Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

AŞAĞILARIN AŞAĞISI YAZILARI – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 11 Mayıs 2018 Cuma 13:42:42
 

– 1-
Ahseni takviym üzere yaratılan insan, dünya hayatı için esfele safiliyn’e reddedilince idrakı da Allah’ı hakkıyla bilebilme bakımından aşağıların aşağısına indi. Böylece insanda Allah’ı bilen ve bilmeyen vasıf oluştu. Kur’an, bilen insanı Billahi algıda yani ahseni takviym, bilmeyen insanı da Dunillah algıda yani esfele safiliyn olarak tanımlamıştır.
Dunillah algıya sebep, insanın kendisini Allah’ın dışında bir mekânda sanmasıdır. Dunillah algı ile oluşan ilk zann ise “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiasıdır. Dunillah algı ve zann’larına göre bir hayat tarzının ahirette karşılığı cehennem yaşantısıdır. İnsan dünya hayatında iken Dunillah algı ve zann’larından kurtulursa, dünya ve ahiret azabından da kurtulmuş olur. Bu yazı dizisi ile, insanın bu kurtuluş yolunu Kur’an’dan öğrenmeye gayret edeceğiz.
“Hakikaten Biz, insanı ahseni takviym üzere yarattık.” (Tin Suresi-4)
AHSENİ TAKVİYM en güzel surettir. Mealen böyle. Fakat bu mealle mânânın ne kadarını söylediğimizi aslında çok bilmiyoruz. Paylaştığımız zaman, anlattığımız zaman göreceksiniz ki ne söylesek, nasıl mana versek yine de manasına yetişemeyeceğiz, göreceksiniz. Buna rağmen yine de “en güzel suret” ifadesi ahseni takviymin manasına yakın bir ifadedir. Ahseni takviym en güzel surettir, ama en güzel suret nedir? Genellikle bu, insan vücudunun fiziksel yapısının ulaştığı son nokta gibi zannediliyor. Değil!
İnsanın Esfele Safiliyn algısını ele alacağımız “Aşağıların Aşağısı” yazılarımızın son kısımlarında “Kurtuluş Yolu nedir, nasıl kurtuluruz?”  konusu üzerinde önemle duracağız ve orada Rükȗ Hali karşımıza çıkacak. Rükȗnun ne olduğunu orada göreceğiz, rükû bu algıdan kurtulmada önemli bir hal… Eğer rükȗya önem verirsek bir yorum yaparken, bir fikir ileri sürerken hemen “Allah” aklımıza gelir de korkarız, yanlış yapıyor olmaktan korkarız. O zaman zaten her türlü hal için de utanırız…
Bu yüzden dikkat edin lütfen; eğer Allah, insan vücudunun fiziksel yapısının ulaştığı son noktaya ve bu gibi şeylere “en güzel surette yarattık” derse veya biz böyle dersek Allah’a sınır koymuş olmaz mıyız? Daha iyisini yapamaz gibi! Bu çok insanca, çok beşeri bir bakıştır. “Teknolojide son noktaya geldik” denebilir, insan için bu söylenebilir ama Allah için “teknolojide son noktaya geldi” denebilir mi? Bu yüzden manalara bu gözle de bakmalısınız daima: Allah’a, mânâlarda, insanca yaklaşmak doğru olmaz. Bu yüzden Ahseni Takviym o değildir.
Ahseni Takviym’in ne olduğunu anlamak için önce, Kur’an neye “güzel” diyor, onu fark etmeliyiz. Kur’an, Allah’ı hakkıyla bilmeye ve buna göre davranmaya GÜZEL demektedir.
O zaman ahsene takviym için verdiğimiz “en güzel suret” şöyle ifade edilebilir: İnsanın fıtratı, Allah’ı hakkıyla bilmeye, anlamaya ve buna göre yaşayabilmeye hazır olarak dizayn edilmiştir. Allah indinde güzel, Allah’ı İhlâs Suresi’ne uygun olarak tanımaktır, Kur’an’daki anlatıma ve Efendimiz sallallahu aleyhi vesellem’in açıklamalarına uygun şekilde bilmektir ve bu bilgilere göre yaşamaktır. İşte insan buna müsait dizayn edilmiştir; Ahseni Takviym’in bir manası da budur. Böyle düşünürseniz zamanla başka manalar da yakalanır inşaAllah. Konumuz Esfele Safiliyn. Bu nedenle Ahseni Takviym manasının detayı üzerinde çok durmayacağız.
Allah’ın dileğinin İlmullah’daki bir sureti olan insan, İlmullah’da VAR GÖRÜNEN’dir, Varmış Gibi görünendir. İlmullah’da Allah’ın dileğinin bir sureti olan ve Varmış Gibi görünen bu insanın bazı ana özellikleri vardır, onları şimdilik yalnızca isimleriyle görüp onlarla vehmi tarif edeceğiz:
•    Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu
•    “Kendinde Kendine Göre Var” oluşu
•    NEFS’i
•    “Birbirlerine Göre Var” oluşu
•    “Muhtariyeti Tercih Gücü” yetkisi
Kayıtlı Kendini Hissetme Duygusu ile, önce “Kendinde Kendine Göre Var” oluşuna BEN demesi; sonra “Birbirlerine Göre Var” oluşuna BEN demesi; “Birbirlerine Göre Var” oluşların görüntü oluşturması; bu görüntülerin “Kendinde Kendine Göre Var” olan ile algılanması; ve “Müstakilen Var” hissi ve görüntüsü… gibi olayların cereyan etmesine sebep olan bütün Esma’ül Hüsna Kanunları’nın hepsini kapsayan mekanizmaya VEHİM denilmiştir. İnsan, dünya imtihanı gereği bu vehim idrakında durmaz ve AŞAĞILARIN AŞAĞISI’NA DÜŞÜŞ başlar.
“Sonra onu esfele safiliyn’e reddettik (döndürdük).” (Tiyn-5)
Konumuzun temel taşlarını oluşturacak mananın birincisi bu tanımdadır; Esfele Safiliyn.
“Esfele Safiliyn”le ifade edilen mana nedir, Kur’an ayetlerinin tümüne bakarak bunu anlamaya çalışacağız. Ama şunu belirtelim ki, Esfele Safiliyn; öncelikle sanıldığı gibi, madde boyutu, tabiat şartları, dünya hayatı, moleküler yapı ve bunun gibi tanımlar değildir.
Asıl olan “Hissetmek”tir. Görüntüler ile meşgul olmak, görüntüleri asıl sanmak, görüntülerin oluşturduğu sahte algıları “Hissetmek” sanmak insanı doğru sonuca ulaştırmaz. Cereyan eden olayların esası, HİS ve HİSSETMEK ile ulaşılan mertebe olan İDRAK üzerinden yürür, idrak üzerinden seyreder. İdrak üzerinde yürüyen asıl seyrin perdelenmesi, görüntülerin oluşturduğu algıların gerçek olmayışı ve bu algıların oluşturduğu hissin gerçek olmayışındandır. Görüntülerin oluşturduğu algı ve algıdan kaynaklanan hislerin sahte olduğunu insan ancak gerçek his olan “Kayıtlı Kendini Hissetme” duygusunu tanıyıp da iki hissi kıyaslayabildiğinde anlayabilir. Aksi halde kendi sahte algı ve hislerini gerçek ve doğru yol sanacaktır…
Dikkat ettiyseniz tanımı yaparken “Var Görünen” ifadesini kullandık; “Var” demedik. VAR Allah’tır. Allah “VAR” ise yarattıkları (bizler) “Var Gibi” görünenleriz. Dolayısıyla, kişi bu görüntüleri “gerçek”, onlardan kaynaklanan duyguları da “gerçek his” zannederek hayat tarzı oluşturursa yanılır. Bizi bu hususta ayet uyarıyor:
“Tekasür (görüntünün oluşturduğu çokluk algısı ve hayali) sizi aldatıp meşgul etti (oyaladı).” (Tekasür-1)
Bu durumda, Ahseni Takviym özellikli yapı, bu özelliğini muhafaza ederek; ancak bunu fark etmeyecek şekilde, kendisini “Esfele Safiliyn” özellik içerisinde buldu.
” Ahseni Takviym özellikli yapıyı fark etmemek” vurgusunu biraz açalım. Esfele Safiliyn özellik, insanın yapısına o derece hâkimdir ki, sanki o yapıda Ahseni Takviym özellik yok gibidir, bu derece hâkimdir. Esfele Safiliyn hal bu hayata başlangıç şartlarındandır, insanın dünya hayatına başlangıç şartı Esfele Safiliyn’dir. İdraktaki Hakk seyir ile birlikte Esfele Safiliyn’in maskesi düşer ve Ahseni Takviym önce fark edilir, sonra da hâkimiyet ona geçer. İsterseniz bu manayı da biraz açalım: İnsana Ahseni Takviym hâkimken o Allah’ı hakkıyla biliyor, bu duruma göre davranıyordu. “Esfele Safiliyn”e döndürüldüğünde ise, kendisini Allah’ı hakkıyla bilemeyen bir algı çerisinde buldu. Esfele Safiliyn’le ilgili mananın ilk açılımı budur: İnsana Ahseni Takviym hâkim iken; Allah’ı hakkıyla biliyor ve bu duruma göre davranıyordu. Ne zaman Esfele Safiliyne döndürüldü, o zaman Allah’ı hakkıyla bilemediği bir algıda yaşamaya başladı. Peki, onda Esfele Safiliyn algısına yol açan neydi, yani Allah’ı hakkıyla bilemeyen bir algıya sebep neydi? Şöyle: Lütfen bu cümlenin altını zihnimizde çizelim: İnsana Ahseni Takviym hâkim iken; insanda Allah’ın dışı, dış tarafı, dışarısı varmış gibi bir yanlış intiba, öyle bir algı yoktu; Allah’ı hakkıyla biliyor ve bu duruma göre de davranıyordu.
Allah’ı hakkıyla bilmek nedir? Bu tanımlanmazsa yine hedef somutlaşmaz. Allah’ı hakkıyla bilmek, O’nu tevhid gerçekleri içerisinde bilmektir, İhlâs Suresi bilgisiyle bilmektir, dışı YOKtur idrakıyla bilmektir. Bu sebepten bu biliş ve hal “güzel” ile ifade edilmiştir. İnsanın algısı Esfele Safiliyn’e döndürüldüğünde oluşan şey, değişen şey budur: İnsanda “Allah’ın dışı algısı” oluştu. Lütfen bu paylaşımları çok önemseyin. Ama “Aşağıların Aşağısı” yazılarımızda “Esfele Safiliyn” idrakı anlatabilmek amacıyla yapacağımız açıklamaları Tiyn Suresi 4 ve 5. ayetlerin meali gibi değil de o ayetleri kolay anlamamıza bir destek anlatım olarak kabul edin.
Bu paylaşımı tamamlarken şöyle diyelim: İnsan gerçekten “Allah’ın dışı yok” diye bilerek yaratıldı. Sonra “Allah’ın dışı var” düşüncesine atıldı. Yani, Ahseni Takviym üzere (en güzel surette) yaratıldı, Esfele Safiliyn’e (Aşağıların Aşağısına) reddedildi, o idraka atıldı.

Edep; Ya Hu -1-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER