Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
İrfan Ünver NASRATTINOĞLU

HEMŞEHRİMİZ YUNUS EMRE

Türkmen kocası Yunus Emre, Türk duygu ve düşüncesinin; Allah ve insan sevgisinin gerçek bir sembolüdür. Batılılar, hümanizmden, yani insan sevgisinden bahsederken; daima içlerinden çıkan düşünürleri öne sürmüşler; Dünya Hümanistlerini sayarken, hiçbir Türk Düşünürüne yer vermemişlerdir. Oysa Milletimiz, Ahmet Yesevi’den Yunus Emre’ye, Mevlâna’dan günümüze, çok sayıda bilim adamları, gerçek hümanistler yetiştirmiştir.
1991 yılı, Birleşmiş Milletler UNESCO Teşkilatının da ilanıyla, Dünya’da, “Yunus Emre Sevgi yılı” olarak kutlanmıştır. Kuşkusuz, bunun çok büyük yararları olmuş; Yunus’umuzun şiirleri ve o şiirlerde mısra mısra örülen Türk duygu ve düşüncesi, bütün dillere tercüme edilerek, dünya sathına yayılmıştır. Bu nedenledir ki, Dünya, Yunus Emre’nin eserlerinden, ülkemizi de, milletimizi de daha iyi tanıma imkânı bulmuş ve UNESCO, 2021 yılına da, yıl içinde dünyada anılması önerilen insanlar listesine, bir kez daha Yunus Emre adını kaydetmiştir. Ayrıca Cumhurbaşkanlığımız, 30 Ocak 2021 tarihinde yayımladığı bir kararla, içinde bulunduğumuz yılı, “Yunus Emre ve Türk Dili Yılı” ilân etmiştir.
Yunus Emre’nin, gerek gerçek kişiliği, gerekse efsanevi hayatı ile ilgili çok şey söylendi ve yazıldı. O’nun bütün şiirleri, tek tek mısralarına varıncaya kadar yorumlandı. Fakat, çözümlenmeyen önemli bir sorun kaldı. O da, Yunus Emre’nin mezarının nerede olduğu sorunudur. Bilindiği gibi, bugüne kadar çok sayıda yerleşim biriminde Yunus Emre mezarının bulunduğu iddia edildi. Bunlardan Aksaray, Bolu, Bursa, Erzurum-Tuzcu Köyü, Isparta-Keçiborlu, Isparta-Uluborlu, İzmir-Tire, Manisa-Kula, Kırşehir, Sivas, Ordu-Ünye, ve Afyon- Döğer iddiaları son derece zayıf, hatta tutarsızdır… Geriye Yunus Emre mezarlarının bulunduğu 3 yer kalmaktadır. Bunlar Eskişehir-Sarıköy, Karaman ve Sandıklı’dır…Ne var ki Eskişehir-Sarıköy ve Karaman tezleri, Yunus Emre konusundaki araştırmaları ile tanınan araştırmacı, uzman bilim adamları tarafından çürütülmüştür. Aşağıda vereceğimiz bilgilerden de anlaşılacaktır ki, Yunus, ne Eskişehir-Sarıköy ve ne de Karaman’dadır! O halde mezar nerededir?…

Yunus Emre’nin Mezarı Karaman’da Değildir
Eski adı Larende olan Karaman’da, yıllardır “Karamanoğlu Mehmet Bey ve Türk Dili” etkinlikleri düzenlenmektedir. Karamanoğlu Mehmet Bey’in, Türk Diline verdiği önem ve her yerde Türkçe konuşulması doğrultusundaki buyruk nedeniyle, güzel ve anlamlı “Dil bayramı” kutlanır. Sonraları, Karaman’daki bir makama atfen, anılan bayram programına “Yunus Emre Anma Toplantısı” da ilave edildi. O arada Eskişehirli’ler ile yarışa girilerek, Yunus Emre’nin mezarının Karaman’da olduğu tezi öne sürüldü ve bu doğrultuda yayınlar yaptırıldı. Oysa Yunus’a atfedilen mezarın, O’na ait olmadığı, yapılan başka yayınlarla ispatlandı. Şimdi, Yunus mezarının Karaman’da olmadığına ilişkin yayınlara bir göz atalım…
Karamanlı’lar, Yunus Emre konusundaki iddialarını, Konya’da bulunan 6.Vakıf Defteri’nin 493.sayfasındaki şu kayda dayandırmaktadır:
“Konya Kadısı Şeyh Hasan Nesip tarafından H.918 (M.1512,1513)’de yazılan ve Karaman soyundan Nasuh Bey oğlu Pir Ahmed’e ait olan Vakfiyede şahitler arasındaki bir zatın adı Şeyh Yunus Baba elmaruf postnişin Kirişçi Baba yazılıdır.”
Halim Baki Kunter de, vakfiyedeki kayıttan hareketle şu yargıya varmaktadır: “Halk arasında Kirişçi Baba Camiine Yunus Emre Camii de denilmesi ve Yunus Emre’nin bu camiin yanındaki türbede medfun olduğuna inanılması H.918 yılında Şeyh Yunus diye bir zatın buranın postuna oturmasından ileri gelmektedir.”
Ünlü bilgin Abdülbaki Gölpınarlı’nın bu konudaki görüşlerine de bir göz atalım: “Burada türbede birinci merkad, zaviyeyi yaptıran Kirişçi Baba’nındır. İkincisi Kirişçi Baba Şeyhi Karamanlı Katip Zade Yunus’un kabridir ki halk bu zatı, şöhretine binaen Yunus Emre diye tanımıştır. İşte bu zat Yunus Emre diye kabul edilince öbür merkad da Tapdık Babaya ait bir merkad olarak kabul edilmiştir…”
A.B.Gölpınarlı, Karaman tezinin şiddetli savunucularından Mesut Koman’ın yazılarında öne sürdüğü (sözde) belgeler için de “yalancı belgeler” demektedir.
Demek ki, Yunus Emre’nin mezarı Karaman’da değildir. Bu kentteki Kirişçi Baba Zaviyesinde postnişinlik yapan Yunus Baba adlı bir kişiye halk, zamanla Yunus Emre yakıştırması yapmış ve oradaki Yunus Baba Tekkesi de, Yunus Emre Mezarı olmuş!…

Yunus Emre’nin Mezarı Sarıköy’de de Değildir
Eskişehir’liler de aynı amaca yönelik faaliyetlerde bulundular; dernek kurdular; kitaplar yayımlattılar; uluslar arası seviyede bilimsel toplantılar düzenlediler. Oysa Eskişehir halkının Yunus’la pek ilgisi yoktu. Üç-beş Yunus sevdalısı, birkaç aydın kişi Valiliği de harekete geçirerek etkinliklerde bulundular. Biz, yıllarca Eskişehir’deki bu etkinliklere katıldık; Başkanlığını yaptığım Folklor Araştırmaları Kurumu’nun Eskişehir Valiliğine verdiği destekle, çok önemli etkinlikler düzenlendi. Ne var ki, konuya en çok sahip çıkması gereken Belediye, sivil toplum kuruluşları ve halk, düzenlemeleri uzaktan seyretti!… Sadece Mihalıççık’a bağlı Sarıköy (şimdiki adı Yunus Emre Köyü)’de, 6 Mayıs Hıdrellez sabahlarında, Yunus’a atfedilen makamın başında kırsal kesimden gelen insanlar toplandılar. Yunus Emre çeşitli mezhep ve tarikat mensupları tarafından benimsendiği için, bu inanç sistemlerine bağlı insanlar da özel olarak burayı ziyarete geldiler… Denilebilir ki; Eskişehir Valiliği, Yunus Emre ile hiç ilgisi olmayan; ama O’na adanan bir makamın, 6 Mayıslarda ziyaret edilen bir kutsal mekan haline gelmesini sağladı. Eğer Valilik, Yunus Emre adına herhangi bir düzenleme yapmasa, Eskişehir’den hiçbir kurum, kuruluş ve kişinin, aklına bile gelmeyeceğini söyleyebiliriz.
Şimdi, Yunus Emre mezarının Sarıköy’de olduğuna ilişkin iddiaları öne sürenlerin tezlerini çürüten karşı görüşler üzerinde duralım:
Bir kere, öne sürülen belgelerin hiç birisinde “Yunus Emre” adı geçmemekte; Yunus Emir, Yunus Emrem, Emrem Yunus, Aşık Yunus Emre, Yunus Emrah, ve Yunus Emrullah kayıtları bulunmaktadır.
Sarıköy’ün 300 Metre dışındaki mezar, bir heyet huzurunda açılıyor ve çıkarılan cesetler ve olay Halim Baki Kunter’in istediği şekilde kaleme alınan bir belge ile tespit ediliyor. Yunus Emre Hayatı ve Mezarı Hakkında İncelemeler (Karaman, 1965) adlı eserin yazarı Sıtkı Soylu’nun yazdığına göre (s.14-16), mezarın açılışında hazır bulunanlardan Ankara Arkeoloji Müzesi Müdürü Raci Temizer, “bu mezar, değil Yunus Emre’ye, bir Müslümana bile ait olamaz” demiştir. Keza, yine orada bulunanlardan Kemal Güngör ve Ahmet Adnan Saygun, yıllar sonra Cahit Öztelli’ye, “kazılan mezardan 15 ceset çıktı” ğını beyan etmişlerdir.
Sarıköy tezi, Kanuni Sultan Süleyman (1520-1566) devrine ait, Ankara Kuyudat-ı Kadime Arşivinde bulunan (No.580, s. 191) bir vakıf kaydına dayandırılmaktadır. Bu belgede Yunus Emir Bey adlı önemli bir kişiye ait çiftlikten ve köyde bulunan zaviyeden söz edilmektedir. Bu Yunus Emir Bey’in mezar taşı İbrahim Hakkı Konyalı tarafından Akşehir’in Koçaş köyünde bulunmuştur. Yani Yunus Emir Bey, Yunus Emre olsa bile, mezar Sarıköy’de değildir. Esasen, yukarıda da değindiğimiz gibi, Sarıköy’deki mezardan onbeş ceset çıkmıştır. Cahit Öztelli diyor ki:
“Mezar gerçekten Yunus’un olsa idi, başına hiç olmazsa yazılı bir taş dikilirdi. Şaşkın köylüler, yeni olduğu için kabarık toprak yığınını mezar diye göstermişler. Onbeş iskelet çıkınca şaşırıp kalmışlar, oyun bozulmuştur.”
Demek ki Yunus Emre’nin mezarı ne Karaman’da ve ne de Eskişehir’dedir… Öyleyse nerededir?…

Yunus Emre’nin Mezarı Sandıklı’dadır…
Bizim Yunus Emre’nin Sandıklılı, olduğuna ilişkin inancımız, Mustafa Özer’in, Afyonkarahisar’da münteşir Türkeli Gazetesi’nin 08 Ocak 1970 Tarihinde yayımlanan “Yunus Emre Sandıklı’da Yatıyor” başlıklı yazısını müteakip başlamıştır. Çok önem verdiğimiz ve inandırıcı delillerle dolu olan bu yazıyı burada aynen sunmak istiyoruz:
“1. Yunus Emre, Taptuk Emre ile birlikte kazamıza 3 km.mesafede, Yeniçay Köyünde medfundur.
2. Yeniçay Köyünde Yunus isminin çok olması tesadüfi değildir. Yunus Emre’nin kabrinin bulunmasından ve büyük şaire olan sevgilerinden ileri gelir.
3. Yunus Emre, Şeyhi ile beraber yatmaktadır. Bazı yerlerde Şeyhi Taptuk’un mezarı olmadan, yalnız Yunus’un şiirlerinden anlaşıldığı gibi, şeyhi ile aynı yerde yatmak istiyor. Yunus ölmeden önce şu vasiyeti yapıyor:
“Ko beni yatayım Şeyh eşiğinde
Dönmezim Şeyhimden ya ne döneyim”
Dedikten ve böyle karara vardıktan sonra müritleri bu vasiyeti yerine getirmesinler, o günün inançlarına göre bu mümkün ve ihtimal dahilinde değildir.
4. Yunus Emre’nin Şeyhini metheden şiirleri olduğu gibi Sandıklı’da Muradin Türbesi’nde yatan Nurettin Sultan’ın babası Şeyh Hamza’yı da metheden şiirlerinin bulunması ve ayrıca müritlerinin kazamızda bulunması Yunus Emre’nin kazamızda olduğunu ispatlamaktadır.
a. Hacim Sultan Horasan Erlerinden olup Yunus Emre müritlerindendir. Muradin Türbesi’nde yatmaktadır.
b. Nasrettin Sultan Horasan Erlerinden olup Yunus Emre müritlerindendir.
c. Yalıncak Sultan Horasan Erlerinden olup Yunus Emre müritlerindendir.
5. Kasım Paşa 15. Yüzyılda Fatih Sultan Mehmet zamanında yaşayan kumandanlardan olup Sofu Kasım, Molla Kasım diye anılmaktadır. Molla Kasım Afyon’da mutasarrıflık yaparken Sandıklı’da Yunus Emre’nin Divanını ele geçirir. Gecek Hamamı’nın mesirelik yeri olan Alibey Deresinde Akarçay kenarında oturup Yunus Emre’nin Divanını incelemeye başlamış. Molla Kasım’ın zahiri ilimlerde bilgisi olup, Batıni bilgilerden haberi yoktu. Tasavvufi terimleri bilmiyordu. Yunus Emre’nin şiirlerini inceleyip tasavvufi şiirlerini beğenmiyerek bir kısmını yakmış, bir kısmını da suya atmıştı. Fakat eline şu mısralar geçince şaşırmıştı:
“Derviş Yunus bu sözü / Eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken / Bir Molla Kasım gelir”
Yunus, yüzlerce sene geriden kendisini irşad ediyordu. Yunus senelerin ardından Molla Kasım’a ismi ile sesleniyordu. Molla Kasım, Yunus’un bu kerametinden yaptığına pişman olmuş, o günden itibaren tasavvufa ilgi duymuş, Abdürrahim Mısri Hazretlerinin en yakın mürşidi olmuş ve Afyon’da, Kasım Paşa Camii ile Hamamı’nı yaptırmıştır. Molla Kasım’ın Yunus Emre Divanını Sandıklı’da bulması, Yunus Emre’nin kazamızda yaşadığına en güzel delildir.
6. Yunus Emre’nin kabrinin yerini manevi bir işaretle Sandıklı Şeyhi Emin Efendi’nin oğlu Ahmet Muhtar Efendi göstermiştir. Ahmet Muhtar Efendi sabah namazını camide cemaatle kılıp evine gelip yatmış, rüyasında Yunus Emre’nin başını görmüştü. Efendi:-Sen hakiki Yunus Emre isen, sadece başını değil, boyunu göster, dedi. Bunun üzerine Yunus boyunu göstermiştir. Tam o esnada sokak kapısı şiddetle çalınmış, Ahmet Muhtar Efendi koşup kapıyı açmıştır. Kapıda telaştan ne dediğini bilemeyecek halde, korkudan tir-tir titreyen bir köylü vardı. Köylü: -Hocam ben bu gece hiç uyuyamadım, Yunus Emre beni sabaha kadar hiç uyutmadı, dedi. Meğer o köylünün tarlasının kenarında, Yunus Emre’nin mezarı bulunuyormuş. Ahmet Muhtar Efendi, köylü ile birlikte Yeniçay Köyüne gidiyor, mezarı buluyorlar ve mezarı tarlanın dışında tutuyorlar.
7. Yunus, şiirlerinde, Taptuk Emre ile Barak ve Saltuk Baba’ları da anmıştır:
“Yunus’a Taptuk’a, Saltuk’a Barak’tandır nasip
Çün gönülden cuş kıldı men nice pirhan olam”
Bu şiirde bahsettiği Saltuk Baba, kazamıza 15 km. mesafede bulunan Saltuk Köyü’nde yatmakta olan Saltuk Baba’dır. Yukarıdaki delillerden anlaşıldığı gibi Yunus Emre, kazamız çevresinde yaşamıştır. Yeniçay Köyü’nde Şeyhi ile birlikte yatmaktadır.”
Mustafa Özer’in verdiği bu somut bilgiler dahi, Yunus Emre’nin Sandıklı’da yatmakta olduğunun kanıtıdır. Fakat, tezimizi güçlendirmek için, konuyu, başka bilgilerle de takviye etmekte yarar vardır.
Kimileri, Yunus’un Sandıklılı olduğuna ilişkin, somut belgelerin olup olmadığını sorabilirler. Gerçi Mustafa Özer’in öne sürdüğü deliller de bir belgedir ama, bilim, yine de somut belge ister. Ama Yunus tezinde, hangi kentimizin elinde böyle belgeler vardır ki?… Afyonkarahisar Eski Milletvekili Osman Attila, yaptığı araştırmalara dayanarak, Sandıklı’daki, Yunus’la ilgili belgelerin birileri tarafından alınıp götürüldüğünü çeşitli yazılarında belirtmiştir. Ki Sandıklı’daki dostlarımız da bunu teyit etmişlerdir.
Yıllarca Yunus Emre ile ilgili toplantılara katıldım, bildiriler sundum, konferanslar verdim ve TV ekranında konuştum. Ben derim ki;
1. Yunus Emre ile ilgili bütün kaynaklar göz önüne alınarak, Yunus Emre’nin Sandıklı’da yaşamış, ölmüş ve defnedilmiş olması en güçlü ihtimaldir.
2. Yunus’un, Şeyhi Taptuk Emre’den uzakta bir yerde yaşaması mümkün değildir ve Taptuk da Sandıklı’da yaşamış, ölmüş ve defnedilmiştir.
3. Yunus ve Taptuk Emre ile ilgili öteki tüm varsayımlar inandırıcı değildir ve ortaya konulan belgelerin geçerliliği yoktur!
4. Yunus’un şiirlerinde adı geçen kutsal kişiler Sandıklı ve çevresinde yaşamışlar, ölmüşler ve defnedilmişlerdir. Esasen Yunus Emre gibi, büyük bir Türk-İslam mutasavvıfı, ancak, Sandıklı gibi, kutsal bir beldede yaşamış olabilir.
5. Kısacası Yunus Emre Sandıklı’lıdır ve mezarı Sandıklı’da bulunmaktadır.
***
Son Söz: 2021 yılı neredeyse geçip gitmektedir. Ama ne Afyonkarahisar merkezinde, ne de Sandıklı’da, Yunus Emre için ciddi ve önemli bir düzenleme yapılmamıştır. Dolayısiyle ne UNESCO Teşkilâtının önerisi ve ne de Cumhurbaşkanlığımızın talimatları kaale alınmamıştır.

YORUMLAR

Bir adet yorum var

  1. Sayın Nasreddinoğlu’na çok teşekkür ederim. Yunus Emre’nin mezarının Sandıklı’da olduğunu ilk defa 1975’lerde Afyon İmam Hatip Lisesinde öğrenci iken merhum Fikri Yazıcıoğlu anlatmıştı. Mısri Camiinde medfun bulunan Kasım Paşa’nın Yunus’un divanı’nı Gecek hamamının yanındaki akarsu kenarında okumaya ve incelemeye başladığını beğenmediği sayfaları akarçaya attığını ” Yeter Yunus yeter, Sözü eğiri büğrü söyleme gün gelir bir Mola Kasım gelir seni sigaya çeker” mısralarını okuyunca aklının başına geldiğini sık sık anlatırdı. Merhum Mehmet Gündoğan’da 1999 baskılı “Afyon İlim Adamları ve Evliyaları” adlı kitabında aşağıdaki bilgileri aktarmıştır:Yunus Emre’nin Türkiye’de on beş yerde mezarı bulunmaktadır. Bu mezarlardan birisi de Afyonkarahisar’in ilçesi Sandıklı’dadır. Sandıklı’nın Yeni Çay köyü Sandıklı Belediye Meclisi kararıyla belediye sınırları içerisine alınarank Yunus Emre mahallesi olarak değiştirilmiştir (Gündoğan, 1999, s.83).
    Yunus Emre’nin Afyon ve civarında yaşadığını doğrulayan belgeler de vardır ki bunların en önemlisi bizzat Yunus’un şiirleridir. Yunus’un bu şiirlerine kendisiyle aynı dönemde yaşamış Afyonlu Karacaahmet Sultan, Hayran Balı’nın adlarının geçmiş olmasıdır. (Gündoğan, 1999, s.81) Ortaya çıkan gerçek; Yunus Emre’nin mezarının ilimizde olması ve bizim bu durumu sahiplenmeyişimiz ve gerekenleri yapamayışımızdır. Umarım bundan sonra yapılır. Selam ve saygılarımla..

Yoruma kapalıdır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti