Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

BURÇLAR VE KÜFÜRLER -15 – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 17 Aralık 2018 Pazartesi 13:33:44
 

11. KOVA BURCU (20 Ocak – 18 Şubat)-2
Kova Burcu insanı mekân değiştirmeyi, seyahati sever ve yapar. Bu özellik, onun Kendinde Kendine Göre Var halinin, kuvvetli “BEN” duygusunun, yani sabırsız nefsinin değişik şanlarda bulunmak istemesidir. Bunu tekrar edeyim, çünkü o başka burçlarda da var, o yüzden ortak bir özellik. Esfele safiliyn aynasında kişiler Kova Burcu’nu överken, “Yenilikleri sever. Aynı mekânda duramaz, değiştirmek ister, gezmeyi görmeyi sever, seyahatler yapar” derler. O da bunları okuyunca “Ben zaten böyleymişim” der, tuzağa düşer. Aslında bu neyin izi, görün: Onun Kendinde Kendine Göre Var halinin, az önce bahsettiğimiz Kibir Kere Kibir nuruyla, kuvvetlenmiş “BEN” duygusunun, yani sabırsız nefsinin değişik şanlarda bulunmak istemesidir. Anlayabilirlerse o böyle bir şeydir. Oysa Kova Burcu insanı bununla ne yapar? DûniHİ algısı yüzünden Birbirine Göre Var halinin fiziksel yer değişikliği ile meşguldür. Esfele sâfiliyn ayna ona diyor ki; sen ne kadar dünyaya uygun bir insansın, yenilikçisin, gezmeyi seversin, aynı mekânda duramazsın, monotonluğu hiç sevmezsin. Bu yorumları okuyunca veya kendinde bu özelliği fark edince Kova Burcu, Birbirine Göre Var olan bu halini gezdirir, bedenine fiziksel mekânlar gezdirir, çünkü özelliğini öyle zanneder. DûniHİ algı yüzünden! Oysa “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasından sıyrılırsa, o özelliğin şöyle bir iz olduğunu görür: Nefsi bu kadar enerjiyle, Kibir Kere Kibir nuruyla, öyle bir sabırsız ki! Şandan şana geçmekte sabırsız! Nefs mertebeleri için o kadar sabırsız ki; o duygu esfele safiliynde bu bedeni gezdirmek olarak açığa çıkıyor. Bu durumu ona “astronomik pozisyon açılımı” olarak sunuyorlar. Oysa astronomik pozisyon insanlarda küfür açmaz, Hakk Yol’a gidiş kapıları açar. İnsan dûniHİ algı ve zann’ları sebebiyle bu olumlu açılımı küfür amaçlı kullanır. İşte BURÇLAR ve KÜFÜRLER böyle ortaya çıkar. Astronomik pozisyon Kendinde Kendine Göre Var’ı muhatap alır, Birbirlerine Göre Var olan doğrudan muhatap değildir. Oysa Birbirine Göre Var olan esfele sâfiliynin doğrudan muhatabıdır. Bir diğer özelliği, kendisinin kimseye ihtiyacı yok sanması, başkalarının ona ihtiyaç duymasını istemesidir. Bu, Allah’ın Samed vasfına sahip çıkan mütekebbir yapısının onu dûniHİ algıyla aldatmasıdır. “Benim kimseye ihtiyacım yok ama çevremdekilerin bana ihtiyacı var” düşüncesi Samed isminin özelliğidir. Allah’ın Samed vasfının mânâsına bakarsanız bu onun izidir. Ancak o Samed vasfının izini dûniHİ algıyla müstakilleştirmiş, onu kendi Sözde İlâh’ına mal etmiştir. Kendi ilâhlığı için “ilâhlığımın başkasına ihtiyacı yok ama başka “BEN”lerin benim ilâhlığıma ihtiyacı vardır” diyerek Allah’ın Samed vasfını küfür alanında insani duygularla taklid ederek küfür kaynaklı bir hata yapmaktadır. Kendisini özgürlüğe çok düşkün sanıp, bununla da övünmesi ise; Billâhi anlamındaki Sınırsız Hürriyet’e mütekebbir yapısının gücüyle, dûniHİ algı içerisinde sahip çıkması ve kendine mal ettiği bu hürriyetin müstakilliğini ilân etmesidir. Kendisine verilmiş Billâhi anlamındaki sınırsız hürriyeti, dûniHİ algıda mütekebbir yapıyla müstakilleştirdiği için hürriyeti, yani ilâhlığını hürriyeti zannederek önemser. “Müstakilen VARım ve muhtarım” iddiasından vazgeçerse, onun aslında Billâhi anlamda hürriyet olduğunu ve sınırsız olduğunu görür ve oraya teslim olur. Çünkü daha önce hürriyet zannettiklerinin aslında esaret olduğunu, “hürriyet” diye peşinde koştuklarının küfür olduğunu, onu esir aldığını, esas hürriyetin Billâhi mânâda olduğunu öğrenir. İşte bu iz onun öğrenmesini kolaylaştıracak izdir.
BALIK BURCU (19 Şubat – 20 Mart)
Balık Burcu’nun tanrısal kavgaları; İkizler, Başak ve Yay iledir. “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası ile kendi adına “BEN” diyerek, dûniHİ algı ve zann’larının hayat tarzı olan esfele sâfiliyn içerisinde yerini alan Balık Burcu insanı şaşkındır. Çok şaşkındır. Bu özellik çok önemlidir. Balık Burcu insanının küfürdeki bu özelliği onu diğer burçlardan tamamen farklı yapar. “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası ile kendi adına “BEN” dedi, dûniHİ algı ve zann’ları ile akan bir hayat tarzı olan esfele sâfiliynin içerisinde kendisini buldu. Ama şaşkın. Niye? Şu sebepten: “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiası da nereden çıktı? Bu iddiada bulundum da şimdi ben ne yapacağım? Bu iddianın peşinden nasıl gideceğim?” İşte farkında bile olmadan sorguladığı bu hâl sebebiyle şaşkınlık yaşar ve bu zorlukla yola devam eder. Kendi adına “BEN” dedi ama “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasında bulundu ama “Nereden çıktı bu, bu nasıl bir iş?” der ve bu iddiayı göğüsleyecek enerjiyi kendisinde bulamaz. Onun bu şaşkınlığı esfele safiliyn aynasında aşağılık duygusu olarak görülür. Çok enteresan! Esfele safiliynde ona hemen bu damgayı basarlar; sende aşağılık duygusu var! O da öyle sanar. Bu durum hiç de bir aşağılık duygusu değildir, bir şaşkınlıktır. Allah muhafaza etsin, hayatının tamamını Billahi anlamda imanla ve ibadetle geçirmiş birisi bir anda kendisini cehennemde bulsa şaşırmaz mı? Nasıl şaşkına döner? İşte Balık Burcu’nun hali odur. Cehennem ahalisi ona, “sende aşağılık kompleksi var” diyebilir. O onların zannı. Esfele sâfiliyn yaşantısındaki dûniHİ algılı kişiler, Balık Burcu’na bu özelliğinden dolayı, “Senin aşağılık duygun var” etiketi yapıştırmaktadır ama bu kesinlikle yanlıştır. İşte vehmin zulmeti böyle zalim ve acımasızdır, “yaşarsan yaşarsın” der. Astronomik pozisyon insanda aşağılık duygusu açmaz,  o duygu insanın dûniHİ algı ve zanlarıyla kendisinin açtığı bir zandır. Balık Burcu insanı esfele sâfiliyn içerisindeki bu hayat tarzına hiçbir zaman güvenemez. Esfele sâfiliyn kurallar hiç ona göre değildir. Bu hali de vehmin zulmeti aynası “ne çekingen ve utangaç insan” diye gösterir. Ne yapacaksa hep çekingen ve korkak davranır. Ama çaresizdir. Esfele sâfiliyn gemisine yolcu olmuştur bir kere… Bu gemide onu koruyacak başka iddia sahiplerinin gücüne, enerjisine ihtiyaç duyar. Oysa o geçmişi, bulunduğu anı ve geleceği bir anda ilişkilendirebilir ve sonuçlar çıkarabilir, böyle de üstün bir özelliği vardır. Geçmişi, geçmişteki bir işi, bulunduğu anla ve gelecekle ilişkilendirip oradan hemen üstün bir sentezle bir sonuç çıkarabilecek Fuad’ı vardır. Ayrıca sezgilerinin de kuvvetli olması ona yardım eder. Sezgileri ve esfele safiliyn kuralların çelişkileri onu kuşkulu/kuruntulu yapar. Ancak mekanizmayı çözemediği için bulunduğu ortamlara kerhen uyum gösterir, “bana dokunmasınlar” diye. Kendisini rahatlatmak için Pollyanna Tanrıcılık oynar. Çünkü Balık Burcu için saydığımız bu küfür kıvamından çıkan tanrı şöyledir: Esfele sâfiliynden çok rahatsız, uyum sağlayamıyor, güvenemiyor, ama yaşaması lazım. Ne yapacak o zaman? Bardağı dolu tarafından görmeye çalışacak ki burada barınabilsin. İşte Balık Burcu’nun bir yanı da budur; Pollyanna Tanrıcılık oynar. Yani burçlar içerisinde Balık Burcu insanının “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasında kendi adına “BEN” diyen statüsü bir Pollyanna Tanrı’dır artık. O zaman zaman da Zavallı Tanrı’dır. Hayatı bu iki tanrılık arasında geçer. Balık Burcu’ndaki ilâh ya Pollyanna Tanrı’dır ya Zavallı Tanrı. Pollyanna Tanrı iken bardağın dolu tarafını gören, sevgi ve merhamet özelliklerini ön plâna çıkaran birisidir. Ancak kuşku, kuruntu, hayalcilik, sezgiler devreye girince, yani dûniHİ algı ve zann’ları kuruntular lehine ağır basınca, kendi iç dünyasına çekilir, esfele sâfiliyn hayattan korkar, siner ve Zavallı Tanrı olur. Esfele sâfiliyn sistemle iyi geçinebilmek için, statüsünü koruyabilmek amacıyla da fedakâr davranır. Almaz, vermeye razı olur, yeter ki yolculuğu hasarsız tamamlasın ister. Oysa bu şaşkın ve çaresiz haline rağmen, hoşlanmasa da, “Müstakilen VARım ve muhtarım” iddiası sahibi olması sebebiyle küfrün içerisindedir. Böyle devam eder ve bu hâl üzere de ölürse ahirette ashâbun nâr muamelesi görür. Bu haliyle Balık Burcu insanı çeşitli felsefelerle karşılaşırsa, sunulan felsefeyi, felsefî fikirleri kendi sezgi ve medyum benzeri güçleriyle uyumlu görerek, başka bir yanlışın içerisine yuvarlanır. Veya çaresizliğini keyif verici maddelere doğru kayarak unutmak, dağıtmak ister ki yine esfele sâfiliyn tuzaklarına yakalanmış olur.
Balık Burcu insanı ne yapacağını bir türlü bilemediği bu yaşantı içerisindeyken, “Müstakilen VARIM ve Muhtarım” iddiasından vazgeçmeyi öğrenirse, kendi adına söylediği “BEN”i sahibine teslim etmeyi öğrenirse, gereğini kolaylıkla yapar. Böyle yaparsa birden bire değişir. O zavallı, korkak, çekingen halinden eser kalmaz. Esfele safiliynden kurtuluşuna nasıl şükredeceğini bilemez hale gelir, yeniden doğmuş gibi olur. Balık Burcu insanının her hali aslında kendisi için bir aralanmış kapıdır, görebilir inşaAllah. Misal olarak; Balık Burcu insanına göre en güvenli yer kendi iç âlemidir. Kendisi öyle tarif eder. Esfele safiliynden o kadar yılar ki, “En güvenli yer, kendi iç âlemimdir” der. Onun için öyledir. İşte bu özelliği ile o aslında Kendinde Kendine Göre Var haline dönüş antrenmanları yapmaktadır da haberi yoktur. Bir insanın çaresizliklerinde içine yönelmesi, kendisine sığınması, yalnızca kendisini güvenli bulması o kişide bulunan ve açılmayı bekleyen Billahi iman izidir. Ve onun için bu özellik, onu “Nefsini bilen Rabbini bilir”e götürecek izdir. Onun bir koruyucu arayan “BEN” yapısı ise, “BEN”in asıl sahibine olan ihtiyacındandır.
Burçlar ve Küfürler paylaşımlarını şu not ile tamamlayalım: Gördük ki insanın doğumu esnasında içine girdiği astronomik pozisyondan da etkiler alarak kazandığı özellikler kompozisyonuna genel tanımlamada “BURÇLAR” deniyor. Hayata dûniHİ algı ile başlayan insan her konuyu olduğu gibi burcunu da bu algıyla “müstakilen var ve muhtar” ilân ederek değerlendirerek kendisinde yeni bir açılım oluşturur. Bu yeni açılım, onun dûniHİ algı ile oluşturduğu zann’ların sonucu olduğundan küfür kapsamındadır. Böylece; astronomik pozisyonla açılan “BURÇLAR” insanın dûniHİ algısı sebebiyle “KÜFÜRLER”e dönüşür, sonuçta “BURÇLAR ve KÜFÜRLER” ortaya çıkar. Astrologlar, “KÜFÜRLER” kısmını astronomik pozisyonun esas açılımı sanıp, insanlara “BURÇLAR”ı olarak sunarlar. Böylece küfrün yayılmasına ve kuvvetlenmesine sebep olurlar. Hâlbuki astronomik pozisyon açılımı Sünnetullah kapsamında olup, insanlarda “KÜFÜR” oluşturmaz. Yazılarımızda biz, Hakka ve hayra bir yol olur ümidiyle, her burç özelinde o burç insanı için oluşan küfrü, bu küfrün kıvamını ve bu halden kurtuluşa yardımcı olacak aralık kapıları paylaşmaya çalıştık.

BURÇLAR VE KÜFÜRLER -15-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti