Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Murat Arısoy

Seçilme yaşı 25, geçinme yaşı 30

Murat Arısoy 5 Ekim 2011 Çarşamba 03:00:00
  Türkiye Büyük Millet Meclisi 1 Ekim’de açıldı. 2 Ekim tarihinde çıkan, birtakım kişilerin “merkez medya” dedikleri, anlı-şanlı-renkli-boyalı gazeteler-de bir demokrasi şöleni yaşanmışçasına haberler okuduk. “Türkiye Meclis’te” gibi söylemlerin kullanıldığı manşetler, “Bakımsız Adaylık” sürecimden sonra beni tekrar bu konuyla ilgili düşüncelere sevk etti.
Gerçekten Meclis’te mi Türkiye? Yani oy oranına bakarsak, “kahir ekseriyet” temsil ediliyor. Büyük parti-küçük parti ayrımına girmek istemi-yorum, “Oyumuz boşa gitmesin” şeklindeki “ileri demokrasi” türünü de anlatmayacağım.
Ama Türkiye’nin bütünüyle Meclis’te temsil edildiğini söylemek, yanıltıcı olur. Çünkü hepimiz görüyoruz, yaşıyoruz ki seçilmek başka şey, seçmek başka. Seçilen 550 milletvekili, oy aldıkları büyük kitleleri temsil etmiyor. Bu çok açık.
Meselâ, 12 Haziran 2011 seçimlerinde Meclis’e giren asgari ücretli sayısı ne kadar? ‘Türkiye’nin ekonomisi iyiye gidiyor’ yorumu yapılsa da ülke nüfusunda azımsanmayacak bir kesimin asgari ücretle çalıştığı, bir gerçek. Ancak Meclis’e bakı-yoruz. İşçi kesimini, sendika başkanları temsil ediyor. E, genel itibariyle yaşam tarzlarında fark yok ki zaten. Ha milletvekili olmuşsunuz, ha sendika başkanı… İkisinde de makam aracınız var, en basit örnekle.
Meselâ, 12 Haziran 2011 seçimlerinde Meclis’e giren öğrenci sayısı ne kadar? “Nasıl yani” demeyiniz. Seçilme yaşı 25’e indiğine göre, bu yaşlardaki üniversite, yüksek lisans öğrencilerinin de seçilmeye hakkı var. Bununla birlikte biliyoruz ki çoğu büyüğümüz, “Aman canım, sen ne anlarsın. Daha küçücüksün. Harcanırsın yavrum” diyerek gençlerin siyaset sahnesinde yer almamalarını tavsiye ettiler, ediyorlar.
O zaman gösteriş olsun diye mi seçilme yaşı 25’e çekildi?
Yine Türkiye’ye özgü bir durum daha var: Bizde bir gencin kendi ayakları üzerinde durması, aynı zamanda birikim yapmaya başlaması için ortalama 30 yaşında olması gerekiyor. Bu hâl, hele üniversite mezunlarında çok daha yaygın. Neden mi?
Çünkü bir genç, üniversiteyi bitirecek, askerliği bitirecek, 6 ay da olsa askerden dönecek, üniversitede iş-güç bulamadıysa “kendini idame ettirebileceği” bir iş bulacak… Bu arada yıllar geçecek. Bir de yuva kurduysa, aile desteği olmadan ayakta durabilmesi için en iyimser rakamla 30 yaşında olması gerekiyor. Üniversiteye gitmeyen gençlerimiz ise hayata daha erken atılı-yor. Bu da yaşları 25 olduğunda “Şimdi düzenimi kurmak üzereyim. Daha sonra belki milletvekilliğini düşünebilirim” cümlesini kurduruyor, hayata erken atılanlara.
Hülâsa, 25 yaşındaki kişinin “seçilmek” gibi bir derdinden ziyade “geçinmek” gibi bir derdi oluyor. Bir de milletvekili adaylığı sürecinde tanıtım ve diğer organizasyonlara harcanan para-ları da hatırlarsak, geçinme derdi çok çok ağır basıyor. O nedenle bu görüşümü “Seçilme yaşı 25, geçinme yaşı 30” diye özetliyorum.
Tekrar “temsil” konusuna dönersek: Meselâ merak ettim. 12 Haziran seçimlerinden önce dolmuş veya özel halk otobüsü şoförü olup da seçimlerden sonra milletvekili olan kaç kişi var?
Keza polis memuru iken, memuriyetten istifa edip milletvekili olarak görev yapmaya başlayan kaç polis memuru var?
Kaç manav, kaç bakkal, kaç kasap, kaç muavin, kaç mübaşir, kaç odacı, kaç çaycı var? Kaç kameraman milletvekili oldu, kaç muhabir, kaç foto-muhabir Meclis’teki ceylan derisi koltuklara oturacak?
Hakkını verelim, gazetelerde yazan birkaç kişi girdi Meclis’e. Ama onlar da “Yazar” sıfatı ile girdi-ler. Yani, ulusal gazetelerin en üst tabakası kontenjanından vekil seçildiler.
Türkiye Meclis’te demek, hiç de adil bir yaklaşım değil. Zira seçim sistemi, yıllık geliriniz “bilmemkaç lira”nın altında ise, size seçilme hakkı tanımıyor.
Ne yapıyoruz o zaman? Gidiyoruz 4 ya da 5 yılda bir (büyüklerimiz nasıl buyurursa). Sandıkta, o tuhaf parti amblemlerinden birine “Evet” diyoruz. Sonra “Yaşasın demokrasi” sloganları ile, gönül rahatlığıyla evimize dönüp temsil edilmeyeceğimiz seçimin sonuçları ne olmuş diye merakla televizyonları izliyoruz.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti