Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Hasan Tahsin Günek

EUGEN OBERHUMMER‘İN 1897 SENESİNDE ÇIKTIĞI BATI ANADOLU SEYAHATİNDEN BAZI NOTLAR

Alman bilim adamı Prof. Dr.Eugen Oberhummer (1859-1944), Anadolunun birçok bölgesini ziyaret etmiş, yine 1897 yılında İstanbuldan başlayarak Batı Anadolu’da araştırmalar yapmıştır. Seyahat ettiği yerlerde coğrafi araştırmalar yaparken aynı zamanda arazilerden çeşitli kaya vb… numuneler toplamış ve bunların laboratuar ortamında diğer bilim adamlarınca incelenmesi için yanında götürmüştür. Oberhummer, Küçük Asya’daki Seyahat ve Araştırmalarını, “Reise in Westkleinasien (1897)”,“Batı Anadolu’da Seyahat (1897)”1 başlıklı yazısında kaleme almış ve Batı Anadolu’ya yaptığı seyahatin bazı gözlemlerini ve sonuçlarını yayınlamıştır.
Obenhummer, bu gezinin odak noktasının 1887’de turist olarak ziyaret ettiği İstanbul olduğunu, ancak bu sefer özel çalışmaları için daha uzun kalmayı planladığını belirtir. Çünkü Anadolu’nun iç kısımlarını gezip görmek istemektedir. Coğrafi görüşlerini ve ön bilgilerini genişletmek için zamanının çok az olacağından dolayı, özel araştırmalara odaklanmaktan daha ziyade yolculuktaki gözlemlerini aktarmıştır.
Bu Küçük Asya seyahatinde özellikle güzergâh kayıtları başta olmak üzere bilimsel gözlemlerini kolaylaştıran Max Schlagintweit kendisine eşlik eder.2
Prof. Dr.Oberhummer, 30 Eylül sabahı trenle Haydarpaşa’dan yola çıkar. Anadolu’nun içlerine yapılan yolculukları Almanların işlettiği Anadolu Demiryollarının gayet kolaylaştırdığını söyler. Ayrıca bilimsel gezilere katılanlara yönelik olarak Alman Demiryolu şirketinin göstermiş olduğu nezaket ve kolaylıklar için teşekkürü hak ettiklerini belirtir. Trende seyahat eden yolcuların neredeyse tamamının en uzak istasyonlara seyahat ettiklerini ve yanlarında etkili tavsiye mektupları taşıdıklarını yazar.3
Alayunt’tan Afyonkarahisar’a yolculuğu devam ederken etrafta kısmen ekili, ancak çoğunlukla sadece mera veya tamamen boş araziler olduğunu, istasyonlarda genellikle büyük miktarlarda depolanmış tahıl yığınlarının görüldüğünü söyler. Demiryolunun ekonomik faydalarına tanıklık eden birkaç muhacir köyünün, çalışkan göçmenler için yeterli ve verimli araziler olduğunu doğrulamakta olduğunu belirtir.4
Tren, Çöğürler istasyonu (Eskişehir’e 87 km ve rakım:1025 m) önündeki ağaçlarla kaplı kayalık alandan geçerek yoluna devam eder. Döğer istasyonuna (Eskişehir’e 112 km) gelir.Burası Oberhummer’in belirttiğine göre 1125 m rakımıyla demiryolu hattı üzerindeki en yüksek istasyondur.Selçuklulardan kalma eski kervansaraydan görkemli diye bahseder. Etrafta ünlü Frig kraliyet mezarları bulunduğunu anlatır. İhsaniye istasyonundan (Eskişehir’e 127 km ve rakım:1095 m) sonra tuhaf kaya oluşumlarının görüldüğü başka bir yol olduğunu belirtir. Daha sonra şifalı sularıyla bilinen Hamam İstasyonuna varırlar.
Prof.Oberhummer’in Afyonkarahisar
Çevresindeki Çalışmaları
Afyonkarahisar’a gelen Oberhummer, “Zaten başka bir yerde bu garip şehirle ilgili yorum yaptım. Bu nedenle buraya ekleyecek çok az şeyim var.” Dedikten sonra, Şehrin içinde ve çevresinde son derece sağlam ve çarpıcı uçurumları oluşturan ve zirvesinde eski selçuklu kalesi bulunan kayadan (kaleden) aldığı ve yanında getirdiği örneklerin dikkatle incelenmesinden sonra yapısının trakit olduğunun ortaya çıktığını söyler.5
Afyonkarahisar Kalesinin yüksekliğinden bahsederken, deniz seviyesine göre 1220 m olan kalenin yüksekliğinin Radet tarafından 1213 m. olarakverildiğini, şehre veya demiryoluna göre nispi yüksekliğinin 191 m olduğunu belirtir. Kalenin tarihinin Selçuklulara kadar uzandığının epey zamandan beri bilindiğini ve bunun kalenin giriş kapısı üzerindeki bir yazıt tarafından ispatlanmakta olduğunu söyler. Ancak yine de kalenin güneybatısındaki sarnıç ve merdivenlerden birçoğunun eski devirlere ait olabileceği fikrini reddetmediğini belirtmeden geçemez. Son zamanlara kadar adını karahisar kayasına ve aynı zamanda afyon ticaretine borçlu olan kentin, güçlü bir Ermeni kolonisine halel getirmeksizin Türklüğün katıksız kalesi olarak görüldüğünü belirtir.
Oberhummer,”Demiryolunun gelişiyle birlikte buradaki Müslümanların büyük bir değişim yaşadığını, sadece bu şehir üzerinden Konya’ya giden Anadolu demiryolunun değil, aynı zamanda önemli bir başka demiryolu hattı olan İzmir-Kasaba hattının da buraya bağlandığını söyler. Böylece ileriye dönük olarak Afyonkarahisar’ın, Batı Anadolu için birinci sınıf bir ulaşım merkezi haline geleceği ve muhtemelen bunun sadece bir zaman meselesi olduğu yönünde bir öngörüde bulunur. Yine kalenin yüksekliğine ilişkin olarak daha önce diğer araştırmacıların yapmış olduğu ölçümlerden dip not olarak bahseder. Buna göre kalenin yüksekliğinin A. Cote tarafından 213 m. ölçülürken, Körte tarafından 170 m. Meyers tarafından 120 m olarak gösterildiğini belirtir.6
Demiryolu şirketleri arasındaki rekabetin bir sonucu olarak, Anadolu Demiryolu ile İzmir-Kasaba Demiryolu hattının aralarında Afyonkarahisar’da henüz bir bağlantı kurulamadığını, bu nedenle Afyonkarahisar’a ulaşan İzmir-Kasaba hattı için şehrin doğusunda mevcut Anadolu Demiryollarına ait istasyondan oldukça uzakta ve şehrin kuzeyinde ayrı bir istasyon inşa edilmek zorunda kalındığını özellikle vurgular.1898’in başlarında şirkete teslim edildiği söylenen hattın, Afyonkarahisar’da bulundukları 1897 yılında Afyonkarahisar’ın batısında hala yapım aşamasında olduğu ve yolun Oturak istasyonuna kadar döşenebildiği notunu düşer.
Gezisi sırasında, şantiye müdürü Bay v. Kapp’ın dostça önerisi sayesinde, işin son hızla devam etmekte olduğu ara güzergâhı, başmühendis olan Wronecki’nin eşliğinde arabayla çok daha kolay geçtiklerini ve bu sayede gezinin amacına uygun çok değerli bilgiler elde ettiğini anlatır. Öte yandan, güzergâhın kesin kaydı için kendi gözlemlerine fazla zaman ayıramadıkları için üzgündür. Oberhummer bu arada Binbaşı von Diest tarafından çizilen Küçük Asya haritalarına ve bu haritada dikkat edilmesi gereken hususlara değinir. Yolun geçtiği yerlerden ve arazi yapılarından bahsederken, Afyonkarahisar’dan kuzeybatıya doğru giden yolun, Sandıklı’dan gelen yeni yolla birleştikten sonra batıdaki dağlara dönerek ilerlediğini anlatır.
Örneğin; Çorca’da (Fethibey Köyü), volkanik kayaçların engebeli formları, vadiyi batıda sınırlayan sırtlarda sona erer ve yumuşak ana hatları olan daha genç ve hafif tortular başlar. 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra sıcak su kaynakları ile bilinen Gecek Hamamı gelir. Burada bir istasyon binası inşa edilmesi planlanmaktadır. Bu bölgenin denizden yüksekliği 1040 metredir. 15 dk daha batıya doğru sahanın kırmızımsı kuvars zengini mika kayrak ve etraf üzerinde zayıfbitkiörtüsü bulunan ve erozyana uğramış düz ve çıplak tepelerden oluştuğunu belirtir.7
Söğüt ağaçlarının gölgesinde bir yer olan Araplıçiftlik’te bir kahvehane veçorak bir bölgede 1053 m. rakımda Balmahmut tren istasyonu olduğunu söyler. Oberhummer ve yanındakiler 1,5 saatlik bir yolculuktan sonra Başkimse köyüne gelerek geceyi burada geçirirler. Oberhummer, 1130m yüksekliğinde olduğu bildirilen Başkimse’nin rakımının 1200 metreden fazla olması gerektiğini düşündüğünü söyler.8
Başkimse köyüne hakim olan tepenin üstünde, etrafı duvarla çevrili ve yaklaşık 5 m uzunluğunda bir aziz mezarı bulunduğunu (14:11 adım); mezarın Hıristiyan mezarı olduğunun anlaşıldığını, köyün adının buradan gelmiş olabileceğini söyler. 5 Ekim’de Başkimse’den ayrılır. Önlerindeki Küçükköy, istasyona yaklaşık 1 km mesafededir.9
Akşam geç saatlerde her milletten demiryolu işçisinin bulunduğu gayet canlı bir görünümü olan Oturak istasyonundan bir trenle hareketle Banaz-İslamköy üzerinden o sırada demiryolu operasyonlarının son noktası olan Uşak’a doğru yola çıkarlar.
Daha önce bir İngiliz bir şirkete aitken, daha sonra bir Fransız şirketine devredilen demiryolu hattının eski Lidya Krallığının tahıl deposu olan verimli Gediz (Hermos) vadisinden geçmekte olduğunu söyler. İzmir’den 169 km uzaklıktaki Alaşehir’e kadar devam eden ve 10 Eylül 1897’den itibaren Afyonkarahisar’a ulaşması beklenen bay v. Kapp tarafından yaptırılan yeni hat İzmir’e 288 km uzaklıktaki Uşak’a kadar faaliyette olduğunu, buradan Afyonkarahisar’a kadar hala inşa aşamasında olan 135 km’lik yolun ise yılsonuna kadar tamamlanması planlandığını belirtir.10
Oberhummer, kapalı, sürekli gökgürültülü ve fırtınalı bir akşam Dinar’a gelir. Buradaistasyondan çokta uzak olmayan ve bir Rum tarafından işletilen temiz ve rahat bir handa konaklar. Arkeolojik açıdan dikkat çekici bir yerde bulunan Dinar şehrinin antik Kelainai ve Apameia Kibotos şehirlerinin halefi olarak ve özellikle bir başlangıç noktası olarak Güney Phrygia ve Pisidia’daki rotaların için ideal bir konumda olduğunu belirtir. Hem dinlenmek, hemde Dinar şehri ve yakın çevresini görüp inceleyebilmek maksadıyla burada bir gün kalırlar. Hanın avlusundaki bir çeşmenin üzerinde bulunan eski bir yazıyı kopyalayabilmek için uğraş verir. Ancak sürekli yağmur yağdığı için bunda istediği amaca tam olarak ulaşamaz. Bunun dışında geri kalan zamanda dikkatini Dinar ve çevresindeki jeolojik koşullara odaklar.
Daha sonra Sandıklı’ya geçer. Sandıklı’dan bahseder. Sandıklı’nın Afyonkarahisar sancağına bağlı bir kaza merkezi olduğunu, Vital Cuinet’in tespitlerine göre 170 ermeni hariç geri kalan tümü Müslüman olan toplam 6.515 nüfusu olduğunu anlatır. Sandıklı G.Radet’in ölçümlerine göre 1075m, Oberhummer ve yanındakilerin ölçümlerine göre ise 1043m rakıma sahiptir.11
Oberhummer, artık, Anadolu Demiryoluyla Afyonkarahisar’dan, Selçuklu mimarisinin ve tarihinin merkezi olan Konya’ya 1896’dan beri kolayca ulaşılabildiğini, ulaşıma açılan 271 km uzunluğundaki bu yol ile büyük ve değerli bir alanın demiryolu ulaşımına kavuştuğundan bahseder. Oberhummer ulaşıma açılan Afyonkarahisar-Konya Demiryolu hattında her ne kadar yolcu sayısının az olmakla beraber özellikle önemli tahıl nakliyelerinin yapılmasına ve arazilerden faydalanma imkânlarının artmasıyla bölgenin ekonomik kalkınmasında demiryollarının nasıl önemli bir rol oynadığından bahseder. Demiryolunun Afyonkarahisar’dan ayrıldıktan sonra von Diest’in yeni haritasında 1700m olarak gösterdiği Emirdağ’ın solda kaldığını, Çok daha önemli bir yeri olan İpsos savaş alanının bulunduğu Çay kasabasından (1020 m) itibaren yükselmeye başlayan Sultandağlarının zirvelerinin yeni düşen karlarla kaplı olduğunu belirtir. Bu dağların yüksekliğine ilişkin herhangi bir çalışma yapmadığını herhalükarda 2000 metreyi aşması gerektiğini düşünür12
Oberhummer çevresi yarı bataklık olan Eber Gölünün (968m) yakınından geçerek birkaç önemli Selçuklu eserinin bulunduğu o zamanlar küçük bir kasaba olan İshaklı’ya (972 m) yani bugünkü Sultandağı’na gelir. Buradan itibaren dağların üzerinde bulunan orman örtüsüsünün daha bollaşmaya başlaması Oberhummer’in dikkatini çeker.13 Akşehir’den sonra yolculuklarının nihai varış noktası olan Konya’ya gider.

 

Dip Notlar:
1 “Kapitel XXII, Reise in Westkleinasien (1897). Professor Dr. Eugen Oberhummer, München” Oberhummer Roman, Zimmerer Heinrich; Durch Syrien und Kleinasien Reiseschilderungen und Studien, Berlin 1899.
2 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.371
3 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.372
4 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.389
5 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.390
6 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.391
7 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.392
8 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.393
9 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.397
10 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.400
11 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.407
12 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.408
13 a.g.m., E.Oberhummer, 1899, s.409
(*)Eugen Oberhummer (1859-1944)(Archive of the University of Vienna)
(https://geschichte.univie.ac.at/en/print/30767 erişim:06/02/2020)
(**) “KAPITEL XXIII., Von Major Max Schlagintweit, “Militärische und topographische Mitteilungen aus Konstantinopel und Kleinasien.” Oberhummer Roman, Zimmerer Heinrich; Durch Syrien und Kleinasien Reiseschilderungen und Studien, Berlin 1899, s.412

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti