50 yıl öncenin mektubu – Kocatepe Gazetesi

14 Ekim 2011 Cuma 03:00:00
  Geçtiğimiz günlerde Afyonkarahisar’ın en eski yayınlarından Taşpınar Dergisi’nden alıntı yaparak Afyonkarahisar Kalesi ile ilgili planlarımızda, beklentilerimizde 50 yılı aşkın bir zamandır değişiklik olmadığına işaret etmiştik.
Taşpınar’ın Temmuz 1964 tarihli sayısını karıştırırken ilimize gelen misafirlerle ilgili olarak yine yaklaşık 50 yıldır ne kadar aşama kaydedebildiğimiz gözlemleme imkanı bulduk. Afyonkarahisarlı merhum siyasetçi ve yazar Osman Attila, o tarihlerde Taşpınar Dergisi’ne gönderdiği mektupta Zafer Haftası için ilimize gelen misafirlerin ağırlanmasında dikkat edilmesi gerekenleri anlatıyor. Attila, bazıları bugün de ilimize gelenlerin karşılaştığı sorunlar olan konulara değini-yor. Bakın neler anlatıyor:
“40 yıldan beri her yıl 30 Ağustos vesilesiyle başta devlet büyükleri olmak üzere bakanlıklar, kurumlar ve illerin temsilcileri ilimize gelirler. Bunların hepsinin Afyon’dan iyi intibalar kazanarak ayrıldıklarını pek sanmıyorum. Çünkü bir misafire gereken ilgiyi hürmeti gösteremedik diye bazen düşünmekteyim. Misafir gittiği yerde rahat etmek ister, sevgi ister. Bazen şu kaleye çıkışı düşünüyorum da tüylerim diken diken oluyor. Nedir o kepazelik. Allah aşkına ilkin o meseleyi halledelim. Oraya iki bekçi mi olur, iki zabıta memuru mu olur mutlaka muhafız koyalım. (Selamet parası) rezaletini önleyelim. Sonra bütün satıcılar, dükkan sahipleri misafirlere güler yüz gösterelim. Rica ederim üniversiteli uyanık gençleri mi-safirlerin yanından ayırmayalım. Gençleri-miz Afyon’un tarihine dair bilgi sahibi olmalıdır. Mesela Süleyman Gönçer, Tayyar Ataman, Mahir Türkak, Mahir Erkmen gibi ağabeylerimiz gençlerimize bir iki gün Afyon, Afyon’un özellikleri, yetiştirdiği ilim adamları, fikir ve sanat adamları hakkında bilgi versinler. Misafir örnek verdiğinde bunu hemen cevaplayabilelim. Bir örnek vereyim. İmad Dede camiini hepiniz bilirsiniz. Burada yatan değerli hemşehrimiz ilk Kur’an-ı Kerim tercümesi yapmış büyük bir insandır. Tercümesi yanılmıyorsam Vakıflar Genel Müdürlüğü müzesindedir. Orada rastlıyacağınız Türkçe çok güzeldir. Horoz Dede efsanesini güzelce anlatmalıyız. Kahramanlıkların nasıl efsane halinde destanlaştığını geleceklere anlatmak için bilgimizi artırmalıyız. Bugünkü Erkek Sanat Enstitüsü’ne giderken bir Cenkçi Mezarlığı vardı. Vatan ve millet uğruna çarpışmış Cenkçilerin yurdu Afyon’u izah etmeliyiz.
Sonra büyük panolarla Afyon’un yetiştirdiği büyük devlet, fikir ve sanat adamlarını yazdırmalıyız. Bu panoları her yana koymalıyız. Kanuni devrinin eşsiz hattatı Karahisari’nin şaheserlerini elimizden geldiğince çok salona asmalıyız. Ali Çetinkaya’nın fotoğraflarını tüm salonlara, otellere asmalıyız. Ve İstiklal Harbi’nde ilk kuruşunu atan kişi olduğunu altında izah etmeliyiz. O günlerde şiir toplantıları düzenleyip misafir şairleri birkaç yerde dinlemeli-yiz. Afyon’un Orijinal türkülerini dinlemeli-yiz. Sandıklı ve Dinar’dan kartal kanadı gibi cepkenle folklor oynayan hemşehrilerimizi bulmalıyız. Misafirler kaplıcalara götürülmeli. Misafirlere ağzıaçık, patlıcan böreği gibi yemeklerimiz tanıtılmalı. Kaymak satışları çok sıkı denetlenmeli. Kardeş Akşehir’in emsalsiz misafirperverliğini düşünüyor ve bazı şeyler yapalım diye rica ediyorum.”
Geldik bugünlere. Kale’ye çıkarken ya da Ulu Cami’ye gittiğinde “arabalara göz kulak olmak” isteyen çocukların davranışı “Selamet parası”na benzemiyor mu? İlimizin yetiştirdiği tarihi şahsiyetleri tanıyan bilen ya da anlatabilecek kaç genç tanıyorsunuz? İmad Dede’nin, Horoz Dede’nin kim olduğunu ya da Cenkçi Mezarlığı’nın nerede olduğunu, orada kimlerin yattığını bilenimiz kaç tane? Hattat Karahisari’yi, Ali Çetinkaya’yı bırakın misafirlerin tanımasını, tanıyan Afyonkarahisarlı sayısı kaçtır acaba? Halkoyunları konusunda pek çok ekibimiz var, ama bunların kaçı Afyonkarahisar havalarında uzmanlaşmıştır ki? Uzmanlaşanların sayısı yeterli midir acaba? Patlıcan böreğini, ağzıaçığı, kaymağı eskiden olduğu gibi hakkıyla yapanlar var elbette. Ama yabancı bir misafir bunları almak isteğidinde “hakikisi”ne rastlama oranı sizce kaçta kaçtır?
Akşehir demişken, galiba birkaç senedir Zafer Haftası’nın benzeri kutlamalara onlar da başladılar. Büyük Taarruz’un Akşehir’den başladığı teziyle Zafer Haftası kutlamalarına katılmak istiyorlar. Kütahya’dan sonra bu konudaki rakip sayımız da artıyor galiba… Haydi hayırlısı…