından dilenci taşınıyorsa, kurumlar arası işbirliğiyle sorunu çözmek kolay. Tabii istenirse…
“Dilenci” deyip geçmeyelim. Dilencilik, birkaç kötü unsuru barındırıyor.
Dilencilik, insan onurunu ayaklar altına alıyor.
Dilencilik, çalışma gücü olanları, hazır paraya alıştırıyor.
Dilencilikle kazanılan paranın sorgusu yapılamıyor, hesabı sorulamıyor.
Dilencilik, duygu sömürüsü kapısını açık tutuyor.
Dilencilik, “Devlet vatandaşını ne hâle getirdi” fikrini körüklüyor.
Dilencilik, her hâli ve aşamasıyla devletin zaafını ortaya koyuyor.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti